Türk demokrasisine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül 1980 ihtilalinin mağdurları yaşadıkları işkence ve kötü muameleleri anlattı.
12 Eylül 1980 ihtilalinin mağdurlarından Kürşat Kemal Timuroğlu ve Mehmet Biçer Mamak Askeri Cezaevi’nde kurulan C5 adlı işkence odalarında ve darbe sonrasında hapishanede yaşadıkları işkence ve kötü muameleleri İhlas Haber Ajansı’na anlattı.
Darbe öncesinde ilk cezaevine girdiğinde 16 yaşında olduğunu ifade eden Timuroğlu, “İskenderun’da lisedeyken adam yaralama, otobüs kaçırma olayları nedeniyle mahkemelik oldum. Yargılandım ve Ankara’ya nakil oldum. Okuma hakkımız elimizden alındı. Sonrasında milliyetçilik duygularıyla Ülkücü camia içinde Ankara Bahçelievler yönetiminde görev yaptım. O bölgelerde görev yaptım. Bu görev sırasında muhtelif olaylardan sonra aranmaya başladım. Kısa dönem firardım. Sonra yakalandık ve işkence gördük. İşkence sırasında hastanelik oldum. Hastaneden sonra Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 3 Numaralı Askeri Mahkeme’de yargılandım. Bir dönem muharebe okulunda, Bir dönem Kolordu C blokta yattım. Sonra tahliye oldum” dedi.
“Her gece 150 kere coplanıyorduk”
Darbe sonrası cezaevinde tacizlere ve şiddete maruz kaldıklarını söyleyen Timuroğlu, “Mamak Askeri Cezaevi’nde eğitim görüyorduk. Her gün dayak vardı. Her gece 150 kere coplanıyorduk. Sağcı-solcu karışık dayak yiyorduk. Sürekli sabahtan akşama kadar eğitim yapılıyordu. Eğitimlerde marşlar söyleniyordu. Tacizlere maruz kalıyorduk. Askerin müdahaleleri oluyordu. Şınav çekmemizi istiyorlardı. Çekemeyince copla vuruyorlardı. C5’te sorgulandım. C5’te işkence gördüm” dedi. MHP Davası’nın sanıklarından biri olarak yargılandığını belirten Biçer ise, “Ülkü Ocakları’nın kongresinde yönetime girdim. Muhsin Yazıcıoğlu başkanımızdı. O yıllarda beraber mücadele ettik. 12 Eylül’den önce aranmam vardı. Ankara’da görevliyken bazı ilçelerin sorumluluğunu yaptım. Semtin birinde bir silahlı yaralanma olayı oluyor. Bir arkadaşımız yakalanıyor. Yakalanan arkadaşım ifadesinde ’silahı Mehmet Biçer’den aldım’ diyor. Polis, bulunduğum kaldığım yurdu bastı. Tesadüfen orada değildim ve yakalanmadım. Ankara’dan bir müddet uzaklaştım. Sonra 12 Eylül süreci oldu. Teşkilatlardaki görevlerimden dolayı aranmaya devam ettim. 12 Eylül’den 4 ay sonra yakalandım. MHP Davası’nın sanıkları olarak yargılandım” diye konuştu. Mamak Askeri Cezaevi’nde çok ciddi işkenceler gördüğünü söyleyen Biçer cezaevinde 4.5 yıl yattığını dile getirdi.
“Zeki Kaman ve Dürüst Oktay’dan oluşan 50 kişilik tim oluşturdular”
Yakalandıktan sonra C5 adlı işkence odasında yaşadıklarını anlatan Biçer, “Cezaevine girmeden yakalandığımda çok ciddi işkenceler gördüm. C5 denen bir birim oluşturdular. Yakalandığımda emniyete götürüyorlar diye düşündüm. Zeki Kaman ve Dürüst Oktay’dan oluşan 50 kişilik tim oluşturdular. Yakalandığımda küçük erkek kardeşim vardı. İskenderun’dan Ankara’ya gelmişti. Bizim gözlerimizi bağladılar. Kardeşimle beni, minibüsün arka koltukla bagajın arasına koydular. Sonra minibüs hareket etti. Yarım saat sonra bir yerde durduk. Bizi arabadan indirdiler. Arkadan biri ‘Mehmet Biçer, artık yolun sonuna geldin. Ya Ali’nin yerini söylüyorsun ya da söylemiyorsun. Söylemezsen kardeşinle seni burada öldüreceğiz’ dedi. Sonra gözümüzü açtılar. Dağın başında ıssız karlı bir yerdeyiz. Ben tanımadığımı söyledim. Ölümü göze aldım. Meğerse bize işkence yaptıkları yer C5 olan yerin yanındaymışız” dedi.
“Parmaklarımızdan ve cinsel organımızdan elektrik verdiler”
’Elektrik işkencesi bitsin de falakaya yatırsınlar’ diye dua ettiğini dile getiren Biçer, “Gözlerim bağlı şekilde beni tezgaha yatırdılar. Kollarımı kalasa bağladılar. Tabi öncesinde beni soydular. Parmaklarımızdan ve cinsel organımızdan elektrik verdiler. Biz acıdan bağırdıkça dişlerimize de elektrik verdiler. Beynimizde şimşekler çakıyordu. Acıdan bayılıyoruz bizi dinlendirip tekrar aynı şeyleri yapıyorlar. Ayrıca falakaya yatırıyorlar. Elektrik vermeleri bitsin de falakaya yatırsınlar diye dua ederdim” diye konuştu.