Kişisel verilerimiz her geçen gün daha büyük tehlike altında. Yasal koruma yetmez; denetim, caydırıcı cezalar ve bilinçli toplum şart.
Teknoloji öyle bir hızla ilerliyor ki… Daha sabah gördüğümüz bir yenilik, akşamına eski sayılıyor. Yapay zeka, büyük veri, dijital platformlar… Hayatımıza konfor getiriyor getirmesine ama bir şey var ki bu yarışta hep geride kalıyor: Veri güvenliği.
Artık yaşadıklarımız sadece “şaşırtıcı” değil; resmen “akıllara ziyan.” Kişisel bilgilerimizi korumak yasal güvence altında, evet. Ama kopyalanması, izinsiz paylaşılması, hatta üzerine yasa dışı işlemler yapılması… Ne yazık ki sıradan birer olay haline geldi.
Son günlerde ortaya çıkan vakalar, işin vahametini çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor: Hayatta olmayan kişilerin kimlikleri üzerinden çıkar sağlanmaya çalışılıyor. Hani “Bu kadar da olmaz” derdik ya… İşte oluyor! Hem de bir süre sonra çok daha tuhaf, çok daha korkutucu senaryolarla.
Bu ihlaller sadece bireysel mağduriyet mi yaratıyor? Keşke o kadarla kalsa. Devlet kurumlarının güvenilirliği, ticaretin şeffaflığı, toplumun huzuru da bu erozyondan payını alıyor. Mesele yalnızca teknolojik açıklar değil; mesele vicdan, etik ve caydırıcı yaptırımların eksikliği.
Evet, yasalar var. Ama uygulanmadığında, rafta tozlanan kitaplardan farkı kalmıyor. Gerçek koruma; etkin denetimle, yüksek cezalarla, en önemlisi bilinçli bir toplumla sağlanır. Çünkü kötü niyetli insanlar, bizim umursamazlığımızdan besleniyor.
Teknolojiye ayak uydurmak kolay. Asıl mesele, verilerimizi koruyacak güçlü sistemler kurmakta. Yoksa bugün başkasının başına gelen, yarın bizim kapımızı çalar.