Mut Zeytinyağı, tescil ile kazandığı uluslararası başarıyı, markalaşma ile taçlandırarak dünyaya açılmalıdır.
Mersin’in verimli toprakları, sofralarımıza sadece lezzet sunmakla kalmıyor; aynı zamanda ülkemizin tarımsal değerlerine önemli katkılar sağlıyor. Bu değerlerin başında ise Mut Zeytinyağı yer alıyor. Artık sadece yerel bir ürün değil, uluslararası alanda tanınan, koruma altına alınmış stratejik bir tarımsal varlığımız haline geldi.
Mut Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) öncülüğünde 2015 yılında Türkiye’de coğrafi işareti tescillenen Mut Zeytinyağı, 2025 itibariyle Avrupa Birliği tarafından “PDO” (Protected Designation of Origin) yani Menşe Korumalı Ürün statüsüne kavuştu. Bu adım, yalnızca Mut için değil, Türkiye’nin tarımsal ihracat hedefleri açısından da büyük bir başarıyı işaret ediyor.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var: Coğrafi işaret almak, yalnızca bir etiket edinmekten ibaret değildir. Bu tescil, kültürel ve ekonomik kalkınmanın anahtarıdır; ancak bu anahtar, markalaşma ile gerçek anlamını bulur. Çünkü tescil, bir ürünün değerini belgelese de, markalaşma bu değeri dünyaya tanıtarak kabul görmesini sağlar.
Mut Zeytinyağı’nın bir dünya markasına dönüşmesi, ancak bu bilinçle, ortak bir vizyonla mümkündür. Ambalajdan tanıtıma, lojistikten dijital pazarlamaya kadar her adımda profesyonel bir yaklaşım sergilenmelidir. Bu yalnızca zeytinyağının değil, Mut’un tarımsal geleceğinin de teminatı olacaktır.
Peki ya Mut Kayısısı? Ya Beyaz İncir?
Eğer Mut Zeytinyağı, bu başarıyı elde edebildiyse, aynı yolun Mut Kayısısı ve Mut Beyaz İnciri için de açılabileceğini neden düşünmeyelim? Mut Kayısısı, eşsiz aroması, ince kabuğu ve dayanıklılığıyla pazarda kendine güçlü bir yer edinebilir. Beyaz İncir ise taze ve kurutulmuş haliyle benzersiz bir lezzet sunar.
Her iki ürün de coğrafi işaret almak ve markalaşmak için büyük bir potansiyele sahiptir. Bu fırsat göz ardı edilmemeli; yerel yönetimler, üretici birlikleri ve ticaret odaları işbirliği içerisinde bu ürünleri tescil süreçlerine dahil etmeli, ardından aynı şekilde markalaşarak ulusal ve uluslararası pazarlara açılmalıdır.