Okullar açılırken, velilerin cebindeki yük büyüyor. Enflasyon, servis ücretleri ve kırtasiye masrafları, aileleri zor durumda bırakıyor.

9 Eylül, Türkiye’nin dört bir yanındaki milyonlarca öğrenci için yeni bir eğitim-öğretim yılının başlangıcını işaret ediyor. Her yıl olduğu gibi, öğrencilerin heyecanı ve velilerin karışık duyguları yine bir arada. Ancak bu yıl, eğitim sisteminin sadece sınıf içinde değil, ailelerin günlük yaşamlarında da derin izler bırakacak bir meseleyle karşı karşıyayız: Artan maliyetler ve ulaşım sorunu.

Eğitim masraflarının giderek arttığı bir dönemde, okul çağındaki çocukların eğitim hayatı, kalem ve defter masraflarından çok daha fazlasını içeriyor. Enflasyonun etkisiyle, kırtasiye ürünlerinden okul kıyafetlerine, eğitim materyallerinden sosyal etkinliklere kadar her şey daha pahalı. Veliler, bu artan maliyetlerle başa çıkabilmek için adeta bir alışveriş maratonuna giriyor. Ancak bununla birlikte, en büyük zorluklardan biri de okul servislerinin yükselen ücretleri.

Bugün, birçok aile için çocuğunu okula güvenli bir şekilde gönderebilmek, servis hizmetinden başka bir seçenek bırakmıyor. Ancak büyük şehirlerde, okul ile ev arasındaki mesafe kısa olsa dahi, servis ücretlerinin aylık bütçeye yüklediği ciddi maliyetler, pek çok aileyi zor durumda bırakıyor. Çoğu zaman, bu ücretler ailelerin eğitim bütçesinin önemli bir kısmını oluşturuyor.

Bu tablo karşısında bazı soruların cevabı ise oldukça önemli:

Ulaşımda adalet nasıl sağlanacak?

Servis ücretleri konusunda hangi düzenlemeler yapılacak?

Veliler, çocuklarının güvenliğini sağlarken, aile bütçelerini koruma konusunda nasıl bir denge kuracak?

Veliler, çözüm arayışında. Bir kısmı çocuklarını kendi imkanlarıyla okula götürmeyi tercih ederken, diğerleri komşularla dönüşümlü bir düzen kurmayı düşünüyor. Ancak bu çözüm, her aile için geçerli değil. Özellikle çalışan anne ve babalar için, okul servisi adeta bir zorunluluk haline geliyor.

Bu noktada, eğitim sisteminin tüm paydaşlarına önemli bir görev düşüyor. Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler ve servis kooperatifleri, bu soruna kalıcı bir çözüm bulmak için ortak bir çaba harcamalı. Çünkü eğitim sadece sınıflarda değil, çocukların okula güvenli bir şekilde ulaşabilmesinin sağlandığı her adımda başlar.

Çocuğunu okula güvenle göndermek isteyen bir ailenin kaygısı yalnızca bireysel bir mesele değil, toplumsal bir sorundur. Velilerin üzerindeki bu yük hafifletilmediği sürece, eğitim yılının ilk günü sevinci, her zaman bir gölgeyle beraber gelecek.

Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasına kısa bir süre kala, eğitimde yaşanan bu sorunlara yönelik somut adımlar atılması, sadece velilerin değil, tüm toplumun beklentisi olmalıdır.