Muğla Arastasının ele alındığı ‘Bellek Mekân Olarak Arasta’ paneli Menteşe Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi salonunda gerçekleştirildi.
MUTSO, Metinbilim Enstitüsü Derneği ve Türkiye Yazarlar Birliği Muğla İl Temsilciliği’nin ortaklaşa düzenledikleri panelin açılışında konuşan MUTSO Başkanı Bülent Karakuş, Arasta’ya verdikleri öneme işaret etti ve arastanın bir kültürel mekân olduğu kadar, ticarî bir mekânda olduğunu belirtti.
Yöneticiliğini Türkiye Yazarlar Birliği Muğla İl Temsilcisi Prof. Dr. Namık Açıkgöz’ün yaptığı panelde 4 konuşmacı arasta ile ilgili sunumlarını yaptı. Panelde ilk sözü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Yivli, bellek mekânın teorik boyutunu anlattıktan sonra arasta ve benzeri mekânların herkes için bir anı biriktirme mekânları olduğunu ifade etti.
Panelin ikinci konuşmacısı MSKÜ Tarih Bölümü’nden Doç. Dr. Metin Menekşe ise Arasta ve benzeri tarihî mekânların kültür tarihindeki yeri üzerinde dururken, Muğla arastasında yaptıkları alan araştırmasından örnekler verdi. Doç. Dr. Menekşe, arastanın son ustaları olan saraç Osman Kuru, yorgancı, kalaycı, semerci esnaflarının meslekî durumlarını ve arasta ile ilgili görüşlerini aktardı ve değişen ekonomik şartlarda arasta ve benzeri ticaret ve kültür mekânlarının seri üretim karşısında zor duruma düştüklerini ve buna bağlı olarak çıraklık geleneğinin sona erdiğini dile getirdi.
Panelin üçüncü konuşmacısı arasta esnafı Hilmi Giresun, dedesinden günümüze 100 yıldan fazla zaman diliminde Arastalı olduklarını, Arastada doğup büyüdüğünü ve kendisinin de 60 yıldır Arastada esnaflık yaptığını belirtti. Giresun, dedesi Kalavusların Hilmi ile başlayan Arasta esnaflığı geleneğinde ahi geleneklerinin yaşatıldığını, dedesinin iplikçilik yanında çarşafçılık gibi dokuma sanatları yaptığını ekledi ve 1926’da kurulan Muğla Ticaret Odası’nın ilk üyelerinden birisinin dedesi olduğunu ifade etti.
Panelin son konuşmacısı İnşaat Mühendisi Mehmet Şahbaz oldu. Şahbaz, arastanın 60 yılını bizzat yaşadığını, babasının Tabakhane caddesindeki hanında konaklayan tacir ve müşterilerin hanın üst katındaki odalarda kendilerinin kaldığını ve atların da hanın ahırlarında kaldığını söyledi. Kendisinin Ulucami’nin üstündeki bir evde doğduğunu ve bütün hayatının arasta civarında geçtiğini söyledi. Şahbaz, arastada hayatın sabaha karşı 4’te başladığını; kahvehanelerin, fırıncıların, kebapçıların erkenden gelip ocakları hazırladığını ve satacakları mâmulllerini üretmeye başladıklarını ekleyerek eski arastada bulunan dükkânların İzmir Kemeraltı’nda ve İstanbul Beyoğlu’nda bile olmadığını kaydetti.