Köleliğin zincirleri tarihte kırıldı ama gölgeleri hala üzerimizde...

Köleliğin kaldırıldığı tarih kitaplarında yazar; ama o sayfaları kapattığımızda gerçeğin tüm ağırlığıyla karşımıza çıktığını görürüz. Çünkü kölelik resmiyette sona ermiş olsa da, bugün hala milyonlarca insan görünmez zincirlerle yaşamaya mahkum ediliyor. Yasa metinlerinden silinen kölelik, modern dünyanın karanlık koridorlarında, fabrikalarda, tarlalarda, madenlerde, merdiven altı atölyelerde, sığınma evlerinin kapılarında ve dijital mecraların loş ışığında yeniden üretiliyor.
Köleliğin tarihsel olarak kaldırılmış olması, onun tüm biçimleriyle yok edildiği anlamına gelmiyor. Aksine, küresel eşitsizliklerin derinleştiği, yoksulluğun genişlediği, savaşların ve zorunlu göçlerin arttığı bir dönemde modern kölelik daha fazla insanı hedef alıyor. Emek sömürüsü, insan ticareti, zorla çalıştırma ve cinsiyet temelli köleleştirme… Hepsi bu kirli düzenin farklı yüzleri, aynı acının farklı isimleri.
En çok canı yananlar ise yine hep aynı: kadınlar ve çocuklar. Gelir adaletsizliğinin, güvencesizliğin, eğitim eşitsizliğinin ortasında en savunmasız bırakılan onlar oluyor. Kimi ucuz işgücüne dönüştürülüyor, kimi zorla evlendiriliyor, kimi beden ticaretinin karanlık döngüsüne sürükleniyor. Dünya ilerledikçe, teknolojiler geliştikçe, adaletsizlikler daha incelikli yöntemlerle yeniden üretiliyor.
Fakat bütün bu tabloya rağmen suskun kalmak, “zaten değişmez” diye düşünmek, bu düzenin en büyük destekçisi olmak demektir. Tarih, bu tür karanlık yapıları ancak ortak dayanışma, örgütlü mücadele ve yüksek bir toplumsal bilinçle aşılabildiğini defalarca gösterdi. Bugün de aynı sorumlulukla yüz yüzeyiz.
İnsan onurunu hedef alan sömürü düzenine karşı ses çıkarmak bugün her zamankinden daha zorunlu.
Köle ticaretine de kadın bedeninin pazarlanmasına da emeğin ve yaşam hakkının gasp edilmesine de sessiz kalmamalıyız. Çünkü sesimizi kısmaya çalışan her mekanizmanın karşısında insanlığın onuru duruyor.
Eşit, özgür, şiddetsiz ve sömürüsüz bir yaşam için dayanışmayı büyütmekten başka yolumuz yok. Bize düşen, gözümüzü kapatan sis perdesini aralamak ve gerçeğe bakmaktan kaçınmamak. İnsan onurunun yok sayıldığı her yerde hepimizin payına düşen bir sorumluluk vardır.
Köleliğin zincirleri belki bugün görünmüyor; ama onları kıracak güç hala elimizde. Yeter ki o zincirlerin kimlerin yaşamını kuşattığını görmekten vazgeçmeyelim.