Eczacılar, Türkiye’de eylem planı başlattı. Gazetemize konuşan Mersin Eczacı Odası Başkanı Özgün Sağır, sürecin eczane kapatmaya kadar varabileceğini belirtti. Yaşadıkları sıkıntılara çözüm üretilmediğini vurgulayan Sağır, "Her 2 eczaneden biri kapanma noktasına geldi" dedi.
Haber-Barış Köksal
Türkiye Eczacılar Birliği ile aralarında Mersin Eczacı Odası'nın da yer aldığı Türkiye'deki 54 eczacı odası tarafından eylem planı hazırlandı. Mersin Eczacı Odası Başkanı Uzm. Ecz. Özgün Sağır, süreçle ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulundu. 2009'daki İlaç Fiyat Kararnamesi'nin hükümleri ve son yıllarda artan ilaç fiyatları nedeniyle büyük sıkıntılar yaşandığını belirten Sağır, müzakerelerin olumsuz sonuçlandığını belirtti. Sağır, ilerleyen süreçte eczane kapatmaya kadar varan bir dizi eyleme başlayacaklarını belirterek, "Böyle bir ortamda halkımızın da yanımızda olması gerekiyor. Çünkü kendisinin de sağlığı için uğraşıyoruz" diye konuştu.
"İLAÇLARIN FİYATI ARTTIKÇA ECZACININ KARI DÜŞÜYOR"
Yaklaşık 1 yılı aşkın bir süredir ilaç tedariki konusunda kronik bir sorun yaşandığını belirten Sağır, "Bu, ilaçtaki Euro kuruyla ilgili bir durumdu. Ama biz eczacıların sahada yaşadığı problemler de var. Biz, hastaya ilaç sunamamanın mahcubiyetini yaşıyoruz. 2009 yılında 'İlaç Fiyat Kararnamesi' diye bir kararname yayınlandı. 2009 yılındaki bu kararnameye göre; eczacıların çalışma şekillerindeki karlılık oranımız gibi rakamlar belirleniyor. Özellikle son birkaç yılda Türkiye'nin içerisinde bulunduğu ortamdan dolayı ilaç fiyatları hızla artmaya başladı. Biz eczacı olarak her zaman ilacın bulunabilir, ulaşılabilir, alınabilir olmasını savunuyoruz. Fakat burada bir ters orantı var. İlaçların fiyatı arttıkça eczacının karı düşüyor. Çünkü zamanında kararname o şekilde planlanmış" diye konuştu.
"MESLEKTAŞLARIMIZIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU KREDİ KULLANIYOR"
Son 1 yılda enflasyon rakamlarının yükseldiğine dikkat çeken Sağır, "Böyle bir ortamda bizim artık 2009 rakamlarıyla çalışabilme şansımız yok. Neden? Çünkü kararname şöyle planlanmış; ilaçları 5 ayrı gruba ayırmış. Bu 5 ayrı gruba ayırırken de kıstas, ilaçların fiyatı olmuş. Şimdi 2009'daki bir ilacın fiyatı bugün çok farklı yerlere gelmişken, kararnamedeki o rakamların değişmemesi biz eczacıların çalışabilme ihtimalini artık ortadan kaldırıyor. O yüzden eczacıların bu şartlarda devam etmesi mümkün değil. Her 2 eczaneden biri kapanma noktasına geldi. Bunu farazi söylemiyoruz. Oda'da eczacılarımın krediye başvuru evraklarını imzalıyorum. Son dönemde bu evrakların artmasından bile görüyorum ki; meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu kredi kullanıyor. Hatta bazıları bir kredisini ödeyebilmek için ikinci krediyi çekiyor. Kredi batağına saplandığı bir durumda, kazandığını da faize veriyor. Eczacılar zor durumda" ifadelerine yer verdi.
"GİDERLERİMİZ YÜZDE 150-200 ARTTI"
Her şeyin fiyatının arttığı bir süreçte eczacıların barem ve karlılık oranlarının da yeniden düzenlenmesi gerektiğini kaydeden Sağır, "Diğer türlü eczacıların bu hizmeti sunabilme şansı artık kalmamıştır. İlaçlara zam geldikçe, ilaçların fiyatları arttıkça kademelerde dengesizlikler oluyor. Şimdi bugün Türkiye'de 200 liranın üzerinde bir ürünü sattığında eczacının brüt karı yüzde 13. Asgari ücrete 2 kez artış geldi. Asgari ücretin artmasına karşı değiliz, sadece bunu ödemekte zorlandığımız için söylüyorum. 1 top kağıt 20-25 liralardan 90 liralara çıktı. Elektrik, su vb. Yani giderlerimiz yüzde 150-200 artmışken, gelirlerimiz aksine kararnameden dolayı yerinde kalmayı bırakın, düşüyor. Yüzde 13 brüt karlı olan bir eczanenin eczane işletme gideri yüzde 15. Kısacası eczacı orayı sattığında, yüzde 200 zarar ediyor" diye konuştu.
"ECZANELERİMİZ ZATEN KAPANACAKLAR, EN AZINDAN 'BİZ KAPATALIM' DİYORUZ"
Türkiye Eczacılar Birliği ve Türkiye'deki 54 eczacı odası olarak müzakereler yürüttüklerini vurgulayan Sağır, sonuçsuz kaldıklarını belirtti. Geçtiğimiz hafta birlik ve odalar olarak bir toplantı gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Sağır, "Bu toplantımız sonunda 'artık müzakere bitmiştir, mücadele başlamıştır' diyerek, bu anlamda bir eylem planı hazırlıyoruz. Planımızın aslında bir kısmı hazırlandı. Bir iki gözden geçirme ve revizyon yapılıyor. Planımızın başlangıcında kamuoyunu bilgilendirmek adına basın açıklamaları, farkındalık oluşturmak adına siyah kurdeleler takmak ve benzeri şeyler yer alıyor. Kısa bir süre o algıyı oluşturduktan sonra bir miting yapacağız. Mitingimizin arkasından da eğer hala isteklerimiz karşılanmazsa; eczanelerimiz zaten kapanacaklar, en azından 'biz kapatalım' diyoruz" şeklinde konuştu.
"BİZİM SORUNUMUZ HALKLA DEĞİL, BİZİ YOK SAYAN İRADEYLE"
Basın açıklaması ve farkındalık konusunda yürütecekleri çalışmaların ardından sonuç alınmazsa bir miting yapacaklarını belirten Sağır, mitingden de sonuç çıkmaması durumunda eczaneleri kapatma noktasına geleceklerini vurguladı. Sürecin Eylül ayının 3'üncü haftasına kadar uzanabileceğini öngören Sağır, "Geçmişte 2 kez kapanma eylemleri yapmıştık. Biri bundan yaklaşık 15 yıl, biri de 20 yıl kadar önceydi. Bunu açık açık söyleyelim; bir defa bizim sorunumuz halkla değil. Artık geçinemediğimiz için bizi yok sayan iradeyle sorunumuz var. Bizim için önemli olan halkın ilaca ulaşabilirliğidir. İlacın alınabilirliğidir, ilacın bulunabilirliğidir. Bu halk için olan bir şey. Çünkü biz halk sağlığını gözetmek zorundayız. O yüzden kapatma eyleminde, geçmiş yıllarda da yaptığımız gibi, normalden daha fazla nöbetçi eczane bırakacağız. Halkımızı mağdur etmeyecek bir şekilde yapacağız. Ama burada halkımızın da yanımızda olmasını istiyoruz. Neden? Az önce ben eczacı boyutuyla özetledim. Ama bir de şu var; her gelen zamla birlikte vatandaşımızın cebinden ilaca ödediği para artıyor" diye konuştu.
"HASTA, 1 YILI AŞKIN SÜREDİR İLACINI BULAMIYOR"
Hastaların, 1 yılı aşkın bir süredir aradığı ilacı bulamadığına dikkat çeken Sağır, "Böyle bir ortamda halkımızın da yanımızda olması gerekiyor. Çünkü kendisinin de sağlığı için uğraşıyoruz. Avrupa'da son 3 yıl içerisinde üretilen yeni ilaçların sadece yüzde 21'i Türkiye'ye geldi. Bu ne demek? Biz Türkiye'de yaşayan vatandaşlar olarak yeni ilaçlara, bu ilaç fiyat kararnamesindeki uygulamalardan ve Euro kuru kavramından dolayı ulaşamıyoruz. Avrupalı artık bizden daha iyi şartlarda ilaç kullanıyor. Daha yeni moleküllerle tanışıyor. Biz hala eski ilaçlarla çare üretmeye çalışıyoruz. Bu da çok önemli bir kısım. Yani halk sağlığı adına çok önemli bir şeydir. Yeni yeni ilaçlar çıkmış, bunların sadece 5'te 1'i Türkiye'ye gelebilmiş" dedi.