Haber- Esen Çalıcı
Türkiye'yi 6 Şubat günü vuran depremden sonra ekipler aralıksız bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi ekipleri de depremin vurduğu illerde ilk günden itibaren çalışırken, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ise çalışmaları yerinde takip ediyor. Geçtiğimiz günlerde vefat eden CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın dün Ankara'da gerçekleştirilen cenaze törenine katılan Seçer, törenden önce sabah saatlerinde ise Halk TV ekranlarında İsmail Küçükkaya'nın programına uzaktan bağlantı ile konuk oldu. Seçer burada deprem felaketi ve depremzedelerin Mersin'e gelişi gibi farklı başlıkları değerlendirdi.
SEÇER, "İLK GÜN EKİPLERİMİZİ SEVK ETTİK"
Depremin büyük bir felakete yol açtığını ve üstesinden gelinmesi için herkesin çaba içerisinde olduğunu ifade eden Seçer, "Depremin yoğun tahribat yaptığı bölgenin sınırında bir ilde yaşadığım için şiddetli depremin sarsıntısını Mersin'den hissettik. Belki 15 saniye sarsıntı devam etseydi Mersin'de yıkıntıları tahribatları görebilecektik. Adana'da başlayıp Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman Kahramanmaraş başta ve Hatay olmak üzere çok ciddi tahribatlar bu depremde görüldü. Benim ilk gün gözlemlerim zaten bu tahribatın büyük olduğu yönündeydi ve sabah erken saatlerde bizim arkadaşları bölgeye sevk ettik. Hemen arama kurtarma ekiplerini, arama köpeklerini itfaiye ekiplerimizi bölgeye gönderdik. Belediye olarak da depremin yaşandığı ilk gün hemen öğlen saatlerinde bizim ekipler bölgeye ulaştı. Zaten bizde daha sonra ikinci gün sayın Genel Başkanımız ve İstanbul, Ankara İzmir, Antalya Belediye Başkanlarımız ile beraber bölgeye gittik. Başta, Hatay olmak üzere gezilerde bulunduk, ilk ulaştığımız yer Adana'ydı ama daha sonrasında Hatay'a, Osmaniye'ye, Maraş'a, Adıyaman'a sırasıyla her bölgeye gittik. Durumu gözlerimiz ile gördük. Yine bir gün ara verdikten sonra Diyarbakır, Malatya, Şanlıurfa o bölgeleri de dolaşma görme imkanımız oldu." ifadelerini kullandı.
SEÇER, "NE YAPABİLİRİZ"
Deprem felaketinin çok büyük olduğunu ve özellikle Hatay'da yıkımın can ve mal kaybının çok olduğunu ifade eden Seçer, " Kahramanmaraş, Adıyaman ve daha sonra Malatya yani görece olarak yoğunluğuna bakarsanız tablo böyle. Gaziantep'in Nurdağı ve Islahiye'sin de çok büyük tahribat var o ilçelerde bu durumda. Zaten ilk saatlerde kaos vardı. Çok büyük telaş vardı. İnanılmaz bir korku vardı. Olağanüstü bir kabus yaşadık. Benim görevim şu anda değerlendirme yapıp bazı eleştiriler ortaya koymaktan ziyade ne yapabiliriz; zaten 9.gün bugüne kadar yapılanlar oldu, eksiği ile iyisi ile kötü ile ama bundan sonra ne yapılabilir ona bakmak lazım" ifadelerini kullandı.
HATAY'DA KONTEYNIR VE ÇADIR KENT
Programın moderatörü İsmail Küçükkaya'nın Mersin için, depremden kaynaklı iç göç dalgasından en fazla etkilenen illerin başında olduğunu belirterek Seçer'e soru yöneltti. Daha sonrasında Mersin'de yerel bir gazete yer alan 'Mersin'de çadır kent kuruluyor' haberi ile ilgilide Küçükkaya, "Sanırım bir yanlışlık yapılmış ajanslara baktım Hatay'da kuruluyor" sorundan sonra Seçer, şöyle konuştu, "Hatay'da kuruluyor. Çünkü Mersin'e böyle bir iş yapmak yanlış olur. Tabi ki Hatay'da kuruluyor. Dün de faaliyetleri başladı. Zaten çok kısa bir sürede; bugünde tamamlanacak sanıyorum. 300 çadır, ilk etapta 30 konteynır, bir 50 konteynır daha gidiyor. Toplam 80 konteynırlık bir konteynır kenti oluşturuyoruz. Diğer taraftan diğer belediyelerimizde yoğun çaba içinde. Özellikle barınma sorununu giderecek tedbirler aldı. Çadır kentler, konteynır kentler konusunda da çok değerli çalışmalar yapıyorlar" ifadelerini kullandı.
"MERSİN CAZİP BİR YER"
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü'nün deprem sonrasında iç göç ile ilgili yapmış olduğu tespitlere değinen Seçer,"Açıklaması son derece önemli. Çok güzel tespitler yapmış. En büyük göçü alacak kent Mersin. Neden? Bizim kentimizde deprem bölgesindeki 10 ilin tamamında yaşayan insanların akrabaları var. Yani bir yerden, bir felaketten ya da farklı bir sorundan kaçıp bir yere göç edecekseniz sizin iletişiminizin olması lazım, iletişim kuracağınız insanların olması lazım. Bu anlamda da Mersin onlar için çok cazip bir yer. Mesafe olarak çok cazip bir yer. Gelişen bir kent, istikballi bir kent, bu anlamda da Mersin yoğun bir göç alacak" şeklinde konuştu.
"1 ŞUBATTAN BERİ MERSİN'E 200 BİN KİŞİ GELDİ"
Yaşanan göçün miktarının etkisinin küçük bir örnek vererek açıklayan Seçer, " Biz her gece saat 24.00'de kenttin günlük su tüketimini ölçeriz. 1 Şubat gününden dün gece saat 24'e kadar, Mersin'de su tüketimi yüzde 9 oranında artmış. Bu şu anlama geliyor. Bu güne kadar Mersin'e minimum 200 bin insan gelmiş, oda şehir içme suyundan kullanan vatandaşların ölçümü bu. Hem o bölgedeki bizim milletimiz geliyor, hemşerilerimiz geliyor diğer taraftan sığınmacılarda geliyor. Şimdi Mersin'inin 1 milyon 900 bin yerli nüfusu var, 260 bin kayıtlı sığınmacısı var. Kayıt dışını da kattınız. Son Ukrayna- Rusya savasından dolayı bölgeye gelen insanları koyun. Yaklaşık olarak 400 binde ilave bir yük taşıyor. Yaz nüfusunu 150 bin koyun. Şimdi resmi olarak 1 milyon 900 bin nüfusu olan bir kent, 2 milyon 500 binleri buluyor" dedi.
"PLANSIZ PROGRAMSIZ GİTTİĞİMİZ NOKTADA MERSİN ÇÖKER"
Mersin için yükün çok ağır olduğunu belirten Seçer, şöyle devam etti "Neticede insanların evi yıkılmış çaresizlik içindeler. Gittim, gördüm bir insan olarak. Bırakın siyasetçiyi bende bir babayım, bende bir insanım muazzam bir acı yaşanıyor. Biz onlara kol kanat gereceğiz. Neticede ben bir kamu görevlisiyim. Benim kullandığım kaynak onlara ait. Elbette ki seferber edeceğim bütün imkanları, bu insanları sahipleneceğiz. Hiçbir sıkıntı yok. Mutlaka çaresi düşünülür. Eksik vardır fazla vardır, bir projeksiyon yaparsınız. Canan Hanımın dediği gibi öngörülü davranırsınız. Bundan sonraki süreçte ben bu krizi nasıl yöneteceğim dersiniz. Hepsini yaparsınız ve güçlü devlet iseniz, ağzımızı açtığımız zaman Türkiye güçlü diyoruz. Mersin güçlü diyoruz. Biz bunları yaparız hiçbir sorunumuz yok, ama plansız programsız gittiğimiz noktada Mersin çöker. Ben bunu işaret etmek istiyorum" açıklamasını yaptı.
"EMRİ VAKİ YAPARSANIZ, BU İŞİN ALTINDAN KALKAMAYIZ"
Türkiye Cumhuriyeti'ne kayıtlı olan insanlarının hepsinin 'bizim insanlarımız' olduğunu ifade eden Seçer, "800 bin kilometre kare alanın her noktası herkesin yaşama hakkına sahip olduğu noktadır. 1 milyonda gelsin onu da kaldırırız, yaparız da bunu. Ama bir kentin belediye başkanın haberi olmadan oturup, o insan ile konuşmadan siz o bölgenin demografisine ilişkin Ankara'dan projeksiyonlar yaparsanız, bunu da emri vaki yaparsanız, yerel yönetim ile tartışarak yaparsanız, bu işin altından kalkamayız" dedi.
"DEPREMDEN DOLAYI 250 BİN KİŞİ MERSİN'E GİRDİ"
Türkiye'de bir sığınmacı sorunun olduğunun altını çizen Seçer, "2011 yılından bu yana başta Suriye'ye sınırı olan iller olmak üzere ama Adana'dan, Mersin'e kadar İstanbul'a kadar İzmir'e kadar bu sorun ile boğuşan kentler olduğu gerçeği ortada mı? Ortada. Mersin'de bunların içinde. Mersin o dönemde vazifesini yapmış mı? Yapmış. Az önce dedim 260 bin sığınmacı yaşıyor. 50-100 binde üzerine katın çünkü kayıt dışı var. Benim tahminlerimi söylüyorum şuana kadar 250 bin insan depremden buyana Mersin'e girdi. Bunun siz beşte birini altıda birini alın ortaya çıkacak rakamı 40 bin insan yani geçi sığınmacı statüsündeki insan Mersin'e girdi ve bu planlı hareketken seçilmiş belediye başkanın haberi olmaz ise bu devlet yönetimi anlamına gelmez" dedi.
"İSTİŞARE OLURSA SORUN OLMAZ"
Programda İsmail Küçükkaya'nın, Mersin'de ilgili kurumların belediye ile iletişim kurup kurmadığı yönündeki soru üzerine Seçer, " Geçtiğimiz hafta ben 5 günümü deprem bölgesinde geçirdim. Şuanda Mersin Valisi Hatay'da görevlendirilmiş durumda yerine bakan vali yardımcısı arkadaşımız ile temasımız her zaman oldu. Ama onun yetkilerini aşan bazı hadiseler var. Yani Ankara'dan direk yönlendirmeler ile yapılan bir takım uygulamalar var. Durum bu olunca, ben 5 gün Mersin'den uzak kaldım döndüm baktım ki, Mersin başka bir şeyler oluyor. Düşünün KYK yurduna insanlar alınmış. Öğrenciler geliyor yataklarında başka insanlar var. Bizim milletimiz ya da sığınmacı fark etmiyor. Tabi kamuoyun da büyük bir infial uyandırdı ve sürekli insanlar bunu dile getirdi. Ben hiçbir demeç vermedim. Sayın Vali Yardımcımız ile görüştüm. 'Biz bunu iki gün içinde zaten tahliye edeceğiz' dedi. 'Sizin desteğinize de ihtiyacımız var lojistik olarak' dedi. 'Hay Hay' dedim, bu işi de çözdük. Demek ki diyalog olunca oradaki görevlendirilen vali, vali yardımcıları istişarede olursa sorun olmaz" diyerek tamamladı.



