Mersin’deki ortalama sosyoekonomik statü (SES) skoru 127 olarak hesaplandı. Türkiye ortalamasının (133) altında kalan bu rakam, kentin ekonomik ve sosyal hizmetlere erişimde ülke genelinin gerisinde kaldığını gösteriyor. Verilere göre, üst ve alt orta gelir gruplarında toplam 218 bin hane bulunurken, en alt ve alt gelir grubuna giren hanelerin toplamı 235 bini aştı. Bu tablo, Mersin’de orta sınıfın hızla eridiğini, sabit gelirli ve güvencesiz çalışan kesimlerin ise yoksulluk girdabına sürüklendiğini teyit ediyor.

Ekonomi uzmanlarına göre, özellikle pandemi sonrası artan işsizlik, yüksek enflasyon ve kira baskısı orta sınıfın çözülmesini hızlandırdı. “Orta direğin çöküşü” olarak yorumlanan bu tablo, toplumsal dengelerin bozulduğuna işaret ediyor. Mersin’in ilçeleri arasındaki gelir farkı, uçurumun ne kadar derinleştiğini gösteriyor. Yenişehir ve Mezitli, yüksek eğitim ve gelir seviyeleriyle öne çıkan “refah adacıkları” olarak dikkat çekerken; Tarsus, Mut, Çamlıyayla ve Bozyazı gibi kırsal ilçelerde yoksulluk belirgin şekilde hissediliyor. Bu bölgelerde yaşayan aileler, sadece düşük gelirle değil, aynı zamanda eğitim, sağlık ve ulaşım gibi temel kamu hizmetlerine erişimdeki güçlüklerle de karşı karşıya kalıyor. Özellikle tarıma dayalı geçim kaynaklarının iklim değişikliği ve artan maliyetler nedeniyle zayıflaması, kırsal kesimdeki kırılganlığı daha da artırıyor. En alt gelir grubundaki 111 bin hane, yalnızca ekonomik verilerde görülen bir rakam değil; her biri, yaşamını kira, fatura ve gıda harcamaları arasında dengelemeye çalışan aileleri temsil ediyor. Bu hanelerin önemli bir kısmında düzenli iş güvencesi bulunmuyor. Çocukların eğitimde fırsat eşitliğine ulaşması zorlaşırken, sağlık hizmetlerine erişimde de ciddi sıkıntılar yaşanıyor.

Uzmanlar, yoksulluğun sadece gelir eksikliği değil, aynı zamanda toplumsal dışlanma ve sosyal kırılganlık anlamına geldiğini vurguluyor. Mersin’deki tablo, sosyal devlet uygulamalarının güçlendirilmesi gerektiğine dair güçlü bir uyarı niteliği taşıyor.

Mersin’deki gelir eşitsizliği, Türkiye genelindeki ekonomik dengesizliklerin bir yansıması olarak görülüyor. Makroekonomik büyüme verilerinin toplumun tüm kesimlerine eşit dağılmadığı, refahın merkez ilçelerde yoğunlaşırken kırsal bölgelerde yoksulluğun kronikleştiği anlaşılıyor. Ekonomi çevreleri, sosyal devlet uygulamalarının güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Özellikle dar gelirli ailelere yönelik kira desteği, gıda güvenliği programları ve kırsalda tarımsal desteklerin artırılması öneriliyor. Orta sınıfın erimesini durdurmak içinse istihdam politikalarının güçlendirilmesi ve ücretlerin enflasyona karşı korunması gerektiği dile getiriliyor.

29 Ekim’de Mersin Otobüsleri Doldu Taştı
29 Ekim’de Mersin Otobüsleri Doldu Taştı
İçeriği Görüntüle

TÜİK verilerine göre ortaya çıkan bu tablo, yalnızca Mersin’e özgü bir sorun değil. Ancak kentin stratejik konumu ve dinamik yapısı düşünüldüğünde, gelir eşitsizliğinin toplumsal yapıyı tehdit eden boyutlara ulaşması dikkat çekiyor. Mersin’in bir yandan tarım, lojistik ve sanayide gelişme potansiyeline sahip olması, diğer yandan her beş haneden birinin en alt gelir grubunda bulunması çelişkili bir manzara yaratıyor.

Sosyologlara göre, bu eşitsizliklerin derinleşmesi toplumsal huzuru zedeleyebilir. Özellikle genç nüfusun işsizlik nedeniyle büyük şehirlere göç etmesi, kırsal ilçelerdeki yoksulluğu daha da artırıyor. Uzmanlar, gelir adaletini sağlayacak bütüncül politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Muhabir: Ekin Kırarslan