Yıllarca süren kapsamlı bir restorasyonun ardından yeniden ziyaretçilerini tam kapasiteyle ağırlamaya başlayan manastır, hem tarihi gizemlerini koruyor hem de yenilenen yüzüyle dikkat çekiyor. Peki, bu yapı böylesine ulaşılması zor bir noktaya nasıl inşa edildi ve içindeki asırlık freskler hangi sırları saklıyor?
Rüyadaki İşaretle Başlayan Efsane
Manastırın kuruluşuna dair en yaygın rivayet, 4. yüzyılda Atina'dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki keşişe dayanıyor. Efsaneye göre, iki keşiş de rüyalarında Meryem Ana'yı görür. Meryem Ana, onlardan kendi yaptığı bir ikonu alarak Trabzon'daki bu dağlara götürmelerini ve tarif ettiği bir mağaranın önüne manastır inşa etmelerini ister. İki keşiş, birbirlerinden habersiz aynı rüyayı görerek yola çıkar ve bu noktada karşılaşarak manastırın temelini atar.
Tarihsel olarak ise manastırın varlığı ve önemi, Bizans ve Trabzon İmparatorluğu dönemlerinde de devam etmiştir. Dönemin imparatorları tarafından yapılan bağışlarla manastır, yüzyıllar içinde genişletilerek bugünkü karmaşık yapıya kavuşmuştur. Bu durum, Sümela'nın sadece bir efsaneye değil, köklü bir tarihi geçmişe sahip olduğunu da kanıtlıyor.
Kayalara Oyulan Yaşam Alanları ve Gizli Freskler
Sümela Manastırı, tek bir yapıdan ziyade, ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, kütüphane ve misafirhaneden oluşan bir komplekstir. Bu yapıların tamamı, ya doğrudan kayaların içine oyularak ya da sarp yamaca inşa edilerek oluşturulmuştur. Manastıra ulaşım ise yine kayalara oyulmuş dar ve uzun merdivenlerle sağlanıyordu.
Manastırın duvarları, İncil'den sahnelerin anlatıldığı zengin fresklerle kaplıdır. Restorasyon projesini yürüten sanat tarihçileri, yaptıkları açıklamada, "Temizlik ve konservasyon çalışmaları sırasında, daha önce bilinmeyen, gizli bir şapelin içinde 'Cennet ve Cehennem' ile 'Ölüm ve Yaşam'ı betimleyen freskler bulduk. Bunlar, Karadeniz bölgesindeki duvar resmi sanatı açısından büyük bir keşif oldu" diyor.
Yıllar Süren Titiz Restorasyon ve Yeniden Doğuş
Manastırda yıllarca süren restorasyonun en zorlu kısmı, yapı üzerinde tehlike oluşturan kaya bloklarının ıslah edilmesiydi. Endüstriyel dağcılar ve jeoloji mühendisleri, çelik ağlar ve özel sabitleme teknikleri kullanarak manastırın bulunduğu yamacı güvenli hale getirdi. Bu süreç, projenin neden bu kadar uzun sürdüğünü de açıklıyor.
Bu çalışmalarla birlikte, is ve kirden kararmış olan eşsiz freskler de özel kimyasallarla temizlenerek orijinal renklerine ve canlılığına kavuşturuldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, "Sümela, artık çok daha güvenli ve görkemli bir şekilde misafirlerini ağırlıyor. Bu restorasyon, Türkiye'nin kültürel mirasına sahip çıkma kararlılığının en önemli göstergelerinden biridir" şeklinde projenin önemini vurguluyor.




