Yıl 2023. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıldönümü. Elbette sanayileşme diyerek çok üzdüğümüz, anlatılanları, uyarıları anlamadığımız! doğa ve yaşadığımız bölge coğrafyası Ortadoğu izin verirse ülkemize ve Atamıza layık bir şekilde kuruluşumuzun 100. Yılını kutlayacağız. Ama 3 yıldır yaşadığımız kıyamet emareleri dedikleri şu hazan ve hüzün bulutları Allah aşkına nedir ya? Daha neler olacak bilmiyoruz ama kozmik güce, gökyüzüne, evrene diyoruz ki; Yeryüzünden beyaz bir huzur bulutu geçse ya artık. Tsunami, beklenmedik felaketler, emperyalizmin dayatmaları, kasırga, hortum, petrol savaşları, Rusya-Ukrayna stratejik savaşı, 8 kişinin servetine eşdeğer harcama yapılmadığı için Afrika'da açlıktan ölen insanlar. Kadın cinayetleri, antidepresan kullanan insan sayısında artış, bireysel cinnet ve intiharlar. Bu ne ya; Allah aşkına. Çin, ABD gibi ince hesaplar yapan ülkeler; tüm dünyayı kasıp kavuran, pandemi süreci hem de öyle böyle değil tam 2 yıl süren yeryüzünü ekonomilerini allak bullak eden yeni senaryolar yazılan! 100 yılda bir yaşadığımız salgın. Zaten ülkemizde ekonomik kırılganlık, gelir dağılımı adaletsizliği, üretmeye meyilli olmayan, edilgen bir toplum yapılanması, hayat pahalılığı ve yine bu denli büyüklükte yüz yılda bir olduğu ifade edilen 6 şubatta peş peşe yaşadığımız deprem felaketi. Ardı ardına 6 köşe yazısı yazdım bu konuda umarım mesajlar yerine ulaşmıştır. Yine kaotizm. Bu kez siyasette. Tarih 2 Mart 2023. Siyasette bir deprem. İyi parti genel başkanı Meral Akşener ve ekibi altılı masadan kalktı. Şimdi kartlar yeniden karılacak, satranç taşları hamlelere gebe. Umutlar birden yerini kızgınlığa, tükenmişlik sendromuna dönüştürdü, yorum üstüne yorum, analiz üzerine analiz, partiden istifalar bundan sonra ne olacak yaklaşımları. Ülkemde siyaset 2023 yılı bile olsa böyle. Politik manevralar almalar, satmalar, popülizmin, demagojinin bin bir türlü hali hep oldu, siyaset de bu böyle hep olageldi. Ama ben/biz beyaz huzur bulutlarını istiyorum/uz artık. Özellikle son yıllarda yaşadıklarımızı düşünecek olursak hepimiz yorulduk bu süreçten. Yani demem o ki; yeni bir yüzyıl da insanoğlunun yani bizlerin özellikle yeryüzündeki ve on yıllardır popülist yaklaşım ve iş bilmezlik yüzünden milletimizin başına gelmeyen kalmadı. Ama Nazım Hikmet üstadın dediğini unutmadan bu yorumu yapıyorum "senin hiç günahın yok mu canım kardeşim" diyerek. Elbette dünya savaş tarihini irdelediğimizde özellikle 20. Yüzyılda Hitler gibi bir deli çıkmış, 2.Dünya savaşında 60 milyon insan ölmüş, Ülkeler uçaktan atılan atom bombalarıyla yerle bir olmuş, nesiller, kültürler, anılar tarihi mekanlar yok olmuş, sonra o yok olan özellikle Almanya ve Japonya küllerinden yeniden doğmuş, toparlanmış şimdilerde G-7 üyesi olmuş iki ülke. Japonya ilkokul çocuklarına Hiroşima ve Nagazaki fotoğraflarını gösterip; okumazsak, üretmezsek yine bu atom bombasının atıldığı günlere döneriz, demeye, ince ince anlatmaya, devam ediyor, Almanya akılcı politikalarla bugün Doğu Almanya'yı içlerine almalarına rağmen ekonomik anlamda dünya lideri hüviyetinde olan ülkelerden birisi ve 57 İslam ülkesinden daha fazla gayri safi milli hasılaya sahip. Yani savaştan ders alan muasır medeniyete erişmiş iki ülke. Biz 20. yüzyılda 2. Dünya savaşına girmedik, elbette dedelerimizi o savaşta kaybetmedik, ama 2.dünya savaşının olumsuz rüzgarıyla ekmeği karne ile aldık. Yani düşünüyorum da sanki deprem dahil peş peşe yaşadıklarımız 2.Dünya savaşından çıkan ülkelerin yıkımından, acısından, psikolojisinden daha beter. Kıyametvari bir izdüşüm. Yaşam gitgide zorlaşıyor, bölgemizde deprem felaketinden sonra 13.5 milyon insan hareket halinde. Ekonominin kalbi İstanbul'da deprem bekleniyor, Suriyeli sığınmacılar sorunsalı, maddi ve manevi yük getirmeye devam ediyor, depremin etkisi ile şimdilerde Mersin'de hısım akrabasına gelen burada yeni bir hayat kurmaya çalışan depremzedeler. Vilayetin açıkladığı resmi sayı yaklaşık 170 bin, kentin şehreminisi su kullanımına göre hesap yaparak kentimize gelenlerin 400 bin civarında olduğunu ifade etmekte. Barınma, konut, gıda sorunu, fahiş fiyatlar, gözü dönmüş fırsatçılar rantın, maddeciliğin egemen olduğu yıllar bütünü. Yitirdiğimiz canlar, onarılması güç travmalar, bunun yanı sıra şehirlerin yeniden yapılanması için en iyimser tahminlerle 50 milyar dolar harcanacak olması. Ezcümle yeniden geleceğe emin adımlarla yürümek, çocuklarımıza, torunlarımıza daha güzel bir gelecek bırakmak için Mersin'de ve memleketimizde beyaz huzur bulutları istiyoruz. Sanatla, şiirle, kültürel edebi çalışmalarla, edebiyatla içselleşmiş kötülük ve hamasetten arınmış beyaz bulutlar istiyoruz artık hem de hemen. Zira psikolojimiz tüm zorluklara rağmen artık ezberleri bu manada bozup yeni bir geleceğe adım atması gerekiyor. Biliyorum bunu yapacak olan bizleri yönetenler ve bizleriz bu bilinç ve zihin altyapısı ile zihniyet devrimi ile bunu yapmalıyız, en kısa zamanda başarmalıyız, ülke ve kent olarak mesut ve bahtiyar olmalıyız.