15 Temmuz 2016 gecesi, bu topraklarda uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir iz bıraktı.
O gece yaşananlar sadece bir darbe girişimi değildi; milletin iradesine, birlik duygusuna ve bağımsızlığına yönelik açık bir saldırıydı.
Ama bir şeyi hesap edemediler: Bu milletin susmayacağını.
Evinden çıkan yüz binlerce insan, sadece birer vatandaş değil; aynı zamanda demokrasinin nöbetçisiydi. Kimsenin elinde silah yoktu. Ama inanç vardı, cesaret vardı, vatan sevgisi vardı.
O gece sokaklar, caddeler, köprüler tarih yazdı. Ülkenin dört bir yanında insanlar meydanlara indi. Bizim şehirde de aynı ruh yaşandı. Genç yaşlı demeden herkes dışarı çıktı, tek yürek oldu. Camilerden ezanlar yükseldi, halk sabaha kadar ayakta kaldı. O gece ülke olarak bir sınavdan geçtik. Ve bu sınavı, millet geçti.
Fakat tehlike sadece tanklarla, uçaklarla gelmez. Unutmak da bir tehlikedir. Alışmak, önemsememek, sessizleşmek de aynı derecede tehlikelidir. O yüzden 15 Temmuz’u yılda bir kez değil, her gün hatırlamak gerekir.
Bu ülkenin geleceği için verilen mücadelenin değerini bilmek zorundayız. Şehitleriyle, gazileriyle, meydanlara inen cesur insanlarıyla bu millet destan yazdı. Bu destanı yok sayan ya da unutan, aynı tuzağa yeniden düşer.
15 Temmuz, sadece geçmişin değil, bugünün ve yarının da meselesidir.