Ceren Gülüm Şahin

Ceren Gülüm Şahin

ZARARIN NERESİNDEN DÖNÜLSE KÂRDIR DİYEBİLİR MİYİZ?

 


Artık insanlık değil, teknoloji ilerliyordu. Uygarlık değil, teknolojiler gelişiyordu, diyor Azra Kohen. Son yüzyıldan itibaren geliştirilen ve halen gelişmeye devam eden teknolojiyi göz önünde bulundurduğumuzda Azra Kohen’in bu sözünde ne kadar haklı olduğunu anlıyoruz. Ve kendini yenileyen teknolojiyle birlikte hem gündelik hayatımızın hem de iş hayatımızın kolaylaştığını söylemek yerinde olacaktır. Teknolojinin yardım ettiği alanlar elbette gündelik ve iş hayatımızla sınırlı değil. Öğrencilerin eğitim süreçlerine de katkıda bulunmuştur. Artık eskisi gibi bilgiye ve bir insana ulaşmak katedilmeyecek bir mesafede değildir. Ayrıca teknolojinin dokunuşlarını; sağlık, ulaşım, medya gibi sektörlerde görmekteyiz. Nasıl her şeyin faydalı olduğu kadar zararlı bir etkisi var ise teknolojinin de olumlu yanları olduğu kadar olumsuz yanları da var. Teknolojiye bağımlı olan kişilerde fiziksel problemlerin olduğu görülmektedir. Teknolojiyi hayatının merkezine koyan kişi herhangi bir şeye odaklanmakta ve onu anlamakta zorluk çekmektedir. Aynı zamanda kendisini mutsuz olmakla beraber gergin ve agresif hissedecektir. Bizler insanların ilgisini çeken, cezbeden bu teknolojinin varlığından hepimiz haberdarız. Ancak teknolojiyi kötü amaçları için kullanan bireylerin varlığını bilen kaç kişiyizdir bilemiyorum. Orası müphem.

İşte teknolojiyi kötü amaçla kullanan kişilere siber suçlu diyoruz. Yani bu kişiler suç teşkil eden bir şeyi bilişim sistemleri üzerinden yapıyor. Ve son birkaç yıl baza alındığında bu kişilerin arttığını ve önlemler alınmadığı sürece artmaya devam edeceğini söylemek mümkün. Son birkaç yıl ifadesini kullanmıştım. Ve bu ifademe karşılık bir örneklendirme yaparak durumun anlaşılmasını umuyorum. Covıd-19 salgının yayılmasıyla beraber siber güvenlik açısından zorluklar yaşandığını; Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, şu sözleriyle ifade etmişti: ‘’2020 yılında 1 dakikada 375 yeni siber saldırı gerçekleştirildi, 3 yeni oltalama sitesi kuruldu, Covid-19 ile ilgili 35 spam e-posta saptandı, 16 bin 172 kayıt ele geçirildi.’’ Koç, salgın döneminin başından itibaren bu konuda toplumu bilinçlendirmek ve farkındalığı artırmak amaçlı içerikler oluşturmaya ağırlık verdiklerini ifadesinde vurgulamıştı. Bizler de bilişim suçlarının önünü kesmek için bir şeyler yapmalıyız. İlk olarak internet ortamına güvenimizi yüksek tutmamakla başlayabiliriz. İnternet ortamına güvenerek sohbet üzerine kurulu uygulamalarda özel kişisel bilgilerimizi paylaştığımız zaman bunu kötüye kullanacak insanlara da fırsat vermiş olduğumuzu unutmayalım. Tabii ki alacağımız tedbirler sadece bununla sınırlı kalmayacaktır. Yine bu ortamda konuştuğumuz kişilerle kredi kartımızla ilgili bilgileri paylaşmamız gerekir. Ve kurumlarla iletişime geçeceğimiz zaman özel bir yöntemle yazışmayı tercih etmemiz, kendi açımızdan daha iyi olacaktır. Özel bir yöntem tercih etmemiz gerektiğini belirtiyorum; çünkü bizim adımıza, beraber ticaret yaptığımız kurumlara aslını yansıtmayan bilgiler iletilse bile kurum buna itibar etmeyecektir. Alacağımız bir diğer önlem ise internet sitelerine yönelik olmalıdır. İstediğimiz şeyleri arayıp bulmak için tıkladığımız sitelerde önümüze çıkan her metni kabul etmemiz, kişisel verilerimizi siber suçlulardan koruyacaktır. Türk Ceza Kanunu (TCK)’da geçen siber suçlularla ilgi yaptırımlardan bahsetmek istiyorum. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK)’nın 243. Maddesindeki düzenlemeye göre; bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir. Türk Ceza Kanunu’nun bu maddesi ne kadar yüreğimize su serpse de önlemlerimizi almadıkça ve farkındalığımızı oluşturmadıkça zararın neresinden dönülse kârdır demek marifet sayılmaz.

 




ARŞİV YAZILAR