Doğru veri, doğru plan demektir. Tarım sayımıyla Mersin’in üretim gücünü geleceğe taşıyalım...
Mersin’i sadece Akdeniz’in mavisiyle, sahillerin cazibesiyle anmak büyük haksızlık olur. Bu şehir, bereketli ovasıyla, narenciyesinden muzuna, zeytinliğinden seralarına kadar Türkiye’nin tarım kalbinin attığı yerlerden biri. Soframıza gelen domatesin, portakalın ya da muzun arkasında Mersin’in alın teri, emeği ve toprağı vardır.
Ama artık hepimiz biliyoruz: Tarım, sadece tohum atıp ürün almak değildir. Planlama, destek, pazarlama ve istatistik olmadan sürdürülebilirlik mümkün değil. İşte tam da bu nedenle Türkiye İstatistik Kurumu’nun başlattığı 2025 Tarım Sayımı kritik bir fırsat niteliğinde.
Bu sayımla;
* Mersin’in tarım arazilerinin gerçek büyüklüğü,
* Hangi ürünün ne kadar üretildiği,
* Çiftçimizin elindeki makine, sulama ve ekipman gücü,
* Tarım dışı kullanılan alanlar, resmi kayıtlara geçecek.
Peki neden bu kadar önemli?
Çünkü bugün yalnızca Mersin’de değil, tüm Türkiye’de sık sık yaşanan “ürün bolluğu ya da kıtlığı” tam da bu verilerin eksikliğinden kaynaklanıyor. Limon bazen dalında kalıyor, patates bazen bulunmaz hale geliyor. Eğer doğru veriler elimizde olursa, teşviklerden ekim planlarına kadar tüm tarımsal politikalar daha isabetli olur. Böylece hem çiftçi kazanır hem de tüketici dengeli fiyatlarla ürüne ulaşır.
Ne yapmalıyız?
Çiftçiler, e-Devlet şifreleriyle TÜİK’in sitesinden anketi doldurabilir veya Ağustos boyunca ilçe tarım müdürlüklerindeki sayım bürolarına giderek bilgilerini verebilir. Elbette ada-parsel numaraları, traktör plakaları ve makinelerin listesi de yanınızda olmalı.
Katılım yasal bir zorunluluk. Yanlış veya eksik bilgiye ceza var. Fakat işin özü ceza değil; toprağımızı, emeğimizi, üretim gücümüzü doğru kayda geçirmek.
Unutmayalım: Toprak geçmişimizdir, bugünümüzdür, yarınımızdır. Bu sayımı bir formalite olarak değil, gelecek nesillere bırakacağımız en önemli miraslardan biri olarak görmek gerekir.