Sendika, 40’tan fazla ülkeden yüzlerce gönüllünün yer aldığı bu barışçıl girişime dönük saldırının, “yalnızca uluslararası hukukun ihlali değil, insanlığın ortak vicdana yapılan bir darbe” olduğunu dile getirdi.
"Açlığı ve Yoksunluğu Silah Olarak Kullanmaktadır"
Duyuruda, Gazze'nin “18 yıldır uluslararası hukuka aykırı olarak ağır bir ablukayla kuşatma altında” tutulduğu belirtildi. İki yıldır süren ve artık bir soykırıma dönüştüğü iddia edilen savaşla birlikte, işgalci İsrail'in “bombaların ve mermilerin yanı sıra açlığı ve yoksunluğu da bir silah olarak kullanmakta” olduğu ifade edildi.
Sendika, hastanelerin ilaçsız bırakılması ve çocukların açlıktan ölmesi durumunun, ablukayı “şiddetin her türlüsünü yaşandığı bir insanlık trajedisine dönüştürmekte” olduğunu vurguladı. Sumud Filosu’na yapılan müdahalenin ise “yalnızca insani yardımı engelleme değil, dayanışmayı ve küresel adalet mücadelesine de yapılmış açıktan bir saldırı” olduğu kaydedildi.
Tarihsel Referans ve Güç Mesajı
Açıklamada, geçtiğimiz yıl Madleen ve Handala gemilerinin aynı şekilde engellenmesinin “hala hafızalarımızdaki yerini korumakta” olduğu ve AKP iktidarının 2016’da İsrail ile “normalleşme” adına “Mavi Marmara davasını düşürerek bu katliamı kapatmaya çalıştığı da unutulmamalı” denildi.
Sumud Filosu'nun silahsız ve gönüllü insanlardan oluşmasıyla iki temel mesaj taşıdığı belirtildi: İlki, “güç dengesinin ne kadar eşitsiz olduğuna bakılmaksızın, Siyonist işgal ve ablukaya meşruiyet tanınmaması gerektiği,” ikincisi ise, “devletlerin suç ortaklığına karşı halkların ortak eylemleriyle tarihin akışına yön verilebileceğinin gösterilmesi”dir. Sendika, Arapçada “sebat” ve “kararlılık” anlamına gelen Sumud'un, “adının hakkını vererek dünyanın gözü önünde İsrail’in her şeye mutlak gücü olmadığını kanıtlamıştır” değerlendirmesini yaptı.
İktidara Somut Adım Çağrısı
Eğitim Sen, Sumud Filosu'na İsrail tarafından yapılan saldırının “aynı zamanda bizlere bir yol göstermekte” olduğunu belirtti. Devletler ve uluslararası kurumlar sorumluluklarını yerine getirmeyip sessiz kalsa da, “halkların dayanışması Filistin direnişini güçlendirmektedir” ifadesi kullanıldı.
İsrail’e limanlarını açan, petrolünü, silahını, istihbarat desteğini sağlayan ülkeler ve şirketlerin “bu suçun ortakları” olduğu dile getirildi. Filistin halkının beklediği en temel dayanışmanın, “işte bu bağları kesmekle, bu işbirliklerini sonlandırmakla mümkün” olduğu vurgulandı.
Sendika, iktidara seslenerek: “Hamasi nutukları artık bırakın. Gün somut adılar atma İsrail ile diplomatik, ticari ve askeri ilişkileri derhal keserek Filistin halkının yanında olma günüdür” çağrısını yaptı. Ayrıca, “Soykırımcı işgal devletine petrol akıtan, silah taşıyan Filistin halkına yapılan soykırıma destek olan tüm ortaklıklarınızı derhal sonlandırın” talebini ilettiler.
Duyurunun son bölümünde, eğitim emekçilerinin, emekleri üzerinden kurulan sömürü düzeninin İsrail’in savaş politikalarına da hizmet ettiğini gördükleri ve buna karşı mücadeleyi büyütme çağrısı yaptıkları belirtildi. Sendika, “Savaş ve katliam politikalarına karşı, Filistin halkının yanında, emperyalizmin ve işbirlikçilerin karşısında olacağız” sözleriyle kararlılıklarını ilan etti.