Vahşi doğada her şey bir düzen içinde ilerler. Aslanlar, doğdukları sürüde belirli bir yaşa geldiklerinde, genetik çeşitliliğin korunması amacıyla sürüyü terk eder. Bu davranış, aynı aileden gelen bireylerin çiftleşmesini engelleyerek türün sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar.
Ancak insan eliyle oluşturulan hayvanat bahçelerinde bu doğal döngü sekteye uğruyor. Aynı aileden gelen bireylerin aynı alanlarda tutulması, doğanın kendiliğinden kurduğu bu koruyucu mekanizmayı ortadan kaldırıyor. Bu durumun sonucu ise acı bir tablo olarak karşımıza çıkıyor.
AKRABA ÇİFTLEŞMESİ CİDDİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇIYOR

Veteriner biyologlar, hayvanat bahçelerinde görülen akraba çiftleşmelerinin hayvan sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bıraktığını belirtiyor. Uzmanlara göre bu tür çiftleşmeler sonucunda doğan yavrular, iskelet bozuklukları, görme ve işitme kaybı, sinir sistemi rahatsızlıkları ve davranışsal problemler gibi ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Normalde doğanın “doğal seçilim” yoluyla elediği genetik zayıflıklar, kapalı ortamlarda kontrolsüz bir şekilde aktarılmaya devam ediyor. Bu da hem hayvanın yaşam kalitesini düşürüyor hem de türün geleceğini tehdit ediyor.
DOĞAL DAVRANIŞLAR ENGELLENİYOR
Hayvanat bahçeleri her ne kadar eğitim, koruma ve farkındalık yaratma amacı taşısa da doğadaki özgürlük hissini hayvanlara sunmakta başarısız kalıyor. Aslanlar gibi sosyal ve geniş alanlara ihtiyaç duyan türler, dar kafeslerde doğal içgüdülerini kaybediyor. Sürülerinden ayrılma, avlanma, eş seçme gibi içgüdüsel davranışların yerini, yapay ortamlarda kısıtlı yaşam alanları ve zorunlu çiftleşme programları alıyor. Uzmanlar, hayvanat bahçelerinde uygulanan bu yapay düzenin, doğanın binlerce yılda kurduğu dengeyi geri dönülmez şekilde bozduğuna dikkat çekiyor.
GENETİK ÇEŞİTLİLİK VE TÜRLERİN GELECEĞİ TEHLİKEDE

Hayvan hakları savunucuları, bu tabloya karşı yıllardır alarm veriyor. Onlara göre, hayvanat bahçelerinde bulunan türlerin korunması için uluslararası gen havuzlarının etkin bir şekilde kullanılması gerekiyor. Her bir hayvanın soyağacı kayıt altına alınarak akraba bireylerin çiftleşmesinin önüne geçilmesi, uzun vadeli koruma planlarının en kritik unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca, doğal davranışlara izin veren geniş ve yarı-doğal yaşam alanlarının oluşturulması da genetik çeşitliliğin korunmasında büyük önem taşıyor.
Uzmanlar, bu tür önlemlerin sadece hayvan sağlığını değil, insanlığın doğayla olan ilişkisini de yeniden şekillendireceğini savunuyor. Çünkü doğa, insan müdahalesine rağmen denge arayışını sürdürürken, her ihmal, bir türün daha sessizce yok oluşuna yol açabiliyor.
DOĞANIN DENGESİYLE OYNAMANIN BEDELİ AĞIR
Aslanların sürülerinden ayrılıp genetik çeşitliliği korumak için sergilediği doğal davranış, aslında doğanın mükemmel bir sistem kurduğunun göstergesi. Ancak insan eliyle oluşturulan yapay ortamlar, bu dengeyi sarsıyor. Hayvanat bahçelerinde yaşanan akraba çiftleşmeleri, yalnızca aslanlar için değil, tüm yırtıcı türler için bir alarm niteliğinde.
Doğanın düzenine yapılan her müdahale, zincirleme bir etkiyle tüm ekosistemi etkiliyor. Bilim insanları, bu gerçeği hatırlatarak doğanın kendi yasalarına saygı duyulması gerektiğini vurguluyor.



