Tarih, doğa, spor ve kültürün iç içe geçtiği Mersin rotaları, her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor. Doğa tutkunları, tarih meraklıları, kampçılar ve bisikletçilerin ilgisini çeken bu rotalar, kente ekonomik ve kültürel açıdan da katkı sağlıyor. Uzmanlar, bu alandaki yatırımların artırılması halinde Mersin’in alternatif turizmde uluslararası düzeyde bir cazibe merkezi olabileceğini belirtiyor.
CİLİCİA TRAİL İLE ANTİK ZAMANLARDA YÜRÜYÜŞ DENEYİMİ
Mersin Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle hayata geçirilen “Cilicia Trail ()” projesi, Tarsus’tan Yeşilovacık’a uzanan yaklaşık 550 kilometrelik bir güzergâhı kapsıyor. Dört ana rotaya ayrılan parkur—İpek Yolu, Toros Rotası, Olba Rotası ve Afrodit Rotası—doğa ve tarih tutkunları için eşsiz bir yürüyüş deneyimi sunuyor. Antik kent kalıntıları, kanyon geçişleri ve Toroslar’ın eteklerindeki doğal güzellikler, ziyaretçileri adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor. Ayrıca yine Büyükşehir Belediyesi ve Toroslar Belediyesi işbirliğinde Tarihi Kilikya Yolu’nda tanıtım yürüyüşleri gerçekleştiriliyor. Bu tanıtım yürüyüşlerinden biri de 28 Haziran Cumartesi günü yapılacak.
Yürüyüş, 10 kilometrelik parkur, Toroslar ilçesindeki Dümberek Boğazı ile Arslanköy arasında orta zorluk derecesine sahip güzergahta gerçekleştirilecek. Katılım, 15 yaş ve üzerindeki vatandaşlara açık olup, yürüyüş antrenör ve rehber eşliğinde yapılacak. Etkinlik için kontenjan 160 kişiyle sınırlı.
Yürüyüşe katılmak isteyenler için servisler sabah saatlerinde farklı noktalardan hareket edecek.
Yetkililer, katılımcıların etkinliğe uygun şekilde eşofman takımı, şapka, gözlük, outdoor ayakkabı, çanta, yeterli miktarda su ve atıştırmalık ile gelmeleri gerektiğini belirtiyor.
BİSİKLET TUTKUNLARINA ÖZEL ROTALAR
Mersin’in sahil ve yayla bölgelerinde oluşturulan bisiklet parkurları da alternatif turizmin önemli parçalarından biri. Boğsak–Tisan–Mavikent hattında 65 kilometrelik bir parkur, deniz manzarası eşliğinde pedal çevirmek isteyenlere unutulmaz bir deneyim sunarken; Anamur–Aydıncık güzergâhı ise hem zorlu hem de doğal güzellikleriyle öne çıkıyor. Göksu Deltası ve Silifke-Erdemli hattı ise kuş gözlemciliği ve biyolojik çeşitlilik açısından da önem taşıyor.
KANYONLAR, YAYLALAR VE DOĞAL PARKLAR KEŞİF İÇİN BEKLİYOR
Mersin’in alternatif turizm potansiyelinde doğa yürüyüşleri önemli yer tutuyor. Cennet-Cehennem Vadisi ve Astım Mağarası çevresinde yer alan parkurlar günübirlik geziler için ideal oluyor.
ASTIM MAĞARASI
Derinliği yaklaşık 15 metreyi bulan ve oluşumu üçüncü jeolojik döneme kadar uzanan Astım Mağarası, Cennet-Cehennem Mağaraları’nın 600 metre kuzeybatısında yer alıyor. Bölgenin coğrafi koşullarını en iyi yansıtan yerlerden biri olan mağara, bir doğa harikası olarak da biliniyor. Efsanelere konu olan ve astım hastalarına iyi geldiğine inanılan havası nedeniyle özellikle nefesini açmak isteyenler tarafından ziyaret edilen bu mağaranın içine spiral şeklinde demir bir merdivenle iniliyor.
CENNET-CEHENNEM
Mersin’in Silifke ilçesine bağlı, ilçe merkezine 25 kilometre uzaklıkta yer alan Cennet ve Cehennem Obrukları; Antik Narlıkuyu Limanı'nın 2 kilometre kuzeybatısında, ünlü Korykos (Kızkalesi) bölgesinin ise 5 kilometre batısında konumlanıyor. Bu eşsiz doğal yapılar, yer altı sularının binlerce yıl boyunca kireç taşlarını eritmesi ve ardından tavanın çökmesiyle oluşmuş devasa obruklardır.
CENNET OBRUĞU
Cennet Obruğu, doğal güzelliği ve mitolojik dokusuyla görenleri oldukça etkiliyor. Elips şeklindeki bu büyük çöküntünün ağız genişliği 250 x 110 metre, derinliği ise yaklaşık 70 metre olan bu obruğun tabanına ulaşmak için 450 basamaklı bir merdiven kullanılıyor. Tabanın güney kısmında ise 200 metre uzunluğunda ve en derin noktası 135 metre olan büyük bir mağara girişi yer alırken mağaranın hemen girişinde, dikdörtgen planlı, kesme taşlarla yapılmış tarihi bir kilise bulunuyor.
CEHENNEM OBRUĞU
Cennet Obruğu’nun yaklaşık 75 metre kuzeyinde yer alan Cehennem Obruğu, daha dik ve tehlikeli yapısıyla dikkat çekiyor. Ağız çapı 75 x 50 metre olan bu obruğun derinliği ise 128 metre iken iç bükey ve dik yapısından dolayı aşağısına inilmiyor. Yunan mitolojisinde burası, tanrıların savaş alanı olarak da anılıyor. Gök tanrısı Zeus’un alevler saçan yüz başlı canavar Typhon’u burada yendiği ve onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek hapsetmeden önce bu derin çukura zincirlediği rivayet ediliyor.
DOĞANIN ‘SAKLI CENNET’İ: KİSECİK KANYONU
Mersin’in Çamlıyayla ilçesi sınırlarında, Toros Dağları’nın eteklerinde gizlenen Kisecik Kanyonu, doğaseverler için adeta saklı bir cennet. Bölge halkı tarafından da "Saklı Cennet" olarak anılan bu eşsiz doğa harikası, 420 metre rakımda yer alıyor.
Kanyon adını, en yakın yerleşim olan Kisecik Köyü'nden almasına rağmen, en kolay ulaşım 7 kilometrelik bir mesafeyle Sarıkavak Köyü üzerinden sağlanıyor. Ayrıca kanyon Çamlıyayla’ya 24 kilometre, Mersin şehir merkezine ise 76 kilometre uzaklıkta konumlanıyor.
Sarıkavak’tan kanyona uzanan rota, yürüyüş ve doğa tutkunlarının gözdesi haline gelmiş durumda. Zorlu ama bir o kadar da keyifli bu parkur, ziyaretçileri Berdan Nehri’nin serin sularıyla buluşan küçük bir gölete ulaştırıyor. Ayrıca bu eşsiz yerde yüzme, trekking ve rafting gibi birçok açık hava etkinliği yapmak mümkün.
AKDENİZ’İN MAVİSİYLE YEŞİLİN BULUŞTUĞU YER
Mersin’in Davultepe bölgesinde, Akdeniz’in masmavi kıyısında yer alan 100. Yıl Tabiat Parkı, şehir merkezine sadece 12 kilometre uzaklıkta, Mersin-Silifke D-400 karayolu üzerinde konumlanıyor. 1977 yılında mesire alanı olarak koruma altına alınan bu eşsiz bölge, 2011 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından “Tabiat Parkı” statüsü kazandı.
1,8 kilometre uzunluğundaki altın sarısı kumsalıyla öne çıkan park, hem günübirlik ziyaretçilerin hem de kamp severlerin uğrak noktası. Kamp yapmanın yanı sıra kır evlerinde veya bungalovlarda konaklama imkanı da sunuluyor.
Parkın doğal bitki örtüsünü çoğunlukla Kızılçam (Pinus brutia) ve okaliptüs ağaçları oluşturuyor. Bunun yanında, Akdeniz kıyılarının nadir ve korunması gereken bitkilerinden biri olan kum zambağı (Pancratium maritimum) da burada yaşamını sürdürüyor. Bu zarif bitkinin nesli tehlike altında.
Tabiat parkının en özel misafirleri ise Akdeniz’in sembolü olan deniz kaplumbağaları. Hem Chelonia mydas (yeşil deniz kaplumbağası) hem de Caretta caretta türü kaplumbağalar, parkın kumsalını yumurtlama alanı olarak kullanıyor. Bu nedenle park içerisinde deniz kaplumbağalarına yönelik bir tedavi ve rehabilitasyon merkezi de faaliyet gösteriyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KATILIMCI TURİZM ANLAYIŞI
Yerel dernekler, doğa kulüpleri ve kamu kurumlarının koordinasyon içinde yürüttüğü çalışmalar sayesinde Mersin, Türkiye’nin önde gelen alternatif turizm merkezlerinden biri olmaya aday görünüyor. Mersin’de alternatif turizmi geliştirmeye yönelik atılan adımlar, yalnızca doğa ve tarihle sınırlı kalmıyor. Bisiklet yollarının genişletilmesi, yönlendirme tabelalarının yerleştirilmesi ve yerel halkın sürece dahil edilmesiyle sürdürülebilir turizm anlayışı da destekleniyor.