Özge, yaşanan her anının beyinde bir film sahnesi gibi işlendiğini, özellikle duygusal yoğunluğu yüksek olan anıların amigdala ve hipokampus gibi merkezlerde kalıcı şekilde kodlandığını vurguladı. “Bir ayrılık, kaza ya da kayıp zihinde daha derin iz bırakır. Hatırlamak istemesek de bu anılar kimliğimizin bir parçasıdır” dedi.
Bilim insanlarının ortaya koyduğu bulgulara göre hatıraları doğrudan silmek mümkün değil, ancak dönüştürmek mümkün. Özge, “Yeniden konsolidasyon” adı verilen yöntemle hatıraların bilinçli şekilde yeniden hatırlanıp farklı duygularla yeniden yapılandırılabildiğini belirtti. Bazı ilaçların anıların duygusal yükünü hafifletebildiğini, EMDR terapisiyle de göz hareketleri aracılığıyla beynin sağ ve sol lobları arasında denge kurularak travmatik anıların etkisinin yumuşatıldığını ifade etti.
Oscar ödüllü “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” filminde karakterlerin hafızalarındaki acı verici anıları tamamen sildirme girişiminin sinemaya özgü bir kurgu olduğuna dikkat çeken Özge, günümüzde böyle bir teknolojinin bulunmadığını ancak terapi teknikleriyle acının yükünü azaltmanın mümkün olduğunu söyledi.
Gerçek hayattan bir örnek de paylaşan Özge, 65 yaşındaki bir danışanının geçmişte yaşadığı istismara bağlı travmaları EMDR ve yeniden yapılandırma yöntemleriyle aşabildiğini aktardı. Danışanının “Hatırlıyorum ama artık boğulmuyorum. Bu anılar beni değil, ben onları taşıyorum” sözleriyle yaşadığı değişimi özetlediğini kaydetti.
Sonuç olarak, hatıraları tamamen silmenin mümkün olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Aynur Özge, “Şifa, kaçmakla değil, yüzleşmek ve yeniden anlam vermekle geliyor” ifadelerini kullandı.