Osman Beşe, İstanbul’un Bakırköy ilçesinde yaşayan, kamuoyunda fazla bilinmeyen bir isimdi. Ancak kısa sürede medyanın gündemine oturdu. Bunun sebebi, 2025 yılında annesinden kalan yüksek miktardaki mirastı. Beşe’nin annesinden kalan servetin, döviz kuruyla birlikte yaklaşık 90 milyon dolar yani 3.5 milyar TL civarında olduğu iddia edildi. Bu devasa miras, Beşe’yi hedef haline getirdi.
Silahlı saldırı nasıl gerçekleşti?
Olay, 18 Haziran 2025 tarihinde Bakırköy'de özel bir hastanenin otoparkında meydana geldi. Osman Beşe, ameliyat öncesi hava almak için çıktığı sırada motosikletli iki kişinin saldırısına uğradı. Vücuduna çok sayıda kurşun isabet eden Beşe ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Cinayetin hemen ardından başlatılan soruşturma kapsamında olay yerindeki güvenlik kameraları ve görgü tanıkları incelendi.
90 milyon dolarlık miras hedef haline mi getirdi?
Edinilen bilgilere göre, Osman Beşe son dönemde yurtdışından gelen tehditler almaya başlamıştı. Mirası nedeniyle suç örgütlerinin radarına giren Beşe’ye bazı kişiler tarafından para karşılığı koruma teklif edildiği, ancak Beşe’nin bunu reddettiği öne sürülüyor. Bu gelişmelerin ardından saldırının planlı ve organize bir şekilde yapıldığı tahmin ediliyor. Cinayetle ilgili soruşturma devam ederken, olayın arkasında Daltonlar Çetesi’nin olduğu yönünde kuvvetli şüpheler bulunuyor.
Daltonlar Çetesi kimdir?
Daltonlar Çetesi, kamuoyunun yakından tanıdığı, Türkiye merkezli ve yurtdışında da etkili olan bir organize suç örgütüdür. Özellikle motosikletli suikastlarıyla tanınan çete, İstanbul’da daha önce de benzer saldırılarla adından söz ettirmişti. Çetenin liderinin Barış Boyun olduğu biliniyor. Yıllardır suç dünyasında faaliyet gösteren bu yapılanma, hem uyuşturucu ticareti hem de silahlı eylemlerle bağlantılı olarak çeşitli güvenlik birimlerinin radarında bulunuyor.
Barış Boyun ismi neden önemli?
Barış Boyun, sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da suç bağlantılarıyla tanınan bir çete lideri. Özellikle İtalya ve Hollanda merkezli operasyonlarda da adının geçtiği bilinen Boyun’un, Türkiye’deki birçok organize eylemin arkasındaki isim olduğu iddia ediliyor. Osman Beşe suikastında da Boyun’un adının geçmesi, olayın sadece kişisel bir husumet değil, çete içi hesaplaşma ya da güç gösterisi olabileceğini düşündürüyor.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınanlar var mı?
Saldırının hemen ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan soruşturmada ilk olarak Osman Beşe’nin yanında bulunan koruması Hasan Ö. gözaltına alındı. Emniyet birimleri, suikastı gerçekleştiren motosikletli iki saldırganın kimliğini tespit etmeye çalışıyor. Güvenlik kamerası görüntüleri detaylı şekilde inceleniyor. Ayrıca, olayın çete bağlantısı olup olmadığı da araştırılıyor.
Saldırının ardında başka kimler olabilir?
Soruşturmanın derinleştirilmesiyle birlikte olayın sadece Daltonlar Çetesi ile sınırlı olmayabileceği, miras paylaşımında anlaşmazlığa düşülen başka kişilerin ya da grupların da dahil olabileceği yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Özellikle yurtdışı bağlantılı tehdit mesajları ve geçmişte yapılan koruma tekliflerinin detayları da mercek altına alındı.
Kamuoyu tepkisi ne yönde?
Osman Beşe’nin yaşamını yitirmesi sonrası sosyal medyada “90 milyon dolarlık miras kurşunu” etiketiyle çok sayıda paylaşım yapıldı. Bazı kullanıcılar organize suç örgütlerinin bu denli rahat hareket edebilmesine tepki gösterirken, bazıları ise böylesine yüksek bir mirasın devlet güvencesinde korunması gerektiğini dile getirdi.
Miras kavgası ne kadar tehlikeli?
Uzmanlar, son yıllarda Türkiye’de özellikle yüksek meblağlı miraslar üzerinde ciddi çatışmaların yaşandığını belirtiyor. Hukuki yollarla çözülemeyen anlaşmazlıkların zaman zaman suikast, tehdit ve gasp gibi olaylara dönüştüğü gözlemleniyor. Osman Beşe olayının da bu zincirin son halkası olduğu belirtiliyor.
Bu olay son olur mu?
Güvenlik uzmanlarına göre, organize suç örgütlerinin, maddi kaynaklara ulaşmak adına bu tür eylemleri artırma riski bulunuyor. Yetkililer, hem bireysel güvenlik hem de kamu düzeni açısından bu olayın ciddiyetle değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
