Yeni bir yılın ilk günleri.

Umut, ümide meyilli, yine izdüşümü olan derin beklentiler.

Tutunmak istediğimiz mutluluk kırıntıları. Aşklar, sevdalar, istek ve arzular.

Kimi zaman gerçekleşmeyen hayaller.

Hayal kırıklıkları.

Dingin bir yaşam için verilen mücadele. Özellikle yaş ilerledikçe kaotik bir yaşam biçimi olmasın temennileri.

Göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman.

Yani başımızda olan ama aniden, hastalıktan gam ve kederden bir bir yitirdiğimiz dostlar, arkadaşlar.

Ölümün gerçekliğini kabul etmeden yaşama ereği.!

Ben oldum olası hep hayatın bilinmezliklerle, tuhaflıklarla dolu bir macera olduğunu düşünürüm.

Neleri başarırsan, neleri yaparsan yap, çoğu kez onun istediği oluyor.

Aslında o; yani hayat daha güçlü bizim gücümüzden, sevda ve hayallerimizden.

Üstüne üstlük bir de bilinmeyen denklemler.

Aklımızın almadığı bir sürü şey.

Hayat mı.?

Bir iç çekiş,

Nasıl da çabuk geçti ya, şaşkınlık ile bütünleşen serzenişler

Bunu yapmasaydım, keşke yada neden bu fırsatı değerlendir(e)medim dediğimiz günler, aylar,yıllar.

Doğduğun coğrafyanın etkileşimi.

Yeknesaklığı kabulleniş.

Kader iklimi,doğmatizm.

Aslında farkında değiliz.! Her yeni yılda hayatımızdan, usumuzdan kalbimizden, anılarımızdan bir yıldız kayıyor. Evrildiğimiz mekanik ve tüketim çılgınlığı sürecinde ve yaşadığımız çağda her şeyi çabuk tüketiyor, ölümün bile olduğunu unutuyoruz, hatta kendimizi ölümsüz sanıyoruz! Sonra sonrasında ölümü sıradan hale getiren insanlar olarak bu duruma şaşırıyor hatta hayıflanıyoruz.!

Zaman zaman düşünüyorum da hayat gayemizde dünden kalan hep eksik olan bir şey var gibi.

Size de öyle gelmiyor mu? İngilterenin şimdiki kralı Prens Charles da olsanız,Afrikanın susuz çölünde bir birey ya da bir eli yağda bir eli balda olan Kuveyt şeyhi de olsanız, Karun kadar zengin yada kaderci bir gariban da olsanız eksik olan bir şey var..!

Anlam veremediğiniz.!

Kimbilir belkide hırsımız kendimizi ölümsüz ve egoların şahı sanmamız içdünyamızdaki eksik olan şeyleri körüklüyor, bütün bunları görmemizi engelliyor..

Oysa hayatın içinde eksikliğimizi giderecek o kadar çok şey var ki.!

Ama anlamsız ve gayesiz bir yaşama dönüşen Vahşi Kapitalizm ile bütünleşik bir hayat eksiklik silsilesi bütün bu iyilikleri engelliyor..

Sonra hayat çok kısa, enteresan,tuhaf yaftası koyup hayatın içinde eksik olan bir şey var deyip duruyoruz.

Doğruluğuna inanıyorum artık o 'ki paylaşmanın erdemini güzelliğini unutturan,sevginin,aşkın duyarlılığı hissetmemizi engelleyen bir şey var.

Bütün bunların müsebbibi sizce ne?

Kapitalizmin boyunduruğunda

Fast Food bir yaşam, duyguların,hakikatin

sanal aleme dönüşüp cep telefonlarına evrildiği, hızla geçen zamanın farkına varamadan tüketim çılgınlığı ile yaşamaya çalışmak..

Ve istediklerinizin pek çoğunu yapamadan bu dünyadan bilinmezlikle dolu ölüme göçüp gitmek..

Size göre de her bir şey

Tuhaf değil mi?