Şen: “Türkiye enflasyon ile gerçekten mücadele etmiyor”

Şen: “Türkiye enflasyon ile gerçekten mücadele etmiyor” cukurovagazetesi.com

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Bloomberg HT iş birliğinde, Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘Mersin Ekonomi Zirvesi’ düzenlendi. Panel şeklinde düzenlenen etkinlikte konuşan Ekonomist Yazar Gökhan Şen, “Enflasyonu 70 milyona sorabilirsin. Şu anda bulunduğumuz yerde bile kime sorsan bir kişi bile düşük demez. Ya da bu kadar faizleri indirmek gerekir mi desek kimse elini kaldırmaz. Faiz de durmuyor, kur da durmuyor bir de böyle deneyelim diyorlar. Türkiye enflasyon ile gerçekten mücadele etmiyor” dedi.


Haber – Mehmet Çetin

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Bloomberg HT iş birliğinde, Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘Mersin Ekonomi Zirvesi’ düzenlendi. İlk panelde Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu Moderatörlüğünde gerçekleşen ve iki oturum olarak yapılan Zirve’nin konuşmacıları arasında; Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen, Ekonomist Yazar Gökhan Şen katıldı. Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen, 200 baz puanlık düşüş hakkında konuşarak, “Türkiye’de bir ekonomik model değişikliği var. Bu model değişikliğine dahil genel görüş yaklaşık 15 senedir süren bir tartışma ama Türkiye’nin sıkı para politikasıyla enflasyonu düşürmek hem siyasi ilişkiler hem de ekonomik getirdiği farklı dinamikler, sistemin getirmiş olduğu sonuçlar dolayısıyla ekonomik modelin değişmesi gerektiği konusunda bazı görüş farlılıkları vardı. Bu farklılıklar çerçevesinde değerlendirmek lazım bunu” dedi.

SEZEN: “SIKI PARA VE SIKI MALİYET UYGULANIYOR”

Sezen, yakın zamanda İş Bankası Genel Müdürüyle yaptıkları röportajdan bahsederek, “Sıkı para politikasıyla enflasyonu düşürebilirsek ihracatçıya bir ekonomiyle doğru dönüştürelim Türkiye’yi. Kuru dönüştürebildiğimiz kadar değerlendirelim. TL’yi değersiz hale getirelim. Bu yolla ihracatı yukarı çekeklim Türkiye’de ithal alım çok fazla. Dolayısıyla yaptığımız ihracatın içerisinde ithalat payı da yüksek kalıyor. TL’yi zayıflatıp kuru değerli hale getirirsek bu ithalatta pahalı hale gelince yerli üretimi sevk edebiliriz. Düşük bir kur yüksek bir faizle tutunmaya çalıştığımız zaman başarılı olamadığımız enflasyonun yüksek bir kur ve düşük faiz destekleyeceğimiz ekonomiyle fazla üreterek kapatabiliriz. Görüş bu. Dolayısıyla anladığımız kadarıyla şu an itibariyle ortaya çıkan faiz indirimleriyle biraz daha belirginleşen görüş bu şekilde. Bunu bir model değişikliği olarak görebiliriz. TL’nin değersiz kılındığı, ithalatın çok öncelendiği. Sıkı para ve sıkı maliyet uygulanıyor. Benim anlatmaya çalıştığım böyle bir model uygulanıyor. O zaman bu zaman mı onu bilemiyorum.

ŞEN: “MERKEZ BANKASI AÇISINDAN ENFLASYON PROBLEMİ VAR”

Ekonomist Yazar Gökhan Şen, enflasyon hakkında bilgiler vererek, “Mesela bir hastalık var, kıran girdi büyük bir şey geliyor sen talebin düşeceğini anlarsın, 200 baz puanı şak diye indirirsin. Başka nasıl olabilir? Enflasyonda çok ciddi bir düşüş olacaktır. Bir aciliyet olması lazım. Ben öyle bir aciliyet göremiyorum. Türkiye’nin potansiyel büyümesi, Türkiye’nin herhangi bir sıkıntı yaratmadan büyüyebilmesi 3 puanlara düştü. Merkez bankası açısından enflasyon problemi var. 2004 yılında enflasyon tek haneye düştü. Ondan bu zamana Türkiye’nin orta sınıfı, en dar gelirler ortanın bir üstü ve altı hiç bu kadar ezilmemişti. İlk defa böyle bir şey oluyor. Enflasyon tehdidi çok ciddi. Dar gelirlinin enflasyonu çok daha feci. Onlar yarın güneş doğarsa ne ala diyorlar. Çünkü ev kirası, yiyecek, ulaştırma bu kadar. Orta standartlarda bir araba eskiden 80 bin liraysa şu anda 350 bin lira oldu. Eğer ki annen baban yardım etmezse ev, araba alınamaz durumda şu anda. Enflasyonu 70 milyona sorabilirsin. Şu anda bulunduğumuz yerde bile kime sorsan bir kişi bile düşük demez. Ya da bu kadar faizleri indirmek gerekir mi desek kimse elini kaldırmaz. Faiz de durmuyor, kur da durmuyor bir de böyle deneyelim diyorlar. Türkiye enflasyon ile gerçekten mücadele etmiyor. Enflasyonla mücadele edersen ülkenin ekonomisi biraz yavaşlayacak, işsizlik büyük ihtimalle artacak. Fakat sonunda faizler düşecek. İş alemi açılacak. Eğer ki düşürmezsen yine işsizlik artacak, faizler artacak. Seçimlere 1,5 sene kaldı. Enflasyonu yavaşlatmak talebi de yavaşlatır diye düşünülüyor herhalde. Böyle bir şeye o yüzden geçildi. Küresel ekonomide daralmaya başladılar, riskler var. Tüm dünya enerji krizi ile karşı karşıya. Türkiye’de hanelere verdiği gazın 6 katı fiyat üstü gaz aldı. İyi de yapıyor, almak zorunda. Bugün Türkiye’de enerji fiyatları düşük desem gülersiniz ama bu düşük hali. 10 milyar dolar enerji zararı var. Sanayide gazın fiyatı iki katına çıktı, hanede de yüzde 60. Ama bu olmak zorunda. Depolar dolduruluyor. Enflasyon geçici diyemiyorum. Neresinden geçeceğini göremiyorum” ifadelerini kullandı.

 

SEZEN: “GAYRİMENKUL SAHİP OLMA YAŞI 55, 60’LARDAN 30’LARA DÜŞTÜ”

Gökhan Şen’den sonra tekrar konuşan Açıl Sezen, dönemsel geçişlerde enflasyonun tartışılabileceğini belirterek, “Enflasyon bir yıllık fiyat artış hızı. Bunu bir sene değil arka arkaya 5 sene yaşadığında bu artık enflasyon değil hayat pahalılığı oluyor. İnsanların bunu ne kadar kaldırabileceği tartışılabilir bu noktadan sonra. 5 yıl içerisinde fiyatlar ikiye katlanabiliyor ama ikiye katlanan fiyatlar kadar ücretleri çıkarmaya başladığında ya da çalıştığında şirketlerin arasında çalışanlarına bunu ücret olarak ödeyebilecek olanlar var ödeyemeyecek olanlar var. Dolayısıyla insanlar yavaş yavaş refahlarından kaybetmeye başlıyorlar. Hayat pahalılığını her yerden hissetmeye başlıyorlar. İnsanlar şu anda çarşıya, pazara çıktıklarında buna şaşırabiliyorlarsa şanslıyız. Hala düşük enflasyon beklentisi içerisinde olduğumuzu gösteriyor bize. Eğer burası bozulursa biz 90’lı yıllarda olduğu gibi maaşını alır almaz döviz vizelerine giden insanlardık. O zaman Türk lirası çok düşüktü. 2005’ten 2015’e kadar çok hızlı gayrimenkuller alınabildi. Neden oldu? Yüzde 70 olan 2001 krizi sonrasında sıçramış enflasyon Türkiye 3 yıl içerisinde yüzde 7’ye düşürdü. Enflasyon ile mücadele etti, yüzde 70’ten yüzde 7’ye 3 sene içerisinde geldik. Kamunun sırtındaki borç yükü bu sene içerisinde o kadar azaldı ki ve iktidar bunu o kadar geniş bir halk kitlesi ile paylaşma imkanı buldu ki bu Türkiye’de birçok şeyi düzeltti. Gayrimenkul sahip olma yaşı 55, 60’lardan 30’lara düştü. Gayrimenkul edinirken araba alma yaşı, elde edilecek süre 7-8 yıllardan 2,5, 3 yıllara kadar o dönemde düştü. Dolayısıyla insnaların bu ev alma gibi hayaller insnaların ihtiyaçları. Bizler bir yerde buluşacaksak refahta buluşmalıyız. Bunun bir yolu var ve dünyadaki bütün ülkeler bunu böyle uygulamışsa aksine bir şey denendiğinde bunun için iki seçenek sunulabiliyorsa bunun bir sonucuna varmak lazım. Modeller denenebilir, denenemez demiyorum ama o günün koşullarıyla bağlantılı olarak bağlamlandırılmalı” şeklinde konuştu.

 

ŞEN: “OLDUKÇA FAZLA BİR İŞSİZ NÜFUSUMUZ DA VAR”

Babasının emekli olduğunda emekli maaşıyla bir ev aldıklarını ama şu anda emekli olduğu zaman ne bir ev ne de bir araba alınabileceğini sözlerine ekleyen Şen, “Şimdi telefonlara da artık 1+1 ev 700 bin lira diye mesajlar gelmekte yani şimdiki gençler hayatları boyunca çalışsalar 1+1 ev satın alamazlar ancak çok şansı olanlar istisnai durumlarda alabilirler ya diğer ülkelerdeki gibi şirketler ev sahibi olacak ve bu evleri çocuklarımız kiralamaya başlayacak şu an ki durum oraya doğru gidiyor. Kaldı ki oldukça fazla bir işsiz nüfusumuz da var. Bir kere kur arttığı için, ihracat artacak diye bir kayıt yok. Sadece gıda sektöründe ihracat artmakta. Kısa vadeli ihracatçı kazanıyor gibi görünüyor ama sonra tekrar ihracat düşmeye başlıyor. İşsizlik ile ilgili konuşan; Biz uzun zaman sonra bir milyon kişi sanayide istihdam artırdık. Bu çok doğru ve iyi bir şey. Sanayi istihdamı daha kalıcıdır. Fakat 28 milyonun 5 milyondan 6 milyona çıkan 1 milyondan bahsediyoruz. Geri kalanlar da var. İhracatçılar kalkınırken buralar da ne oluyor bir bakmak lazım. 2022’de ne konuşulacak; enflasyon beklentilerini bu yıl için yüzde 20’lerde düşünüyorlar. Bu ortamda faiz ne kadar hızlı ilerleyecek, ilerlerken acı eşiği var mı ve o acı eşiği neresi onu görmek lazım. Öngörülebilirlik hiç bu kadar düşmedi” diyerek sözlerini noktaladı.