Mersin İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı’na bağlı ÇEKÜS (Kanser Birimi) ekipleri, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında kapsamlı bir farkındalık programı düzenledi. Etkinliklerde, hem topluma hem de kurum çalışanı kadın personele yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirildi.
İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Ekici, etkinlik sırasında yaptığı açıklamada erken teşhisin hayati önemine vurgu yaparak, "Meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarıcıdır" dedi. Ekici, her yıl Ekim ayında kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve medya organlarının desteğiyle farkındalık çalışmalarının yürütüldüğünü belirterek, bu etkinliklerin amacının toplumun bilinç düzeyini artırmak ve düzenli taramaları teşvik etmek olduğunu ifade etti.
Kadınlarda En Sık Görülen Kanser Türü
Meme kanseri, hem dünyada hem de Türkiye’de kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olarak öne çıkıyor. Hastalık çoğunlukla süt bezlerinde veya süt kanallarında başlarken, bazı durumlarda meme dokusundaki yağ ya da bağ dokusundan da kaynaklanabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl yaklaşık 2,3 milyon kadına meme kanseri teşhisi konuluyor. Türkiye’de ise yılda ortalama 27 bin kadına bu tanı konuyor ve her 18 kadından biri yaşamı boyunca hastalıkla karşılaşma riski taşıyor.
Meme Kanserinin Belirtileri
Meme kanseri erken evrede genellikle belirti göstermiyor, bu nedenle düzenli taramalar büyük önem taşıyor. En sık görülen belirti, memede ağrısız ve zamanla büyüyen bir kitlenin fark edilmesidir. Bunun yanı sıra, memenin şeklinde veya boyutunda meydana gelen değişiklikler, ciltte portakal kabuğu görünümü, meme ucundan kanlı akıntı gelmesi ya da meme ucunda içe çekilme, kabuklanma ve kızarıklık gibi değişimler de hastalığın habercisi olabiliyor. Koltuk altında ya da köprücük kemiği çevresinde fark edilen şişlik veya kitleler de dikkat edilmesi gereken diğer belirtiler arasında yer alıyor. Bu tür durumlarda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulması öneriliyor.
Meme Kanseri Riskini Artıran Faktörler
Meme kanseri gelişiminde genetik yatkınlık kadar çevresel ve yaşam tarzı faktörleri de etkili olabiliyor. Uzmanlara göre tütün ve alkol kullanımı, hareketsiz yaşam biçimi, fazla kilo, hiç doğum yapmamış veya geç doğum yapmış olmak, emzirmemiş olmak, menopoz sonrası uzun süre hormon tedavisi görmek ve yoğun meme dokusuna sahip olmak riski artıran unsurlar arasında yer alıyor.
Ayrıca erken yaşta adet görmek, geç menopoza girmek, BRCA1 ve BRCA2 genlerine sahip olmak ya da geçmişte göğüs bölgesine radyoterapi uygulanmış olması da risk faktörleri arasında bulunuyor. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinerek, özellikle düzenli fiziksel aktivite yapmak, dengeli beslenmek, tütün ve alkolden uzak durmak ve ideal kiloyu korumak bu riskleri önemli ölçüde azaltabiliyor.
Erken Tanı Yaşam Kurtarıyor
Meme kanseriyle mücadelede en etkili yöntem, hastalığı erken evrede tespit edebilmek. Erken tanı sayesinde tedaviye verilen yanıt oranı önemli ölçüde artarken, yaşam süresi de uzuyor. Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü ulusal kanser tarama programları sayesinde toplumda farkındalığın ve erken tanı oranlarının giderek yükseldiği belirtiliyor.
Ulusal kanser istatistiklerine göre, Türkiye’de meme kanseri vakalarının yüzde 42,9’u erken evrede, yani yalnızca meme dokusuyla sınırlı olarak tespit ediliyor. Buna karşın yüzde 12,5’lik kısmı tanı konulduğunda uzak organlara yayılmış durumda. Bu veriler, erken teşhisin ve düzenli taramaların ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Ücretsiz Tarama Hizmetleri Sürüyor
Meme kanseri taramaları, Türkiye genelinde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve Mobil Kanser Tarama Araçları aracılığıyla ücretsiz olarak yapılıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği ulusal tarama standartlarına göre; 20 yaşından itibaren her kadının ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapması öneriliyor. 20-39 yaş aralığındaki kadınların iki yılda bir klinik meme muayenesinden geçmeleri, 40-69 yaş arasındaki kadınların ise yılda bir kez klinik muayene yaptırarak iki yılda bir mamografi çektirmeleri tavsiye ediliyor.
Tedavi Kişiye Özel Belirleniyor
Meme kanseri tedavisinde her hastaya aynı yöntem uygulanmıyor. Tedavi planı; hastanın yaşı, hastalığın evresi, genetik yapısı ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak kişiye özel biçimde hazırlanıyor. Cerrahi müdahaleler, kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavileri ve hedefe yönelik immünoterapi yöntemleri, hastalığın türü ve ilerleme düzeyine göre uygulanabiliyor.