Bakan Tunç milletvekillerinin sorularını yanıtladı

Bakan Tunç milletvekillerinin sorularını yanıtladı cukurovagazetesi.com
İHA

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Adli Mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bakımından Yargıtay ve ilk derece mahkemesine bir takdir yetkisi verilirken, Anayasa Mahkemesi’nin bir takdir yetkisi verilmediğini söylüyor. Sadece bugünün meselesi değil, bundan sonrada problemlerin ortaya çıkacağı kesin. Bugün biz çözeriz. Kanun değişikliğinde uzlaşırız, TBMM’nin çözmeyeceği hiçbir şey yoktur. TBMM bizim her zaman başvuracağımız yerdir” dedi.


 

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2024 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2022 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı.

Tunç, "Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar işgalci olmadı, bundan sonrada olmaz. Bizim tek gayemiz vardır, sınırlarımızı ve vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumaktır. Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Yalnız o ülkedeki terör örgütleriyle mücadelesi vardır” ifadelerini kullandı.

Bakan Tunç, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü konusunda sıralamada dünyada geride olduğuna ilişkin eleştirilere şöyle cevap verdi:

“Bunu kabul etmek mümkün değildir. Türkiye'nin önünde gösterilen ülkelerde bırakın hukuku demokrasi yok. Eleştirelim eksikleri ortaya koyalım ama Türkiye'nin Zambia'dan geride olduğunu söylemek doğru değil. Angola'dan Türkiye geri olabilir mi? Mümkün değil. 24 bin hakim ve savcımız var. Tabii ki bunun içinde görevini yanlış yapanlar vardır. Ama bu yanlışlar üzerinden bütün yargıya töhmet altında bırakmak doğru değil. Bunun için bu endekslere güvenmeyelim.”

FETÖ davalarına ilişkin bilgi veren Bakan Tunç, "696 bin 526 kişiye adli işlem yapıldı. 350 binine kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. 123 bin kişi mahkum oldu. 99 bin beraat, 27 bin 748 hükmün açıklanmasının geriye bırakılması (HAGB), 5 bin 521 diğer kararlar. Filli darbe davalarında 4 bin 891 mahkumiyet varken 2 bin 870 beraat 964 ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlar verildi” şeklinde konuştu.

Can Atalay kararından sonra Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasındaki gerilime ilişkin Tunç, “Bana gazeteciler sorduklarında ben Yargıtay şu kararı verdi, Anayasa Mahkemesi şu kararı verdi dedim. Şu haklı bu haklı demedim. Anayasal düzene karşı işlenen suçlar seçimden önce işlenmişse terör suçları dokunulmazlık kapsamında mıdır, değil mildir? Ağır cezayı gerektiren suç halı dokunulmazlık kapsamında değildir diyor. Yargıtay diyor ki an yasanın 14. Maddesindeki suçlar nedir? Maddeyi açtığınız zaman ‘Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir’. Yargıtay da ‘bunlar bellidir’ diyor. Belirlilik açısından sorun yoktur diyor. Anayasa Mahkemesi şunu söylüyor, Anayasa’nın 14. Maddesi belirli değildir. ‘Orada suçların tek tek sayılması gerekiyor’ diyor. Ben şunu söyledim. Anayasa 83. madde ile Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında bir görüş farkı var dedim. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın görevleri belli, ikisi de yüksek mahkeme” diye konuştu.

Tunç şunları kaydetti:

“Anayasa’nın 154. Maddesi diyor ki; yargılamadan verilen kararı bağlayan karar Yargıtay'dadır diyor. (Anayasa 154. Madde: Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar) Anayasa Mahkemesi diyor ki, yargılamanın yenilenmesiyle yeniden yargılama farklı şeyler diyor. Adli Mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bakımından Yargıtay ve ilk derece mahkemesine bir takdir yetkisi verilirken, Anayasa Mahkemesi’nin bir takdir yetkisi verilmediğini söylüyor. Sadece bugünün meselesi değil, bundan sonrada problemlerin ortaya çıkacağı kesin. Bugün biz çözeriz. Kanun değişikliğinde uzlaşırız, TBMM'nin çözmeyeceği hiçbir şey yoktur. TBMM bizim her zaman başvuracağımız yerdir.”