Tadımız kaçtı.

Hem de öyle böyle değil.

Aralık, ocak, şubat ve mart…

Kışın müjdecisi, sofraların C vitamini deposu olan turunçgil mevsimi geldi ama ağzımızda bıraktığı tat eskisi gibi değil.

Portakal var ama aroması yok.

Mandalina sulu ama ruhsuz.

Limon bol ama ekşi değil.

Soruyu sormak gerekiyor:

Bu toprakların güneşinde yetişen turunçgile ne oldu?

Ürün Var, Lezzet Yok

Türkiye turunçgil üretiminde dünya ölçeğinde söz sahibi ülkelerden biri.

Mersin, Adana, Hatay başta olmak üzere milyonlarca ton ürün her yıl dalından kopuyor.

İhracat rakamları konuşuluyor, pazarlar hedefleniyor, tonajlar açıklanıyor.

Ama yurttaşın sofrasına gelen üründe lezzet giderek azalıyor.

Ürün daha tam olgunlaşmadan hasat ediliyor.

Renk alsın, dayanıklı olsun, uzak yol görsün diye müdahale üzerine müdahale yapılıyor.

Tat, aroma ve doğallık ise bu hesabın içinde yok.

Biyolojik Mücadeleden Kimyasal Bağımlılığa

Asıl mesele burada başlıyor.

Zararlıyla mücadelede biyolojik yöntemler yerine kolay ve hızlı sonuç veren kimyasallar tercih ediliyor.

Tarımda kullanılan ilaçların dozu, zamanı ve sıklığı çoğu zaman yeterince denetlenmiyor.

Üretici haksız mı?

Hayır.

Piyasa baskısı var, ihracat beklentisi var, maliyet baskısı var.

Ama sonuç ortada:

Toprak yoruluyor.

Ürün tatsızlaşıyor.

Ve en önemlisi yurttaşın sağlığı ve damak zevki riske giriyor.

Bu Sadece Lezzet Meselesi Değil

Bu konu sadece “portakalın tadı eskisi gibi değil” meselesi değildir.

Bu tarım politikalarının, denetim mekanizmalarının, ihracat odaklı üretim anlayışının

yeniden sorgulanması gereken bir meseledir.

Yurt dışına giden ürün için standart var.

Paket var. Kalite kriteri var.

Peki iç piyasaya sunulan ürün neden ikinci plana atılıyor?

Yurttaş neden “ne çıkarsa” yemek zorunda kalıyor?

Kazanan Kim? Kaybeden Kim?

Bu denklemde kısa vadede kazanan olabilir.

Ama uzun vadede kaybeden çok. Toprak kaybediyor. Üretici sürdürülebilirliğini kaybediyor. Yurttaş sağlığını ve keyfini kaybediyor.

Ve en acısı da şu: Bu toprakların doğal zenginliği olan turunçgil, kendi ülkesinde değerini yitiriyor.