İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, “Gazeteci ve Ekoloji Aktivisti Hakan Tosun’un Ölümüne İlişkin Etkin Soruşturma Yürütülmelidir!” başlığıyla Mersin Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi adına basın metnini okuyan İHD Mersin Şube Sekreteri Fatoş Sarıkaya, gazeteci ve ekoloji aktivisti Hakan Tosun’un 10 Ekim 2025 tarihinde İstanbul Esenyurt’ta uğradığı saldırı sonucu ağır yaralandığını ve tedavi gördüğü Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde 13 Ekim 2025’te yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
Sarıkaya, Tosun’un yıllardır Türkiye’nin birçok bölgesinde doğa tahribatına ve hukuksuzluklara karşı mücadele eden bir gazeteci olduğunu belirterek, “Tosun’un ekoloji hareketleri içindeki faaliyetleri ve gazetecilik kimliği nedeniyle hedef alınma ihtimali araştırılmalıdır” dedi.
“Kamera Kayıtları Paylaşılmadı, Eşyalarının Akıbeti Belirsiz”
İHD açıklamasında, saldırıya ilişkin şüphelilerin yakalanmış olmasına rağmen Tosun’un çantası, telefonu ve kişisel eşyalarının akıbetinin hala açıklanmadığı ifade edildi. Bu durumun saldırının yalnızca bir adli olay değil, hedef alınmış bir eylem olabileceği yönündeki kuşkuları güçlendirdiği belirtildi.
Açıklamada ayrıca, olayın üzerinden günler geçmesine rağmen Tosun’un ailesi ve avukatlarının dosyaya tam erişiminin sağlanmadığı, kamera görüntülerinin savunma makamıyla paylaşılmadığı, buna karşın bazı basın organlarına seçilerek servis edildiği ifade edildi.
“Yaşam Hakkı İhlali Toplumsal Bir Sorundur”
Dernek açıklamasında, Hakan Tosun’un saldırıya uğradığı saat ile hastaneye getirildiği saat arasındaki zaman farkının ve bu süreye ilişkin görüntülerin açıklanmadığına dikkat çekildi.
İHD, adli ve idari makamlara çağrıda bulunarak şu talepleri sıraladı: “Aile ve avukatların dosyaya tam erişiminin sağlanması, Kamera kayıtlarının eksiksiz biçimde paylaşılması, Tanık ve şüpheli ifadeleri arasındaki çelişkilerin giderilmesi, Hakan Tosun’un kişisel eşyalarının akıbetinin açıklanması, Olayın gazetecilik faaliyetleri ve ekoloji mücadelesiyle bağlantısının kapsamlı biçimde araştırılması. Açıklamada, “Bir gazetecinin yaşam hakkına yönelen bu tür saldırılar yalnızca bireysel değil, toplumsal bir hak ihlalidir. Devletin yaşam hakkını koruma ve etkin bir soruşturma yürütme yükümlülüğü Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altındadır” denildi.
