Ekmen, 200 TL’ye yükselen girdi maliyetlerine karşı hükümetin verdiği 3 sentlik desteğin yetersiz olduğunu ve ithalat kapısının açılmaması gerektiğini vurguladı.
Deva Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Türkiye’nin ve özellikle Mersin’in Mut ilçesinin zeytin ve zeytinyağı sektöründe karşı karşıya kaldığı zorluklara ilişkin detaylı bir açıklama yaptı. Ekmen, sektörün hem iklim şartları hem de yetersiz destekleme politikaları nedeniyle büyük bir krizle mücadele ettiğini belirtti.
Mut’un Eşsiz Üretim Avantajı
Ekmen, öncelikle Mersin’in Mut ilçesinin tarımsal zenginliğine dikkat çekti. Mut’un 14 milyon zeytin ağacıyla Türkiye’de ilk 10’da yer alan kritik bir üretim havzası olduğunu vurguladı. Bu bölgenin coğrafi yapısının ürüne kattığı değere değindi:
"Bölge, Toroslar’ın eteklerinde, altında Göksu Deltası ve onun da altında Akdeniz’in bulunduğu çok özel bir mikroklimatik yapıya sahiptir. Bu sayede zeytinlerimiz hastalıklardan uzak, ilaç kullanılmadan yetişmektedir."
Dünya Genelinde En Sert Düşüş Türkiye’de Yaşandı
Milletvekili Ekmen, sadece yerel değil, ulusal bir kriz yaşandığını, bunun ana nedenlerinin ise kuraklık ve don olayları olduğunu belirtti. Uluslararası Zeytin Konseyi’nin (UZK) Madrid’deki toplantılarına atıfta bulunan Ekmen, Türkiye’nin yaşadığı verim kaybının küresel ölçekte en yüksek olduğunu aktardı:
"Bu yıl Türkiye hem kuraklık hem de don olaylarının etkisiyle 2024’e kıyasla zeytinyağı üretiminde yüzde 35 oranında düşüş yaşadı. Fas’ta üretim yüzde 35 artarken, Türkiye’de yüzde 43’lük düşüşle en sert gerilemenin yaşandığı belirtildi."
Ekmen, bu sezon Türkiye’nin zeytin üretiminin 2 milyon 450 bin ton olmasının beklendiğini; bunun 740 bin tonunun sofralık, kalan 1 milyon 710 bin tonun ise yaklaşık 310 bin ton zeytinyağına dönüşeceğini kaydetti.
Maliyet Yüksek, Destekleme Yetersiz
Üretimdeki düşüşün yanı sıra, yüksek girdi maliyetlerinin üreticinin kar etmesini imkansız hale getirdiğini ifade eden Ekmen, bir litre zeytinyağının maliyetinin 200 liraya kadar yükseldiğini söyledi. Ekmen, gıda enflasyonunu kontrol altına almanın tek yolunun girdi maliyetlerini düşürmek olduğunu vurguladı.
Ekmen, Türkiye’deki destekleme primlerinin, küresel rakiplerin çok gerisinde kaldığını somut rakamlarla göstererek politikayı eleştirdi:
"2024 yılında İspanya kendi üreticisine ton başına 1,2 avro destek sağlarken Türkiye yalnızca 3 sent destek veriyor. Bu düzeyde bir destekle ne üreticinin ne de ihracatçının rakipleriyle rekabet edebilmesi mümkün değil."
Bu 3 sentlik desteğin, 1998 yılında litre başına yaklaşık 40 sent olarak başlayan ilk destekleme priminin bile fersah fersah gerisinde kaldığını sözlerine ekledi.
İthalat Kapısı Kapatılmalı ve Yasal Düzenleme Yapılmalı
Ekmen, yaşanan bu ekonomik çıkmazdan kurtulmak için alınması gereken önlemleri dört maddede sıraladı:
İthalat Yasağı: Üretimin yüzde 35 düştü diye ithalatın kapısının kesinlikle açılmaması gerektiğini, aksi takdirde bunun üreticinin elindeki ürünü daha da değersiz hale getireceğini belirtti.
Özel Destek Paketleri: Üreticilere ve ihracatçılara yönelik özel destek paketleri açıklanmalıdır.
Rekabet Koşulları: Ürünlerin dünya piyasasında rekabet edebilir koşullarda sunulabilmesi için desteklerin artırılması.
Yasal Statü: Ormanlık alanlarda bulunan zeytinliklerin yasal statüye kavuşturulması.
Ekmen, Türkiye’nin tarım politikalarının acilen revize edilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu adımların atılmaması halinde sektördeki gerilemenin devam edeceği uyarısında bulundu.





