DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, katıldığı ulusal bir televizyon programında Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Sunucunun “Terörsüz Türkiye” ismine yönelik eleştirilerini sorması üzerine Ekmen, “Terör örgütünün tasfiyesi ve on yıllık güvenlik politikalarının ardından bu ismin tercih edilmesi bir başlangıç olabilirdi. Ancak ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ ismi, bu süreçte daha kapsayıcı bir geçiş sağladı. Hukuk, adalet, demokrasi ve kardeşlik gibi kavramların yer aldığı bir çerçeve hem meşruiyet hem de toplumsal bütünlük açısından önemlidir. Her ne kadar bazı Kürt vatandaşlarımız ‘Kardeşiz diyorsunuz ama hukuki sorunlarımız çözülmüyor’ dese de, kardeşlik hukukun temeliyle güçlendirildiğinde hala anlamlı bir değerdir. Bin yıllık ortak geçmişimizin de en güçlü ifadesi budur. İmralı’dan gelen mesajda da barış ve demokratik toplum vurgusu öne çıkıyor. Önemli olan, herkesin kendi tabanına doğru bir dille hitap ederken ortak hedeflerde samimi biçimde buluşabilmesidir. Asıl mesele bu hedeflere kararlılıkla yürümektir” ifadelerini kullandı.
“Bu Topraklarda Birliktelik Bin Yılı Aşıyor”
Ekmen, konuşmasının devamında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Biz bu topraklarda ortak yaşamı 1071’le değil, 900’lü yıllardan itibaren başlattık. Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in Bizans İmparatoru’na 1039’da yazdığı mektup, ilişkilerimizin Malazgirt’ten bile eski olduğunu gösteriyor. Malazgirt’te, Çaldıran’da, Hamidiye Alaylarında ve Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza mücadele ettik. Bu birliktelik Türkler ve Kürtleri bir millet haline getirdi. Eğer Kurtuluş Savaşı’nı yöneten kadro sadece Kürtlerden oluşsaydı ve sistem tamamen onların lehine düzenlenseydi bu ne kadar adil olurdu? Tek yönlü bir ulus devlet anlayışı da aynı şekilde adil değildir. Biz bu düşüncenin yanlış olduğunu savunuyoruz.”
“Kürt Sorunu Üzerinden Terör Manipülasyonu Sona Ermeli”
Ekmen, Türkiye’yi içerde meşgul eden en büyük meselelerden birinin Kürt sorunu üzerinden terör olaylarının araçsallaştırılması olduğunu vurguladı.
“Elbette terör, şiddet ve silah hiçbir koşulda kabul edilemez. Ancak bir örgüt 50 yıl boyunca hâlâ zemin buluyorsa bunun nedenlerini sorgulamak gerekir. Dış destekli hiçbir yapı yarım asır ayakta kalamaz. O halde bu yapının toplumsal ve siyasal karşılığını anlamadan terörü bitirmek mümkün değildir” dedi.
“Anayasal Vatandaşlık ve Yerel Demokrasi Güçlendirilmeli”
Ekmen, bu sorunun sadece iç barışa değil dış politikaya da etki ettiğini belirterek Irak, Suriye ve İran’la ilişkilerde terör örgütlerinin denge unsuru haline geldiğini söyledi.
“Yıllarca Barzani ve Talabani ile mücadele ettik, bugünse en yakın ilişkileri kuruyoruz. Suriye’deki gelişmeleri yalnızca ‘PYD bize tehdit olur mu?’ penceresinden değerlendirmek büyük stratejik hataydı. Türkiye’nin bölgesel etkinliğini artırması, ancak terör ve Kürt meselesi üzerinden yapılan manipülasyonların etkisiz hale getirilmesiyle mümkündür. Bu nedenle anayasal vatandaşlık, anadil hakkı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve kayyım uygulamalarının son bulduğu demokratik bir model zorunludur” ifadelerini kullandı.
