Güneşin Altında Moraranlar Kulübü’nden Notlar
Yaz geldi.
Diğer bir deyişle: “Tatil yapmazsan eksiksin.”
Kimisi rotasını Ege’ye çevirdi, kimisi uçak bileti alarmı kurdu.
Ben mi?
Ben bu yaz da Mersin’deyim.
Ama yanlış anlaşılmasın:
Mersin’de kalmak kötü değil.
Aksine, denizle iç içe bir şehirde yaşamak, palmiyeli caddelerde yürümek, bazı şehirlerde hayal bile edilemez bir lüks.
Ama bu şehirde yaz mevsimi bildiğimiz mevsimlerden değil.
Güneş sadece ısıtmıyor, terletmiyor… adeta üstüne oturuyor.
Yaz aylarında Mersin’i tanımlayacak üç kelime varsa, onlar şunlar olurdu:
Nem. Kaşıntı. Trafik.
Bir yerden bir yere gitmek başlı başına bir performans.
Gölge bulmak şans işi.
Her adımda terliyorsun, her durakta pişiyorsun.
Akşam dışarı çıkayım desen, ortalık hâlâ kalabalık ve sıcak.
Gündüz kahve içeyim desen, klimasız oturulmuyor.
Ve en kötüsü: sivrisinek terörü.
Bacaklarım Mors alfabesi gibi – her nokta bir ısırık her kaşıntı bir mesaj.
Peki, bir yazı tatile gitmeden geçirmek kötü mü?
Hayır.
Ama insanlardan gelen o tanıdık bakış var ya…
“Aaa hiç mi kaçamadınız?”
Asıl o beklenti asıl o yargı insanı sıkıyor.
Çünkü mesele tatil yapmak değil, tatil yapıyormuş gibi görünmeye çalışmak.
Sürekli mutluymuş gibi davranmak.
Filtreli deniz manzaralarının arasına bir yaşam sıkıştırmak.
Oysa bazılarımız için yaz, sadece yazdır:
Sıcaktır, terletir, bunaltır.
Kimimiz için de gerçekten zorlayıcıdır.
Çünkü evet, “yaz depresyonu” diye bir gerçek var.
Ve herkes güneşi görünce serotonin salgılamıyor.
Herkes mavi suların çağrısına kapılmak zorunda değil.
Herkesin takvimi aynı çalışmaz, ruhu aynı havada açmaz.
Ve herkes yazı sevmek zorunda değil.
En önemlisi de şu:
Kimse tatilini yaz aylarında, kalabalığın ortasında, sineklerle yarışarak yapmak zorunda değil.
Kimi evinde, kimi gölgede, kimi sessizlikte nefes alır.
Hepsi geçerli.
Hepsi insanca.
Hepsi yeterli.
O yüzden bu yaz bir yerlere gitmediysen, hiçbir yere kaçamadıysan…
Sadece “var olmakla” bile yazın anlamı olabilir.
Yalnız değilsin.
Moraran, kaşınan, bunalan biz çokuz.
Ve biz de yazın bir parçasıyız.
Üstelik en gerçek haliyle.