Mersin Mesut Sezer Sürücü Kursları Finans Koordinatörü Nil Sezer, sürücü adaylarının ehliyet almak istediğinde yapılması gerekenleri, 2021 yılının sürücü kursları ve sürücü adayları için nasıl sonuçlandığına ve 2021’de sık görünen trafik sorunlarına dair açıklamalarda bulundu. 2021 yılındaki trafik kazalarını örnek vererek, trafiğe çıkmadan önce alınması gereken eğitimin önemine dikkat çeken Sezer, “2021 yılının toplam kaza sayısı 394 bin 827. 2245 kişi hayatını kaybetmiş, yaralı sayımız 255 bin 300. 255 bin 300 yaralı demek 20 bin nüfustan ortalama 12 ilçenin yaralanması demek. Trafikte kural
Ehliyet almak için yapılması gereken işlemleri ve ehliyet almak isteyenlerin geçmesi gerektiği eğitim süreçlerine dair merak edilenleri Mersin Mesut Sezer Sürücü Kursları Finans Koordinatörü Nil Sezer anlattı. Sezer, bir sürücü adayının kaydolduğunda, bulundurması gereken evrakları ve hangi şartlarda ehliyet kurslarına kayıt yaptırdıklarına ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Sürücü adayı, kuruma geldiği zaman ondan istediğimiz evraklar var. Diploması, sabıka kaydı, sağlık raporu ve 6 adet biyometrik resim. Öğrenci ile burada bir sözleşme imzalıyoruz. Kişinin sabıkasında uyuşturucu, silah, kaçakçılık olmaması gerekiyor. Diğer her türlü sabıkada sistem onaylıyor. Uyuşturucu kullanımı veya kaçakçılık varsa bu kabul edilmiyor. Diplomasında en az 2. Kademe okuryazarlık olması gerekiyor. 2. Kademe okuryazarlığı aldığında ona ehliyet veriliyor. Ama mesela kişi başlamış 3. Sınıfa kadar devam etmiş sonrasında bıraktığı için diplomasını alamamış. O ehliyet alamıyor. Ya dönüp 5. Sınıfı bitirmesi gerekiyor ya da halk eğitimden 2. Kademe alması gerekiyor. Yaş sınırı 18. 18 yaşını dolduran herkes gelip B sınıfı ehliyet alabilir. 16-17 yaş A1 için 125 cc motor kullanabilmek için, 18 yaş ise artık B, A2 alabiliyor. Yabancı uyruklu kursiyerlerimiz de geliyor bize. Yabancı uyruklu kursiyerlerimiz için de aynı işlemler geçerlidir. Tek fark diplomasını önce tercüme ettirecek Türkçeye sonrasında noterde onaylatacak ve Milli Eğitim’de de diploma onaylatma birimi var oradan da diploma doğrudur ibaresini aldıktan sonra kayıt yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“STAJYER EHLİYETTE 75 CEZA PUANINA EHLİYET İPTAL OLUYOR”
Stajyer ehliyet hakkında merak edilenlere dair açıklamalarda bulunan Sezer, “Stajyer ehliyet, 2016’dan sonra yürürlüğe giren bir şey. Kişi ehliyetine hak kazandıktan sonra gidip ehliyetini nüfustan aldıktan sonraki tarihten itibaren 2 yıl içinde 75 ceza puanını doldurmamak zorunda. 75 ceza puanını doldurursa ehliyeti iptal oluyor, tekrar sıfırdan başlıyor. Sıfırdan kursa geliyor. Psikoteknik değerlendirmesi alması gerekiyor. Eğer ki alkolden alındıysa yüzde 40 birimle alkolden alınırsa ehliyeti iptal oluyor. 6 ay beklemesi gerekiyor. Sonrasında yeniden ehliyete başvuru yapabiliyor. Ama onun altında olduğunda hemen psikoteknik belgesini alıyor, Milli Eğitim’den onaylatıp yeniden bize geliyor. Dijital ehliyet, ticari araç kullanan şoförler ile alakalı. SRC belgesi olan herhangi bir şoför gidip bunu alabilir. Ama önemli olan SRC belgesinin olması” diye konuştu.
“HER YIL 1 OCAK’TA EHLİYET HARÇLARI DEĞİŞMEKTEDİR”
Devletin harçlarda her yıl zam yaptığını, her yıl 1 Ocak itibariyle de bu zamların yürürlüğe girdiğini kaydederek eğitim sürecinden bahseden Sezer, “Zam mutlaka olacak. Mesela 2021 B ehliyet bin 90 TL iken şu anda devletin vereceği zam oranı ile birlikte zamlanacak. Kişi geldiği zaman dönem kayıtlarımız var. Her ayın 1 ile 10’u arasında kayıt açarız. Diyelim ki 1 Ocak’ta biz bu kişinin dönem kaydını yaptık. Sonrasında 34 saatlik eğitimleri var. O eğitimler bittikten sonra teori eğitimleri var. O eğitimler de bittikten sonra kişi kendisi Ziraat Bankası’na giderek o yılın elektronik sınav harcını yatırır, elektronik sınav günü belli olur. Mersin’de herkes Suphi Öner Öğretmenevi’nde giriyor bu sınava. O sınavda başarılı olursa bu da 70 puan demek oluyor, 50 sorudan 35’ini bilmesi gerekiyor. 70 puanı alan kişiye kurum direksiyon dersi yazar ve bu eğitimler başlar. Direksiyon eğitimi bittikten sonra kurum kişiyi sınav alır. Prosedür bu şekilde ama bazen kişi hemen sınava girmek istemiyor. İleri tarihli de alabiliyor. Ama standart bu şekilde. Elektronik sınav biter, kurum direksiyon eğitimi yazar, eğitimlerini başlatır, o eğitimler biter sonrasında direksiyon sınavına girer kişiler” ifadelerine yer verdi.
“SINAVLARDAN BAŞARILI OLAN BİR KİŞİ 45 GÜNDE EHLİYETİNİ ALIR”
Sertifikalı hocaların sürücü adaylarına gerekli eğitimleri verdiğini ve bu eğitimlerden başarı sağlanması durumunda ehliyet alma sürecinin 45 gün içerisinde gerçekleştiğini söyleyen Sezer, “Her sınavdan birer kere geçtiğini düşünürsek kişi 2 ayda ehliyetini alabiliyor. Eğitim veren hocalarımızın her birinin sertifikası var. Kendileri eğitim alıp bu işe giriyorlar. Ondan dolayı sınavda ne yapması gerektiğini, prosedürde uygulaması gerektiğini kişiye birebir hocamız öğretir. Motorun ve aracın tanıtımı en büyük kısmı. Sonrasında araç hakimiyeti, trafikte nasıl davranması gerektiği, trafikte nasıl empati kurması gerektiği, park, L park, geri vites, ani duruşlar gibi eğitimler veriliyor. Biz yıllardır bu işi yapıyoruz. Hiç anahtar alıp kontağı çalıştırmayan birisi bile 10 dersin sonunda sınavı geçenlerin oranı yüzde 70’leri buluyor. O da heyecanına yenilenler oluyor. Sınav heyecanına yeniliyor. Çünkü hocalarımız yoğunlukla çalışıyorlar. Öğrenci öğrensin kuralı, nizamlı öğrensin diye çalıştıkları için başarı oranımız yüksek.Trafikte her zaman dikkat ve empati önemlidir. Trafik kurallarına uyduğunuz zaman zaten sıkıntı yaşanmaz. Gerçekten önemli olan kurallara uymak ve empati kurmak. Çünkü burada bu olay benim başıma gelirse ne hissederdim diye düşünmek lazım” dedi.
“BU İŞİN MUTFAĞI TRAFİK PARKURU”
Sürücü adaylarının kaliteli eğitim alabilmesi için eğitim parkurlarının gerekli altyapısının sağlanmış olması gerektiğini kaydeden Sezer, “Bu işin mutfağı trafik parkuru. Çalışanlarımız, direksiyon eğitmenlerimiz uygun altyapı hazırlanmazsan ne olur? Önceki dönemlerde sizde şahit oldunuz. Trafik kazaları oluyor çünkü adayların orada güvenli bir şekilde eğitim alması gerekiyor. Adaylar eğitimde heyecanlı oluyor çünkü öğrenme aşamasında. 4 teker bir şeyin üzerinde gidiyorsun. Onun yarattığı bir baskı var. Sınav heyecanı ve korkusu vardır insanlarda. Hepsi birden toplandığı zaman sıkıntı olabiliyor. Bunun dışında trafikte her yer benim düşüncesinde süren kişiler de oluyor. Bunun yüzünden kazalar olabiliyor. Trafik parkurunda güvenliğin tedbirlerin artırılması gerekiyor. Otobandan giriş yapan bir araç belli bir hız limitinin üstünde oluyor. Ama oranın trafik eğitim pisti olduğunu bilmedikleri için, herhangi bir levha veya uyarı olmadığı için sıkıntı oluyor. Oralarda bir değil birkaç levha olması gerekiyor. Trafik eğitim alanıdır diye art arda levha olmalı. O alana girecek olan diğer sürücülerin uyarılması lazım. Çünkü bu şekilde farkında olarak o parkura girecekler. Bir kısmını ortak kullanıyoruz. Normal sürücülerle adaylar ortak kullanıyorlar” şeklinde konuştu.
“YENİ EĞİTİM PARKURUNUN ALT YAPI SIKINTISI VAR”
Sezer, mevcut eğitim parkurunun değiştirildiğini, şu anki trafik eğitimi olan alanın altyapı sıkıntısı olduğunu öne sürerek, “Altyapı sıkıntısı var oranın. Hocalarımız sabah 8’den akşam 6’ya kadar orada eğitim veriyorlar. Ama parkur olarak belirlenen yerde ne tuvalet var ne dinlenebilecekleri yer var. Sınava girecek adaylar için de bu bir sorun. Yenişehir sınırları içerisinde şu anda eğitim alanı. Herkes orayı kullanıyor eğitim alanı olarak. Tek bir alana toplanmasını iki şekilde değerlendirebiliriz. Toplansın ama çok profesyonel bir eğitim pisti alanı olsun. Güvenlik tedbirlerinin alındığı, altyapının tam olduğu, eğitimlerimizin 10’ar dakikalık molası var. O 10 dakikayı kaliteli bir şekilde geçirebileceği bir alan olsun. Çünkü eğitmen huzursuz olursa bu huzursuzluk adaya da yansıyacaktır. Aday orada 2-3 saat ders alacak ama bir tuvalet alanı yok. Yarın yağmurlar başlayacak, ama bekleyecek alan yok. Mersin’in yazının sıcağı da sıkıntılı. Kapalı bir alan olması gerekiyor. Yaz, kış sıkıntı aslında bu bölge. Eğitim sadece sürücü kurslarında olmamalı bence. Toplumun trafiğe karşı bir empatisinin olması, yerleştirilmesi ve eğitimin tüm tabana yerleştirilmesi lazım. İlkokuldan itibaren çocuklara eğitim verilmeli. Bu artık bir yaşam felsefesi haline gelmeli” sözlerine yer verdi.
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SORUNLARINDAN BİR TANESİ TRAFİK KAZALARI”
Türkiye’nin en önemli sorunlarından bir tanesinin de trafik kazaları sorunu olduğunu söyleyen Sezer, sürücü adaylarının gerekli eğitimi yeteri kadar aldıktan sonra trafikte araç kullanması gerektiğini belirterek, “2021 yılının toplam kaza sayısı 394 bin 827. 2245 kişi hayatını kaybetmiş, yaralı sayımız 255 bin 300. 255 bin 300 yaralı demek 20 bin nüfustan ortalama 12 ilçenin yaralanması demek. Bu TÜİK verilerinde sadece kaza yerinde sayılar baz alınıyor. 255 bin 300’ü belki yüzde 40’ı da hastanede hayatını kaybetti. Ölü sayımız bunun üstünde belki de. Bu çok ciddi bir rakam. Mesela kasım ayına bakalım. 39 bin 612 kaza olmuş. 180 ölü, 23 bin 907 ise yaralı sayısı var. Yani bir ilçe dolusu yaralımız olmuş. Hastaneye gittikten sonra hayatını kaybedenler rapora girmemiş oluyor. Kazaların oluş şekline baktığımızda çok basit şeyler. Mesela en çok 2021 yılında ülke genelinde kaza türlerine baktığımızda, 27 bin 79 tane yayaya çarpma vakası var. İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınladı. Dedi ki öncelik hayat, öncelik yayanın. Bu iki taraflı bir şey. Yayalar da sürücüler de trafik kurallarına uymak zorunda. Hepimiz hem yayayız hem sürücüyüz. Ama yayalar onu biraz yanlış anladı. Yol benim diyip istediği yerden geçeceği düşüncesine kapıldı. Bu doğru değil. Trafik kuralları da yayalar için de geçerli. Yaya evet yeşilde geçebilir, alt üst geçitte geçebilir, yaya geçidinin olduğu yerde geçebilir. Sürücüler de yayayı gördüğü zaman yol vermesi gerekiyor” diye ifade etti.
“TRAFİKTE TAKİP MESAFESİ ÇOK KISA”
Şehirlerin içinde trafiğin çok yoğun olduğunu ve bu rağmen seyir halindeki araçların takip mesafesinin çok kısa olduğunu ve bu yüzden de kazaların kaçınılmaz olduğunu kaydeden Sezer, “Olması gerekenden çok kısa bir takip mesafesinde gidiyorlar. Normal olması gereken takip mesafesi ile gitse yaya yola adımını atar atmaz öndeki adam durduğunda arkadakinin de durabilecek zaman aralığı olur ve durur. Bizimkiler dip dibe gidiyorlar. Birisi durmak istese bile arkadaki çarpabilir. Bu sefer zincirleme kaza oluyor. 2022’de en çok konuşmamız gereken şey yayaların ve sürücülerin ortak bir paydada buluşması. Birbirlerini anlaması gerekiyor. Takip mesafesine dikkat edilmeli. 19 binlerde arkadan çarpmalı kaza meydana geliyor. Yani biz sadece takip mesafesine uyduğumuz zaman bile çok ciddi bir kazanımımız oluyor. Yandan çarpma dediğimiz olay da büyük bir sorun. Bizim temel sorunumuz trafik dilini kullanmamak. Trafikteki dilimiz ne? Sinyal, lambalar, aynalar, korna gibi. kornayı az kullanmamız gerekiyor ama biz bunu çok abartıyoruz. Birbirimizi geriyoruz. Korna az kullanılması gerektiği yerde kullanılsa bile o etkiyi vermiyor. Ama sinyal vermeyi unuttuğumuzda ise 56 bin 66 tane yandan çarpmalı kaza oluyor. Şerit değiştirirken sinyal vermezsen kaza oluyor. İki kural söyledim; takip mesafesini ve sinyal olayını çözdüğümüz zaman zaten kazaların büyük bir kısmını çözüyorsun” sözlerine yer verdi.
“TRAFİKTE ALT SEGMENT BİR ALT SEGMENTİ BEĞENMİYOR”
En sık yaşanan sorunlardan bir tanesini de araçların motosikletlilere yol vermemesi olarak değerlendiren Sezer, “Bilindiği üzere pandemi döneminde motosikletli kuryeler çoğaldı. Onlar da ekmeğinin peşinde. Bir kısmının çalışma koşullarının da düzenlenmesi gerekiyor. Pizza firmaları var mesela şu kadar dakikada ulaştıracağım diye bir hedef belirlediği zaman motosikletli kaldırımdan, oradan buradan gitmek zorunda kalıyor. Bu da tüm kuralları ihlal etmek demek. Kendi hayatını tehlikeye sokuyor, trafiği alt üst ediyor, diğer sürücülere de bir antiempati oluşturuyor. Madalyonun diğer tarafına baktığımızda ise Türkiye’de trafikte aracın ne kadar lüks ve pahalıysa yol senin gibi bir algı var. Sonrasında ne oluyor? Bisikleti motosikleti beğenmiyor, alt segment bir alt segmenti beğenmiyor. Karmaşa devam edip gidiyor. Söylediğimiz şeyler hep empati başlığı altında toplanıyor. Farkında olmak, farklı bakmak ve hayatını iki ya da üç saniyede değişebileceğini bilmekle alakalı bir durum. Arabaya biniyoruz, en ufak bir hatada iki saniyede bir kaza oluyor ve hayatınız değişiyor. Ya yaralı oluyoruz ya da ölümle sonuçlanıyor” diye konuştu.
“DEVLET, 2022’DE SÜRÜCÜ KURSLARINI YALNIZ BIRAKMAMALI”
Son zamanlardaki hayat pahalılığı karşısında 2022’de devletin sürücü kurslarına bazı konularda yardımcı olması temennisinde bulunan Sezer, “Ekonomide çok büyük çalkantılar var. Akaryakıt bizim yaptığımız işin maliyeti en büyük kısmı. Biz geçen senekinin hemen hemen 3 katı akaryakıt ödemesi yapıyoruz eğitim verebilmek için. devletin bize akaryakıt desteği yapması gerekiyor. Bunu vergilerden muaf tutarak veya teşvik vererek yapabilir. Pandemi döneminde katma değer vergisi yüzde 1’e çekilmişti. Çünkü biz zor bir süreç geçirdik. Hizmet sektöründe biraz daha zarar görüyorsunuz çünkü. Akaryakıt 3 katına, KDV yüzde 8’e çıktı. İşverenlerin de biraz düşünülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.