Resmi haritalarda genellikle üçüncü derece deprem bölgesi olarak sınıflandırılan kent için, uzmanlar çevre fay sistemleri ve özellikle zemin kaynaklı riskler konusunda önemli uyarılarda bulunuyor.

Jeoloji Mühendisleri Odası ve akademisyenler tarafından yapılan araştırmalar, Mersin’i doğrudan etkileyebilecek fay sistemlerinin yanı sıra, yapı stokunun eski olması ve zayıf zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın kentsel deprem riskini artırdığını gösteriyor.

Mersin’i Tehdit Eden Fay Sistemleri

Mersin, doğrudan altından geçen uzun bir diri fay hattına sahip olmasa da, yakın çevresindeki üç büyük tektonik sistemin etki alanında bulunuyor:

Ecemiş Fay Zonu: Kayseri'den başlayıp Pozantı üzerinden Mersin civarında Akdeniz'e uzanan bu sol yanal fay sistemi, son yüzyılda düşük sismik aktivite göstermesine rağmen, potansiyel risk taşıyor ve yeterince araştırılması gerektiği belirtiliyor.

Kıbrıs Yayı: Kıbrıs'ın güneyinde yer alan dalma-batma zonu (Kıbrıs Yayı), geçmişte büyük depremler üretmiştir. Burada meydana gelebilecek büyük ölçekli bir deprem, Mersin'i ciddi şekilde etkileyebilir ve hatta tsunami riski yaratabilir.

Çevre Fay Uzantıları: Doğu Anadolu Fay Zonu (DAF) ile Ölü Deniz Fay Sistemi’nin uzantıları, ayrıca Karataş ve Yumurtalık Faylarında meydana gelebilecek 6.0-6.5 büyüklüğündeki depremler de Mersin'de hasara yol açma potansiyeli taşımaktadır.

En Büyük Risk: Yapı Stoku ve Yumuşak Zeminler

Uzmanlara göre, Mersin için asıl tehlike depremin merkez üssü değil, kentin yerleşim ve yapısal özellikleri.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Deprem Açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Deprem Açıklaması
İçeriği Görüntüle

Zayıf Zeminler: Mersin kent yerleşim alanının ve özellikle kıyı kesimlerinin büyük bir bölümü gevşek ve kötü nitelikli zeminler (ZD-ZE sınıfları) üzerinde yer alıyor. Deprem dalgaları bu yumuşak zeminlerde büyüyerek binalara daha fazla zarar veriyor.

Eski Yapı Stoku: Kentin yapı stokunun yarısından fazlasının 40 yıl ve üzeri binalardan oluşması, yakın civarda meydana gelebilecek 6 ve üzeri büyüklükteki bir depremde dahi can kayıpları ve yıkım riskini ciddi oranda artırıyor. 1998 Ceyhan (Adana) depremi, bu tür bir riskin yakın mesafede nasıl hasar yaratabildiğini göstermiştir.

Korozyon ve Oturma Sorunları: Nemli kıyı şeridinde yaygın olan korozyon kaynaklı yapısal sorunlar ve zemin kaynaklı oturma problemleri, binaların depreme karşı direncini azaltıyor.

Jeoloji Mühendisleri Odası Temsilcileri, Mersinlileri deprem riski olmayan bir kent yanılgısına kapılmamaları konusunda uyararak, kentsel dönüşümün hızlandırılması ve mevcut yapı stoğunun deprem performans analizlerinin ivedilikle yapılması gerektiğini vurguluyor.

Kaynak: Haber Merkezi