Manifest’in sahne performansı özellikle gençler arasında yoğun ilgi görmüş, konserin görüntüleri kısa sürede milyonlara ulaşmıştı. Ancak soruşturma haberiyle birlikte bu ilgi, sert bir kutuplaşmaya dönüştü. Bir kesim, grubun sahnedeki tavrını sanatın doğal bir ifadesi olarak görüp “özgürlüğün sahnedeki karşılığı” yorumları yaparken, diğer kesim bunu toplum değerlerine bir saldırı olarak değerlendirdi. Twitter’da Manifest destekçileri “özgürlük” ve “sanatın sınır tanımayacağı” vurgusu yaparken, karşıt görüştekiler “ahlak çizgisinin aşılmaması” gerektiğini savundu.
Kısa sürede binlerce paylaşım yapıldı; bazı kullanıcılar soruşturmayı bir “sansür” girişimi olarak yorumladı, bazıları ise “toplumsal hassasiyetlere sahip çıkılması” gerektiğini öne sürdü. Tartışmanın yoğunluğu, konuyu yalnızca müzik camiasının değil, hukukçuların ve siyasetçilerin de gündemine taşıdı.
Manifest konseri etrafında başlayan bu gerilim, Türkiye’de sanat özgürlüğü ile toplumsal değerler arasındaki kadim tartışmanın yeni bir sahnesi olarak öne çıktı. Sosyal medya kullanıcılarının yorumları ise olayın yalnızca bir konserden ibaret olmadığını, daha geniş bir özgürlük-ahlak geriliminin yansıması olduğunu gösterdi.