Tüm Emekli-Sen Mersin Şubesi önünde bir araya gelen kadınlar, basın açıklaması yaparak, tepkilerini dile getirdi. Burada kadınlar açıklama yapan Sıdıka Gündüz, 25 Kasım'ın her yıl Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak kutlandığını belirterek, "Latin Amerika’daki Dominik Cumhuriyetinde Rafael Trujillo’ün diktatörlüğüne karşı mücadele eden siyasi hareketin üyesi üç kızkardeş. Patria, Minerva ve Maria Mirabal 25 Kasım 1960 tarihinde diktatörün resmi haydutları tarafından katledildi. Katliamdan bir yıl sonra diktatör Rafael Trujillo vurularak öldürüldü. Mirabal kız kardeşlerin anıları ve mücadelelerine en derin saygılarımızı sunuyoruz. Kadınların dünya çapında mücadelesinin bir sonucu olarak 25 Kasım, 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edildi. Bugün de, Dominik Cumhuriyetine komşu Venezuella, bir yandan ABD'nin ağır ambargosu altında ekonomik olarak çökertilmeye çalışılıyor, diğer yandan sözde muhalefet lideri emperyalizm ve siyonizm iş birlikçisi Maria Corino Machado, Nobel Barış ödülüyle parlatılıyor. Bizim sempati ve dayanışmamız emperyalizm ve siyonizm iş birlikçilerine değil, ülkelerini onurlarını egemenliklerini korumak için milis güçlerine elde silah katılan Venezuella'lı Bolivarcı kadınlaradır. Yüreğimiz, Filistin'de Suriye'de Yemen'de Sudan'da ve dünyanın her yerinde saldırıya uğrayan, öldürülen, kolay hedef olarak görülen kadınlarla birlikte atıyor, atacak" dedi.

"Kadınlar Ancak Katledildiklerinde Haber Değeri Taşıyorlar"
Her yeni güne en az bir, bazen daha çok kadın cinayeti olduğunu vurgulayan Gündüz, "Şiddet ve istismarı sağır kulaklara duyurmak çok zor. Kadınlar ancak katledildiklerinde haber değeri taşıyorlar. Buna karşın öldürülen kadının aslında suçlu olduğunu, katili kışkırttığını empoze eden gerici bir söylem zihinlerimizi esir almaya çalışıyor. Gericilik toplumsal yaşamımıza egemen olmaya çalışırken önünde en büyük engel olarak laikliği ve Cumhuriyet değerlerini görüyor. Kadın erkek eşitliği fıtrata ters' söylemiyle kadınları ikinci sınıf vatandaşlığa razı etmeye çalışıyorlar. Bütün dünyada artan kadına yönelik şiddet sıralamasında ülkemiz yüzde 38 ile OECD ülkeleri arasında ikinci, çocuk yaşta evliliklerde Avrupa ülkeleri arasında birinci sıradadır. Çünkü istismar, şiddet, kadın cinayetleri cezasız kalmakta, failler hukuk eliyle korunmakta ve cesaretlendirilmektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının sayısı 2022'de 2021'e göre yüzde 33 artmış, Türkiye cinsel istismar vakalarında son 15 yılda yaklaşık yüzde 400 artışla dünyada üçüncü sıraya yerleşmiştir. Ülkemiz 146 ülke arasında cinsiyet eşitsizliğinde 129, kadınların eğitim hakkından yararlanmasında 99. ve iş gücüne katılımlarında 130. sıradadır. Kadın işsizliği, TÜİK verilerine göre bile oldukça yüksektir. Kadınlar yoksulluğa itilmektedir, çünkü kadın emeği değersizleştirilmekte, eşit işe eşit ücret talebi görmezden gelinmekte, sömürü katmerlenmektedir. Kadınlar ucuz, güvencesiz çalıştırılırken yedek iş gücü olarak "el altında" tutulmak istenmektedir. Laikliğin tasfiyesiyle birlikte yurttaşlık tebaa ile ikame edilirken İstanbul Sözleşmesi de terk edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi yeniden kabul edilmelidir. Bunun yanı sıra, 6284 sayılı kanun ve Medeni Kanuna yönelik saldırılar ile 'Yeni Anayasa' tartışmaları başta kadınlar olmak üzere, bütün toplumun yurttaşlık haklarına yönelik saldırıların boyutlarını ortaya koymaktadır. Bunlardan vazgeçilmelidir. Tablo açıktır, sorun, 'erkek şiddetine' sıkıştırılamayacak kadar bütünlüklü bir sistem sorunudur. Kadına yönelik şiddetin ve saldırıların temelinde yatan sömürüyü arttıracak, patronların karına kar katmasını sağlayacak, emekçileri mafya-tarikat-aşiret düzeneği arasına sıkıştıracak bu kirli düzen sürdürülmek istenmektedir. Reddediyoruz. Ülkemizde eşit haklara sahip özgürce yaşamak istiyoruz. Biz kadınlara yönelen tüm şiddeti ve eğilimlerini reddediyor, bunlara karşı olanca gücümüzle mücadele edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Biz emekli kadınlar, kendimizle birlikte çocuklarımızın ve torunlarımızın da sorumluluğunu taşıyarak kazanılmış haklarımızı koruyup geliştirecek, size teslim olmayacağız" ifadelerini kullandı.




