Nuran Çelik Kuyugöz

Nuran Çelik Kuyugöz

Kışın Yüzü Değişiyor

 


Son yıllarda Türkiye'de kış ayları eskiye kıyasla bambaşka bir karaktere büründü. Bir gün güneşli ve ılıman bir hava hakimken, ertesi günün sonunda bastıran kar yağışı ve dondurucu soğuklarla karşılaşıyoruz. Peki, geçmiş yıllara kıyasla hava durumundaki bu dengesizliklerin arkasında ne var?


Eskiden kış mevsimi, belirli bir düzen içinde devam ediyordu. Aralık ayında soğuklar başlar, Ocak ve Şubat'ta kar yağışları zirve yapar, Mart ayıyla birlikte baharın ilk belirtileri görülürdü. Ancak artık bu döngüler kayıtlı durumda. Kimi zaman mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden sıcaklıklarla bahar havası yaşarken, kimi zaman kendine özgü gelen soğuk hava dalgalarıyla kışın ortasında donuyoruz. Bunun en büyük nedeni iklim iklimi ve küresel ısınmadır.


İklim değişimi denildiğinde genellikle yaz aylarında aşırı sıcaklık artışları ve kuraklık gelir. Oysa kış mevsimi de bu oranda etkileniyor. Atmosferde biriken sera gazları, hava akımlarını ve sıcaklık dengesini bozarak aşırı hava olaylarının daha sık ve şiddetli yaşanmasına neden oluyor. Eskiden düzenli kar yağışı alan şehirler, artık ya hiç kar görmüyor ya da günün sonunda bastıran yoğun kar yağışı hayatı değişiyor.


Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde son yıllarda hava durumundaki bu para birimleri net bir şekilde gözlemliyoruz. Eskiden uzun süre yerde kalan kar, artık ya hiç yağmıyor ya da birkaç gün içinde eriyor. İç ve doğu bölgelerinde ise soğuk hava daha sert yaşanırken, batı kıyılarında normalin üzerinde sıcaklıklar görülüyor.


Bu hava değişimi yalnızca günlük hayatımızı değil, uzun süreli tahsis edilen su kaynaklarımızı ve tarım faaliyetlerini sürdürüyor. Kış aylarında kar yağışının başlaması, yaz aylarında su kıtlığının yol açılması. Çünkü kar, eriyerek barajları ve ekonomik sularını besleyen en önemli doğal sulardır. Yeterince kar yağmazsa yazın kuraklık kapıyı çalıyor.


Özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bu sorun daha belirgin hale geldi. Kar yağışının yükselişiyle birlikte barajlardaki su seviyeleri düşerken, anlaşma üretimde verim kaybı döngüsü. Geçmişte bu aylarda yoğun kar yağışıyla kapanan yollar artık kuraklık tehlikesiyle karşı karşıyaydı.


İklim değişiminin bir diğer etkisi de aşırı hava olaylarının ortaya çıkmasıdır. Eskiden nadiren görülen fırtına, dolu, ani sel ve hortum gibi olaylar artık çok daha sık bir toplantı. Türkiye'nin farklı bölgelerinde, özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında tropikal fırtınalara benzer hava olaylarının görüldüğü burada en somut olarak gösterilmiştir.


Son yıllarda, Marmara ve Karadeniz'de ani sağanaklar sonucu ortaya çıkan satıcı, İstanbul'da beklenen zamanlarda yaşanan dolu yağışlar, Güneydoğu'da normalin çok üzerinde sıcaklıklarla kuruyan topraklar… Tüm bunlar, doğanın bozulması ve bizim de bu değişime hazırlıklı olmaması durumu gösteriyor.


Peki, bu değişime karşı ne bekleniyor? Küresel ısınmanın en büyük nedeni olan sera emisyonlarını azaltmak , en temel çözüm yoludur. Fosil yakıtın düzenlenmesi, yeşil alanların arttırılması, su tasarrufu yapmak ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelik uzun süreli iklim krizlerinin yaşanması hafifletilebilir.


Bireysel olarak ise günlük hayatımızda doğaya daha duyarlı davranarak fark yaratabiliriz. Gereksiz enerji tüketiminden faydalanmak, suyunu kullanmak, doğaya zarar verebilecek kapasitelerden uzak durmak, iklim değişimiyle mücadelede atılacak en küçük adımlarla bile büyük bir fark yaratabilmek.


Kış aylarında alışık olmadığımız bu hava olayları bize bir mesaj veriyor: Doğa değişiyor ve biz de bu değişime ayak uyduruyoruz. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, yakın gelecekte çok daha sert hava koşullarıyla yüzleşmek zorunda kalabilirsiniz. Kışın gerçek yüzü değişiyor ve bu değişiklik olabiliyor, ona karşı hareketi geçmek için çok geç kalmamalıyız.




ARŞİV YAZILAR