Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Mersin Şube Başkanı Necmi Birim, Türkiye’nin en fazla narenciye yetiştirilen kentlerinden biri olan Mersin’de çiftçinin yüzünün gülmediğini ve 2023 yılının hüsran yılı olmaması için üretimin artırılması gerektiğini belirterek, “Dalında 50 kuruş ile 2,5 lira arasında fiyat bulan narenciye ürünlerinin market raflarında Mersin’de 5-6 lira, İstanbul, Ankara’da 10, 12 liraya satılmasından, ihracata gitmemesinden rahatsızlık duyuluyor. Millet dalında kalmasın ağaca zarar vermesin diye kesip yol kenarına döküyor” dedi.
Haber – Mehmet Çetin
Yıllardır şikayet edilen konuların başında bahçe ile market fiyatları arasındaki makas aralığı olduğunu belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Mersin Şube Başkanı Necmi Birim, işin bir ucunda çiftçinin, diğer ucunda ise tüketicinin olduğunu vurgulayarak, “Son zamanlarda artan nüfus yoğunluğundan dolayı tüketimin de arttı. Tüketimin artmasına paralel üretimimiz artmamış aksine tarımsal girdi maliyetlerinin 2, 3 kat artması, küresel iklim krizine bağlı zamansız ani hava hareketleri (sıcaklık artışı, su sıkıntısı, fırtına, zirai don, dolu vs.) gibi nedenlerden dolayı rekolte düşüklüğü, üretimden vazgeçme ve tüm bunlara bağlı olarak da dış alım tercihi söz konusudur. Türkiye'nin en fazla narenciye yetiştirilen kentlerinden biri olan Mersin'de çiftçinin yüzü maalesef gülmüyor. Dalında 50 kuruş ile 2,5 lira arasında fiyat bulan narenciye ürünlerinin market raflarında Mersin’de 5-6 lira, İstanbul, Ankara’da 10 12 liraya satılmasından, ihracata gitmemesinden rahatsızlık duyulmaktadır. Millet dalında kalmasın ağaca zarar vermesin diye kesip yol kenarına döküyor. Biz Ziraat Mühendisleri Odası olarak da çiftçilerimizin bu rahatsızlığını ve üzüntüsünü her platformda dile getiriyor, karar alacak olan mercilere de çözüm yollarını deklere ediyoruz” sözlerini kullandı.
“HEM TÜKETİCİ HEM ÜRETİCİ ZARAR GÖRMEKTEDİR”
Mersin’in bir narenciye deposu olduğunu vurgulayan Birim, “İnsanlar, içinde bulunduğumuz pandemi koşullarında bolca narenciye ürünleri tüketmelidir. Tüketici ile üretici arasındaki yüksek fiyat farkı alınan her türlü tedbire rağmen engellenememektedir, bu işten hem tüketici hem üretici zarar görmektedir. O zaman alınan tedbirler tekrar gözden geçirilmeli diye düşünüyorum. Buradan alınması gereken tedbirleri üretici noktasından başlayıp tüketiciye kadar olan sürecin sırasına göre sıralarsak; Öncelikle havza bazlı ve bölgeye uygun çeşitlerin yer alacağı bir üretim planlaması yapılmalı. Küçük ve orta ölçekli çiftçiler belirlenip devlet destekli, teşvik kapsamlı ucuz kredilerle daha geniş alanda üretim yapmaları sağlanmalı, bu çiftçiler kırsal kalkınma kooperatifleri çatısı altında toplanmalı.
Çoğunluğunda dışa bağlı olduğumuz Mazot, Gübre, İlaç, Tohum ve Yem fiyatları revize edilip istikrar sağlanmalı, gübre gibi diğer girdilerde de KDV oranı sıfırlanmalı, bu girdiler gerekirse kırsal kalkınma kooperatifi ortağı çiftçilere farklı bir fiyatla verilip kooperatifçilik teşviği oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.
“MARKETLERİN DENETİMLERİ DAHA SIKI YAPILMALIDIR”
Tarımda 4 milyon hektar alanın terk edildiğin, çiftçinin ekemez bir hale geldiğini ve dış alımı azaltmak, üretimi canlandırmak adına bu alanları tekrar teşviklerle ayağa kaldırıp çiftçinin faiz borcunu da silerek üretime kazandırılması gerektiğini belirten Birim, “Üretici ile tüketici arasındaki aracı sayısı azaltılmalı, kooperatiflerin kendi ürünlerini direk marketlere veya kendi satış mağazalarına indirmeleri sağlanmalıdır. Tüketim kooperatiflerinin önü açılmalı, marketlerin denetimleri daha sıkı yapılmalıdır.
Tarsim sigortasının yaygınlaşması için bölgesel destek kapsamında tüm ürünlerin prim desteğinin en az yüzde 75’i devlet tarafından karşılanması gereklidir. İhracata gidecek ürünlerde bir sorun yaşamamak adına önceden belirlenmiş iyi tarım uygulanan bahçelerden alınması, dalından konteynere kadar olan sürecin kontrolü Ziraat Mühendisleri tarafından yapılması, üretici kayıt defterinin de bakanlıkta çalışan Ziraat Mühendisleri tarafından sıkı denetlenmesi gereklidir” şeklinde konuştu.
“ÜRETİCİLERİ SIKINTIDAN KURTARMAK İÇİN TEKNOLOJİ IŞIĞINDA PROJELER HAZIRLANMALIDIR”
Yaş meyve ve sebzede KDV oranının sıfırlanması gerektiğinin altını çizen Birim, “Yerel yönetimlerin acilen Tüketim Kooperatiflerini tesis etmeleri, Kırsal Kalkınma ve Kadın Kooperatiflerinden aldıkları ürünleri nihai tüketiciye sağlıklı ve ucuz bir şekilde ulaştırmaları gerekmektedir. Kısacası Tarım Sektörü stratejik öneme haizdir ve ekonomimizin, istihdamın, insan beslenmesinin ve güvencesinin en önemli sigortasıdır. Tarımı ve üreticilerimizi bugün içinde bulundukları sıkıntılardan çıkarabilmenin tek yolu, kamu kurumları, birlikler, meslek odaları, STK’lar ve tüm tarım paydaşları el ele vererek, siyasi baskılardan uzak, üretim yapmanın koşullarının sağlandığı, bilimin ve teknolojinin ışığında projeler hazırlayıp hayata geçirmektir” diye konuştu.