MTSO’nun ev sahipliğinde düzenlenen “Elektrikli Araç Piyasası ve Otomotiv Sektörünün Geleceği” toplantısında konuşan otomotiv yazarı Emre Özpeynirci, Türkiye’nin hem üretim hem de tedarik alanında kendini hızla geliştirmesi gerektiğini vurgularken, sektörün yönünü ise devletlerin önümüzdeki 5 yılda atacağı adımların belirleyeceğinin altını çizdi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat, Satış ve Onarımı Meslek Komitesi ile 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi işbirliğinde elektrikli araç piyasasına yönelik kapsamlı bir sektör toplantısı düzenlendi. Otomotiv yazarı ve yorumcusu Emre Özpeynirci’nin konuşmacı olduğu etkinliğe MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Meclis Başkanı Hamit İzol ve Yönetim Kurulu Üyeleri de katıldı. Açılış konuşmalarının ardından Özpeynirci’nin sunumu ve 13 No’lu Komite Üyesi Güneş Maya’nın modere ettiği soru cevap bölümüyle son buldu.
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır açılış konuşmasında, elektrikli araçların aynı anda hem otomotiv hem enerji sektörünü etkileyen stratejik bir alan olduğuna dikkat çekerek, “Sektördeki hızlı dönüşümü doğru okumak ve geleceği buna göre planlamak zorundayız” dedi. Elektrikli araçların Türkiye’nin petrol ithalatını azaltarak cari açığın dengelenmesine dahi katkı sağlayabileceğini belirten Çakır, altyapı planlamasının önemini vurguladı.
13 No’lu Komite Başkanı Cem Ümit ise otomotiv sektörünün son yüzyıldaki dönüşümünü hatırlatarak, hibritten elektrikliye uzanan bu süreçte temel motivasyonun hem pratik kullanım hem de daha sağlıklı bir çevre olduğunu söyledi. 37 No’lu Komite Başkan Yardımcısı Ufuk Akdemir de elektrikli araçların çevre dostu yapısıyla artık otomotivden öte sürdürülebilir yaşamın bir parçası haline geldiğini ifade etti.
“Türkiye hem üretim hem de tedarikte ciddi atılım yapmalı”
Sunumunda elektrikli araçların küresel gelişimini değerlendiren Emre Özpeynirci, Çin’in lityum rezervlerindeki hakimiyetiyle sektörde belirleyici güç olduğuna dikkat çekti. Elektrikli araçların bugün menzil veya güvenlikten ziyade maliyet nedeniyle tercih edilmediğini belirten Özpeynirci, bu nedenle devlet desteklerinin kritik rol oynadığını söyledi. Gelecek dönemde hızlı şarj, daha düşük maliyet ve daha güvenli kullanımın standart hale geleceğini ifade ederek, hibrit araçların 1-2 yıl daha güçlü konumunu koruyacağını aktardı.
Otomotiv fabrikalarının yüksek maliyetli dönüşüm süreçleri nedeniyle tüm üretim hatlarının bir anda değişmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Özpeynirci, Jaguar gibi markaların tamamen elektrikliye geçiş riskini göze aldığına dikkat çekti. Elektrikli araçlarda klasik satış sonrası hizmetlerin büyük ölçüde ortadan kalktığını belirterek, “Yeni rekabet alanı yazılım olacak” dedi.
Türkiye özelinde değerlendirme yapan Özpeynirci, Togg’un ardından Hyundai’nin de gelecek yıl elektrikli araç üretimine başlayacağını, Ford Otosan’ın da bu alanda ticari araç üretimı yaptığını hatırlatarak, küresel rekabette yer alabilmek için Türkiye’nin hem üretimde hem de tedarik zincirinde ciddi bir atılım yapması gerektiğini söyledi.
