Mersin’in Erdemli ilçesinde, Helenistik Dönem’den günümüze kadar uzanan gizemli bir tarih yatıyor. Mersin’deki antik kent, kırmızı kayalıkları, çökerek oluşan dev obruğu ve mitolojik efsaneleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Obruğun çevresine kurulan bu kent, hem efsaneleri hem de tarihi yapılarıyla geçmişin sessiz tanığı olarak zamana meydan okuyor.
TARİHİN KIRMIZI TAŞLARA İŞLENDİĞİ YER
Mersin’in tarihî zenginlikleri arasında özel bir yere sahip olan Kanlı Divane Ören Yeri, Erdemli ilçesinde, adını aldığı devasa obruğun çevresine kurulmuş etkileyici bir antik yerleşim alanı. Kentin tarihi Helenistik Dönem’e, yani MÖ 3. yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor. O dönemden itibaren kesintisiz yerleşim gören bölge, Geç Antik Çağ’a kadar canlılığını sürdürmüş ve daha sonra 15. yüzyılda Türkmen topluluklarının yerleşimiyle yeni bir kimlik kazanmış. Tarih boyunca hem doğa olayları hem de insan eliyle şekillenen bu alan, bugün Mersin’in en önemli arkeolojik miraslarından biri olarak öne çıkıyor.
Bölgeye adını veren “Kanlı Divane” ifadesi ise halk arasında iki farklı efsaneyle açıklanıyor. “Kanlı” sözcüğünün, bölgedeki kayalıkların kırmızıya çalan tonlarından geldiği söylenirken, “Divane” kısmının ise Türkmen aşiretlerinin burada düzenlediği toplantılar nedeniyle kullanıldığı düşünülüyor.
TEUKROS’UN ZEUS’A ADADIĞI KULE
Kanlı Divane Ören Yeri’nin en dikkat çekici yapılarından biri, Helenistik Dönem’e ait olduğu bilinen kule. Bu yapı, MÖ 3. yüzyılın sonunda rahip kral Teukros tarafından inşa ettirilmiş ve Zeus Olbios’a adanmış. Kule, hem mimari tarzı hem de işlevi açısından döneminin dini ve siyasi gücünü simgeliyor.
Obruğun güney duvarında yer alan aile kabartması ile kuzey cephesindeki asker figürü, bölgenin yalnızca dini değil, aynı zamanda sosyal yapısını da gözler önüne seriyor. Bu kabartmalar, dönemin inanç sistemi, toplumsal hiyerarşisi ve sanat anlayışı hakkında paha biçilmez ipuçları veriyor.
EN GÖRKEMLİ ROMA DÖNEMİ KALINTISI
Kanlı Divane’deki en görkemli Roma dönemi kalıntısı ise hiç kuşkusuz Aba’nın Mezarı. MS 2. yüzyıla tarihlenen bu anıt mezar, Aba adında bir kadın tarafından hem kendisi hem de eşi için yaptırılmış. Antik çağda kadınların bu ölçüde bir inşa faaliyetinde bulunmaları nadir bir durum olduğundan, Aba’nın mezarı hem tarihi hem de kültürel açıdan büyük önem taşıyor.
Mezarın mimarisi Roma taş işçiliğinin zarif bir örneğini sunarken, üzerindeki yazıtlar ve süslemeler dönemin inanç sistemine dair derin bilgiler içeriyor. Tarihçiler, Aba’nın mezarını yalnızca bir defin alanı değil, aynı zamanda bir aşk ve vefa anıtı olarak da değerlendiriyor.
DİNİ MİRASIN İZİNDE
Obruğun çevresi yalnızca Helenistik ve Roma dönemlerine değil, Hristiyanlığın erken dönemlerine de ev sahipliği yapıyor. Bölgede dört farklı kilise, bir şapel ve apsisi günümüze kadar ulaşmış bir başka ibadet yapısı yer alıyor. Bu yapılar, Kanlı Divane’nin Bizans döneminde de önemli bir dini merkez olduğunu gösteriyor.
Hristiyan hacıların zamanında bu bölgeye uğradığı, buradaki kutsal alanlarda dua ettiği ve ören yerinin çevresinde dini törenler düzenlediği biliniyor. Bu yönüyle Kanlı Divane, yalnızca bir antik kent değil, aynı zamanda farklı medeniyetlerin izlerini buluşturan bir tarih sahnesi olarak öne çıkıyor.
MERSİN’İN ZAMANDA DONMUŞ HAZİNESİ
Günümüzde Kanlı Divane Ören Yeri, Mersin’in en ilgi çekici kültürel destinasyonlarından biri haline geldi. Özellikle arkeoloji meraklıları, tarih tutkunları ve fotoğraf severler için büyüleyici bir keşif alanı sunuyor.
Ziyaretçiler, antik kalıntılar arasında yürürken kırmızı kayalıkların üzerindeki güneş oyunlarını izleyebiliyor, obruğun derinliğine bakarken binlerce yıllık geçmişin sessiz yankısını duyabiliyor.
Mersin’in sıcak iklimiyle birleşen bu eşsiz atmosfer, bölgeyi yalnızca bir arkeolojik durak değil, aynı zamanda doğayla tarihin buluştuğu bir açık hava müzesi haline getiriyor. Özellikle gün batımında, kırmızı taşların üzerine vuran ışıkla birlikte Kanlı Divane adeta yeniden canlanıyor.
MERSİN ROTANIZA MUHAKKAK EKLEYİN!
Kanlı Divane Ören Yeri, Mersin şehir merkezine yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Erdemli üzerinden kolayca ulaşılabilen ören yeri, yılın her döneminde ziyaret edilebiliyor. Girişte yer alan bilgilendirme panoları, yapılar hakkında detaylı açıklamalar sunuyor. Mersin’i ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken bu yer, hem mistik atmosferi hem de efsaneleriyle unutulmaz bir deneyim sunuyor.