Komşuluk ilişkilerini düzenleyen yazılı veya yazılı olmayan birtakım kurallar vardır. Bu bağlamda yasaları, toplumsal ve dini kuralları sayabiliriz. Acaba bugün, kentlerimizde ve kırsal kesimde komşuluk ilişkileri hangi boyutlardadır ve ne gibi sorunlar yaşanmaktadır dilerseniz irdeleyelim. Yapacağım ciddi değerlendirmelerin hepimize katkısı ve yararı olacağı kanısındayım. Araştırdığım kadarı ile komşuluk ilişkileri yavaş yavaş ölmektedir. İnsanlar birbirlerine karşı yabancılaşmakta, artık aynı apartmanda oturan insanlar bile neredeyse birbirlerini tanımamaktadır. Ben komşuluk ilişkilerinin azalmasını biraz da ekonomik duruma bağlıyorum. Akşam evde misafir ağırlamak demek maddi külfet demek. Gelen misafiri kuru çayla göndermek olmaz çayın yanına birtakım hazırlıklar yapmak gerek bu da doğal olarak maddi konuya giriyor.
Komşuluktan kopan insanlar artık birbirlerine hal hatır sormak yerine, araçlarının park yeri nedeniyle yada çocuklar nedeniyle kavgalar etmeye başladılar. Çok katlı binalarda komşuluk hakları diye bir kavram artık ortadan kayboldu. Birbirlerini rahatsız etmek için adeta yarışan, birbirlerinin haklarına saygı göstermeyen bir topluluk doğdu adeta. Aileden sonra en yakın sosyal çevreyi komşular meydana getirir. Toplumsal ilişkiler ağı iyi veya kötü günlerde en yakın çevre ile temas halinde bulunmayı gerektirir. Darlık zamanda yardımlaşma, normal zamanlarda ziyaretleşme, sır sayılabilen halleri gizleme, birbirinin halinden etkilenme, hatta komşunun mülkünü satın almada öncelik hakkına sahip olma komşulukla ilgili bir dizi hak ve sorumlulukların kaynağını teşkil etmiştir.
Eskiden mahallelerdeki, sokaklardaki yerleşim genellikle müstakil, bahçeli kişiye özel mülkiyetlerdi. Ancak zamanla sanayileşme ve ticaretin kırsal bölgelerden merkezi yerleşim bölgelerine kayması ile adeta bir iç göç artışının yaygınlaşmasına neden oldu. Tabi bunun akabinde de arsalardan rant sağlanması gibi çarpıcı bir durum ortaya çıktı. Müstakil evlerden oluşan sokaklarda belli sayıda insanlar yan yana, bahçeli evlerde sosyal açıdan birbirleriyle daha yakın ve samimi bir yaşam sürerlerken her anı, acıyı ve mutluluğu birbirleriyle paylaşırken birden bire yeni yapılaşmalarla kopmaya başladılar. O samimi ortamların, paylaşımların yer aldığı sokaklar birbirlerine paralel, karşılıklı birer taş orman olma özelliğine büründü. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın. Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar