Özel, “Bundan sonra Tayyip Erdoğan’ın metinlerini yazanlara söylüyorum. Biz yazıyoruz, prompterden okuyor, çocuk oyuncağı değil. Mahkeme kararı kesinleşmiş karar olmadan kimseye ‘hırsız’ dedirtmem. Kimseye ‘rüşvet aldı’ dedirtmem. Kimseye ‘Belediyeyi soydu’ dedirtmem. Duyarsam, beterini duyarsınız. Hesabını verirsiniz. En geç iki sene içinde seçim var. Ondan sonra kim kime iftira attı, kim kime haysiyet cellatlığı yaptı? Bunların hepsini göreceğiz” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberindeki milletvekilleri Bolu Belediyesi tarafından yapılan Taziye Evi ve Mezarlıklar Müdürlüğü hizmet binasının açılışı ile ilk etap inşaat çalışmaları başlanan 100.Yıl Cumhuriyet Parkı’nın tanıtım programına katıldı. Törende ilk olarak konuşma yapan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, CHP Lideri Özgür Özel’e çağrıda bulunarak, “Türkiye’nin en büyük survivor parkurunu inşa ediyoruz. Survivor parkuru tamamlanınca Cumhuriyet Halk Partisi’nden bir grup yarışmacı milletvekili oluştursak ve AK Partili milletvekillerine meydan okusak, onları burada bir yarıştırsak değişik olmaz mı? Ben onların naklen yayın geliri ile birlikte neler yaparım” diye konuştu.
‘Ekrem Başkan’dan Sonra Mansur Başkan’a Da Saldırıda Bulunuyorlar’
Tanju Özcan’ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan CHP Lideri Özel, CHP’li belediyelerin gelirlerinin kesilerek haksız hukuksuz şekilde saldırılara uğradıklarını ifade ederek, “Tüm belediyelere eşit davranması gereken iktidar, Cumhuriyet Halk Partili yerel yönetimlere üvey evlat muamelesi yapıyor, hatta elini kolunu bağlıyor. Milletin seçtiği belediye başkanlarının inanmayıp mazbatasını iptal ediyorlar, bir daha seçiliyor. Beş yıl hizmet ediyor, alıp eski bir otobüsü köşede yakıp ‘Belediyenin otobüsleri yanıyor’ diyecek iftira filmlerini çekecek kadar, işleyen metro yürüyen merdivenlerine birilerine taş sıkıştırıp ‘Metroda hizmet faaliyeti durdu’ diyene kadar. ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 550 tane terörist çalışıyor’ deyip sonra birini bile ispat edemeyip ‘Ben bunu siyaseten seçim öncesi söylemiştim’ diyene kadar. ‘İstanbul Belediyesi İspark’ı PKK’ya veriyor, PKK’lılar çalışacak. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin su faturalarını DHKP-C militanları dağıtacak’ diyene kadar. Adil, centilmence bir yarış yerine; devlet imkanlarını ve her türlü dezenformasyonu kullananlar milletin karşısına çıktıklarında, yine kantara çıkıp yarışmaya cesaret edemediler. Bu sefer de yargı oyunlarıyla, yeni oluşturdukları yargı kollarıyla Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin üzerlerine gidiyorlar. Bir yanda Mansur Yavaş’ın teslim edip AK Parti’nin kapattığı önceki döneme ait 93 yolsuzluk dosyası. Bir yanda İstanbul’da 37 büyük yolsuzluk dosyası. Bunun karşısında Melih Gökçek’in oğlunun işlettiği televizyon kanalına savcılık yerine giden, kendisi suçlu olan ve dahil olmadığı soruşturma dosyasına dahil olup sonra millete iftira atıp, kendi iftiracı olup kendini kurtarmaya çalışan bir takım meczupların karalamalarla Ekrem Başkan’dan sonra Mansur Başkan‘a da saldırılarda bulunuyorlar” şeklinde konuştu.
‘Üç Yalancı Odunun Lafıyla Bu Millet Bize Atılan İftiraya İnanır Mı?'
Belediyelere yönelik soruşturmalarda iftiralarla karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Özel, “Öyle bir noktadayız ki. İstanbul Büyükşehir, sadece İstanbul Büyükşehir. Çok makro başka bir yerden tartışalım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tanju Başkan’ın yaptığı hesap gibi bir önceki dönemde harcanan paranın dolar bazında yarısına bir önceki beş yılda, AK Parti’nin beş yılında yaptığının iki katını yaptı. Çarp yarı fiyatına iki katı iş yapınca demek ki dört liranın üç lirasını bunlar önden çalıyormuş. Şimdi İstanbul’da yüzde 60’lara varan bu memnuniyeti görünce, ‘kişi kendinden bilir işi.’ ‘Alın dosyaları.’ Hani bunu kim söylüyor? ‘Şahit var.’ Kim o şahit? ‘Tanık, gizli tanık.’ Adı ne? ‘Meşe, Çınar, Ladin.’ Üç yalancı odunun lafıyla bu millet bize atılan iftiraya inanır mı? Önce yalancı tanıklar, sonra zorla imza attırılan adamın dededen kalma şirketine çöküyorlar. Önce okuyorsunuz, ‘Filanca şirkete el konuldu, TMSF’ye devredildi.’ Sonra çağırıyorlar, ‘Gel bakalım, sen benim dediğim gibi ifadeyi imzala. Şirketi vereyim, geç başına otur.’ ‘Ne söyleyeceğim?’ ‘İftira atacaksın.’ ‘Atmam’ diyeni içeride tutuyor. Bakın öyle çok haysiyetli, namuslu insanlar var içeride. Hatta suç duyurusunda bulunuyor. Akıl almaz işlerle, akıl almaz işlere ‘imza at, iftira at. Malını, mülkünü vereyim.’ ‘Yok.’ Kimini, ikinci ifadeye çağırıyor yolda. Yolda diyorlar ki ‘Sana bir haberimiz var.’ ‘Nedir?’ ‘Senin hanımı da gözaltına almışlar.’ ‘Yahu niye almışlar? ‘Almışlar.’ ‘Ne zaman bırakırlar?’ ‘Senin ifaden bittikten sonra.’ Orada diyor ki ‘At buraya bir imzayı, hanımını da al. Gir koluna, akşam git evinde ye yemeği. İmzayı atmazsan sen de Silivri’ye, eşin de Silivri’ye.’ Kapalı yer korkusu olan çocuğun, adamı inceliyorlar ya malına bakmış, mülküne bakmış, hesabına bakmış. Çocuğu hastanede yatmış, kapalı yer korkusu varmış. 26 yaşında evladıyla tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Meclis’e Gitmedik, Bütün Metabolizması Ve Kimyası Bozuldu’
Meclise gitmemeleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın boş sandalyeleri gördüğünde kimyasının bozulduğunu söyleyen Özel, “İnsanlar böyle süreçlerden geçiyor, Tayyip Bey de çıkmış dün İstanbul’da almış mikrofonu. Bir de güya yaptığı işler bizi yıpratacak ya. Biz Meclis’e gitmedik, bütün metabolizması ve kimyası bozuldu., çıldırdı, ne yapacağını şaşırdı. 40 yıllık husumet duyduklarına gitti el uzattı. Terörist dediklerine çay ısmarladı, bilmem ne. Neden? CHP’nin yaptığı ağırına gitti. Bu kadar şeyi yapıyorsun benim ağırıma gitmiyor da Meclis’e gelip boş sandalyeyi görünce senin ağırına mı gidiyor? Benim belediye başkanlarımın sandalyesi boş. Benim de Ekrem Başkan’ın boş sandalyesi ağırıma gidiyor. Resul Emrah Şahan’ın boş sandalyesi, Ahmet Özer’in boş sandalyesi ağırıma gidiyor. Gelmiş, orada bizim sandalyeleri boş görmüş. Ağırına gitmiş beyefendinin. Ne yapıyor? Dünkü açıklamaya bakın. ‘Rüşvet aldılar. Belediyeyi soydular. Gözlerinden nefret fışkırıyor.’ Kanıtla kardeşim, kanıtla. ‘Rüşvet aldılar’ değil, ‘Rüşvet alma iddiası var.’ Yalancı tanık var. Gizli tanık var. İddianame yok olsa ne yazar. Yargılama yok, olsa ne yazar? Hüküm yok, olsa ne yazar? İstinaf yok, olsa ne yazar? Kesinleşme yok. Senin bu adamlara ‘Belediyede rüşvet aldılar’ demen için suçun ispatlanıp kesinleşmesi lazım. Bir tane kanıtın olmadığı yerde bunu söyleyemezsin. Seni bundan men ediyorum. Bu laflar namuslu ve şerefli insanlara, bütün dünyada masumiyet karinesi varken, daha bu insanlar belediye başkanı unvanı taşırken bu söylediğin suç. Görülecek davanın, bakın daha iddianamesi yok, soruşturma aşamasında. İddianame düzenlenip kabul edilirse görülmekte olan davanın hakimini, yürütmenin başı Cumhurbaşkanı sıfatıyla yönlendiriyorsun, zorluyorsun, ‘Beni yalancı çıkarma, bunlar rüşvet aldı. Belediye soydu’ diyorsun. Böyle adil yargılama mı olur Ey Tayyip Erdoğan?” dedi.
‘Bir Gün, Emine Hanım’ın Kapısına Dayanıp ‘Tayyip Bey’i Almaya Geldik’ Diyen Oldu Mu?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde rüşvetten, irtikaptan, ihaleye fesattan yargılandığını söyleyen Özel, açıklamalarına şöyle devam etti:
“AK Parti’nin değerli seçmenleri, MHP’nin değerli seçmenleri, bu Tayyip Erdoğan bu görevi kendi yaptı. Bu görev sırasında rüşvetten, irtikaptan, ihaleye fesattan yargılandı. Bu yargılamalar sırasında bir kere sabah altıda evine, kapıya gittiler mi? Emine Hanım kapıyı açınca ‘Kaldır kocanı, götüreceğiz’ dediler mi? Hatta Ahmet Özer için ‘Sen çekil biz alacağız odadan’ demişler. Sadece canlı bomba sırasında yapılabilir bu. Yani evinde yatan kişiyi ‘Yatağından biz alacağız’, bomba tuzaklanma şüphesini tutanağa bağlarsan yapabilirsin. Kadıncağızı ittirdiler, Ahmet Özer‘i yatağından kendileri gittiler aldılar. Bir gün Emine Hanım’ın kapısına dayanıp ‘Tayyip Bey’i almaya geldik’ diyen oldu mu? Bir gün Tayyip Bey’i o zaman o İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı, kolunda polisle doktor muayenesine giderken gören oldu mu? Bu haysiyet cellatlığını size yaptılar mı da siz yapıyorsunuz? Bir gün tutuklu yattın mı? Cezan onaylandı, verildi, beklendi. Kesinleşmesi beklendi. Cezan kesinleşti. Makosenleri giydin, belediyeye kendin gittin, belediyeye oturdun. Telefonla tebligat geldi ‘Cezaevine gelir misin?’ diye. Belediyenin önünde Saraçhane‘de miting düzenledin. Helallik aldın. Yanında yatacak olan koğuş arkadaşını ayarladın. Gittin cezaevinde ‘3 bin ziyaretçi geldi’ diye övündün. Şiir albümü yayınladın. Ve sen o sırada belediye başkanlığından düşmüştün, cezan kesinleşmişti. Ama şimdi daha iddianamesi olmayan adamın resmini söktürüyorsun. Metro anonsunda adı geçiyor, ona tahammül edemiyorsun. Ondan sonra çıkmış, kesinleşmiş hüküm yokken arkadaşlarıma bu lafları ediyorsun. Tek bir delil, tek bir ispat olmadan 200 gündür hapiste yatırıyorsun bu insanları. Sonra da insanlara ‘Yargıya güvenin’ diyorsun. Savcı mısın, hakim misin? AK Parti’nin değerli seçmenlerine soruyorum. Bir kişinin demesiyle hırsız olunacak olsa, bu ülkede dirlik kalır mı, düzen kalır mı, hukuk devleti kalır mı? Bunları herkesin bir görmesi lazım.”
'Bu Kadar Açık, Bu Kadar Net İftiralara Karşı Dimdik Ayaktayız Kardeşim'
CHP Lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifasını istediğini belediye başkanlarının yargılanmadığını ifade ederek, “Sen kendin kendi arkadaşlarına, Melih Gökçek’e ne dedin? ‘Metal yorgunluğu, istifa et. Yoksa gereğini ben yaparım. Bir partinin ben şimdi genel başkanıyım. Tanju Bey’e diyorum ki, ağzımdan yel alsın demem de istifa et yarın yoksa gereğini ben yaparım. Ne yapabileceğim ben? Partiden atarım, belediye başkanlığına siz getirdiniz, siz götürürsünüz. Bir genel başkan, bir belediye başkanını görevden alamaz. Demek ki gereğini yaparım derken neyi kastediyordun sen Melih Gökçek‘e? Ya hırsızsın ya FETÖ’cüsün.’FETÖ’cü olunca alırlar götürürler. Hırsızsa yargılanır, suçu ispat olursa gider. Melih Gökçek‘e ‘İstifa et’ dedi, Bursa Belediye Başkanına ‘İstifa et’ dedi, Balıkesir’e, İstanbul’a, Ordu’ya ‘İstifa et’ dedi. Kimi güle oynaya, kimi ağlaya ağlaya istifa edip bıraktılar. Birini hakim karşısında gördünüz mü? FETÖ’cüyse yargıla, hırsızsa yargıla. Kendine göre düzeni var. Kendisinin haberi olmadan yapılan ufak tefek hırsızlıklara tahammül edemiyor. Gidiyor diyor ki ‘Madem öyle istifa et. Oraya başkasını koyacağım.’ Bunları yapmış adam, şimdi bizim haysiyetimizle oynayamaz. İftiracılık yapamaz. Bir kez daha söylüyorum. Cesaretini topladığın gün ben hazırım. TRT kursun masayı, yapsın canlı yayını. Bütün televizyonlar ortak versin isterse. Sen arkadan al Akın Gürlek’i, bütün savcılarını. Ben geçeceğim o tarafa ve millet duysun bakalım. Neyle suçluyorsun, ne yapıyorsun? Bu kadar açık, bu kadar net iftiralara karşı dimdik ayaktayız kardeşim, dimdik ayaktayız” diye konuştu.
‘Mahkeme Kararı Kesinleşmiş, Karar Olmadan Kimseye ‘Hırsız’ Dedirtmem’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepkisini sürdüren Özel, “Bundan sonra Tayyip Erdoğan’ın metinlerini yazanlara söylüyorum. Biz yazıyoruz, prompterden okuyor, çocuk oyuncağı değil. Mahkeme kararı kesinleşmiş, karar olmadan kimseye ‘hırsız’ dedirtmem. Kimseye ‘Rüşvet aldı’ dedirtmem. Kimseye ‘Belediyeyi soydu’ dedirtmem. Duyarsam, beterini duyarsınız. Hesabını verirsiniz. En geç iki sene içinde seçim var. Ondan sonra kim kime iftira attı, kim kime haysiyet cellatlığı yaptı? Bunların hepsini göreceğiz. Öyle iftirayla, yalanla, dolanla, haysiyet cellatlığıyla iktidarı koruyamazsınız. Bu millet hizmete bakıyor, hizmete. Buraya çıkıp Tanju Özcan anlatıyor da yalan atıyor olsa bu ahali daha laf ağzından çıkarken alkışlar mı? Görmüyor musun şehri, görmüyor musun hizmeti, görmüyor musun teveccühü? Bütün belediye başkanlarımızın hizmetleriyle gurur duyuyoruz. Her birisiyle ayrı ayrı gurur duyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi onların elinde adım adım iktidara yürüyor. İyi yönetebileceğimizi oradan gösteriyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi tüm kadrolarıyla, büyük bir inançla, büyük bir kararlılıkla, büyük bir azimle, büyük bir cesaretle iktidara hazırdır. Bu iktidar gelecek sandık günü değişecek. Türkiye’de bütün mağdurların, bütün mazlumların, bütün fakirlerin, bütün emeklilerin, bütün orta gelirlilerin yüzü gülecek. Daha çok kazanacağız, adil paylaşacağız. Hep birlikte başaracağız” dedi.
Özel, konuşmasından sonra okunan duaların ardından açılış kurdelesini kesti ve parka çınar ağacı fidanı dikti.