Malatya’da, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı ile başlayarak Cumhuriyet döneminde devam eden tuğla minare yapım geleneği aradan geçen 800 yıla rağmen halen sürdürülüyor.
Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan dört bir yanında insanlık tarihi ile yaşıt medeniyetlerin izlerini görmenin mümkün olduğu Malatya’da, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı ile başlayarak Cumhuriyet döneminde devam eden tuğla minare yapım geleneği aradan geçen 800 yıla rağmen sürdürülüyor.
Selçuklu ve Osmanlı gibi dünya tarihine damga vuran iki büyük devletin Anadolu topraklarında bırakmış olduğu çok sayıda eser günümüzde hala varlığını korurken, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Malatya’da ise bu iki devlete ait tuğla minare yapım geleneği de sürdürülüyor.
“En eski örneği Eskimalatya Ulu cami minaresidir”
Tuğla minare yapım geleneğinin en eski örneklerine Karahanlılar döneminde rastladığını kaydeden İnönü Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Öğretim Görevlisi Levent İskenderoğlu, “Malatya’da, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait, çok sayıda tuğla inşa geleneğinin izlerini taşıyan minareleri görmek mümkün. Bunların Malatya’daki En eski örneği 1224 tarihli Eskimalatya Ulu caminin minaresi. Bunun dışında Battalgazi bölgesinde Selçuklu dönemine ait çok sayıda tuğla minare örneğini görmek de mümkün. Tuğlanın mimaride kullanımı çok daha eskilere dayanıyor. En eski örneklerini Karahanlılar da görüyoruz. Anadolu’ya gelince, buradaki en eski örneği Harput Ulu cami ve Eskimalatya ulu caminin minareleri. Osmanlı da taş minare yapımı başlasa da tuğla minare geleneğinin devam ettiğini görüyoruz“ dedi.
“Malatya’da en yeni örneği 1987’yıllara dayanıyor”
Aradan geçen 800 yıllık zamana rağmen Malatya’da, tuğla minare yapı geleneğinin devam ettiğine dikkat çeken İskenderoğlu, "Kürsüsü, şerefesi, gövdesi, peteği ve külahı ile klasik anlamda bir kule yapım metodu olarak bizim inanç dünyamızda sıkça rastladığımız bu yapıların Malatya’daki en yeni örneği yaptığım araştırmalara göre 1987 yıllına ait. Bu da şunu gösteriyor, 800 yıldır devam eden bir minare yapım geleneği var. Pişmiş tuğlanın Anadolu’nun başka yerlerinde çok daha farklı kullanıldığını da görüyoruz. Erzurum ve Sivas bölgelerinde sırlı tuğlaların süsleme kompozisyonlarına dahil olduğuna şahitlik ediyoruz. Burada da minarelerde sırlı tuğla kullanımı yaygın olmasa da estetik bir biçim oluşturma çabasına şahitlik ediyoruz. Tuğlaların pabuç, gövde kısmında ve şerefe altında farklı geometrik motifler meydana getirdiğini net olarak görebiliyoruz. Bu da İslam mimarisinin estetik gücünü gösteren sanatsal uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor. Deprem sürecinde birçok tuğla minareyi kaybettik ama yine de Malatya’da 100 yakın tuğla minarenin ayakta olduğunu ve işlev gördüğünü söylemek mümkün” diye konuştu.