Mersin Kadın Platformu, Afganistan’daki Taliban şiddetine tepki göstermek ve orada bulunan kadınların sesini duyurmak için basın açıkaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını okuyan Çiğdem Serin, “Taliban, Takhar vilayetinde bir kadını burka giymediği için katletti. Taliban’ın kız çocukları ve bekar kadınların askerlere teslim edilmesini istemesi, kadınlar ve kız çocuklarının hayatları ve bedenleri üzerindeki tehdidin boyutlarını gözler önüne seriyor” diyerek kadınların ve kız çocuklarının büyük tehdit altında olduklarını belirtti.
Haber – Vecdi Yenigül
Mersin Kadın Platformu, Taliban terör örgütünün Afganistan’ın başkenti olan Kabil’i ele geçirmesi ve bunun üzerine kadın ve çocukların Taliban’a karşı yaşam mücadelesi vermesi üzerine basın açıklaması yaptı. Mersin Kadın Platform’u adına konuşan Çiğdem Serin, dinci gericiliğin kadınların ve çocukların hayatlarını hedef aldığını ve böylece en karanlık süreçlerden birinin yaşandığını dile getirerek, “20 yıldır Afganistan’ı işgal altında tutan ABD’nin çekilme kararını açıklamasının ardından pek çok kenti hızla ele geçiren Taliban, 2 gün önce Kabil’i de ele geçirerek ülke yönetimine el koydu. Artık Afganistan’da kadınlar, LGBTİ+’lar ve çocuklar için güvenli alan yok. Havuz medyası Taliban’ın “Kadın haklarına saygı göstereceğiz” sözünü yayarken Kabil sokaklarında dükkanların duvarlarından kadın fotoğrafları silinmişti bile. Afganistanlı kadınların “bizi öldürmeye geliyorlar, yardım edin” çığlıkları sosyal medya üzerinden yayılmaya başladı” dedi.
“BİR KADIN BURKA GİYMEDİĞİ İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ”
Kadın bedenini savaş ganimeti olarak gören cihatçı anlayışın ülke yönetimini ele geçirdiği koşullarda ülkede yaşayan bütün kadınların ve kız çocuklarının büyük tehdit altında olduğunu vurgulayan Serin, “Taliban’ın girdiği kentlerde elektrik ve telefon bağlantılarını kesmesi nedeniyle iletişim kurmanın iyice zorlaştığı bir durumda özellikle kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’lar, insan hakları savunucuları, gazeteciler için derin endişe taşıyoruz. Ülkeden Taliban’ın kadınları katlettiği haberleri geliyor. Taliban, Takhar vilayetinde bir kadını burka giymediği için katletti. Taliban’ın kız çocukları ve bekar kadınların askerlere teslim edilmesini istemesi, kadınlar ve kız çocuklarının hayatları ve bedenleri üzerindeki tehdidin boyutlarını gözler önüne seriyor. Taliban’ın eline geçmemek adına kadınların intihar ettiği haberlerini alıyoruz. Bu kayıpların intihar değil eril cinayetler olduğunu bütün dünya biliyor” şeklinde konuştu.
“KADINLARA YANINDA ERKEK OLMADAN TOPLUM İÇİNE ÇIKAMAYACAKLARI DAYATILIYOR”
Taliban kadınların kamusal alanlara katılabileceği yalanlarını söylerken, Herat Üniversitesine giden kadın öğrencilerin geri gönderilmeye başlandığını belirten Serin, “Geçtiğimiz günlerde Kandahar kentini ele geçiren Taliban militanları bankada çalışan kadınları işten ayrılmaya zorladı. Üniversitelerin kadın yurtları zorla boşaltıldı. Taliban, kadınların başörtüsü takması gerektiğini ve başörtüsü takmadan ve yanlarında erkek olmadan toplum içine çıkamayacaklarını dayatarak kadınları zorla eve kapatmaya çalışıyor. Afganistan’ı bu karanlığa sürükleyenleri tanıyoruz. Afganistan’da yaşanan bu barbarlığın sorumlusu, sözde demokrasi iddiasıyla, emperyalist çıkarları doğrultusunda yıllarca ülkeyi işgal altında tutan, sonrasında cihatçı terör örgütü Taliban’a teslim eden ABD’dir. Emperyalist çıkarlar uğruna Taliban’a para, silah, eğitim desteği veren devletler bu katliamın sorumlusudur. Afganistan’da istikrarın sağlanması gibi bahanelerle cihatçı terör örgütünü meşru gösterenler de suç ortağıdır. Ülkemizde de dinci gericiliği yükselten AK Parti-MHP iktidarı Talibanı meşru gösteren açıklamalarla emperyalist suç ortaklığına devam etmektedir. Benzer zihniyetin ürünü olan bu açıklamalar dünyanın en büyük terör örgütü olan erkekliğin ittifakıdır” diye belirtti.
“TALİBAN’A KARŞI EYLEM YAPAN AFGANİSTANLI KADINLARIN DİRENİŞİ TARİH YAZIYOR”
Afganistan’daki Taliban terör örgütünün yönetiminin devletler tarafından tanınmasının kabul edilemez olduğunu sözlerine ekleyen Serin, “Taliban şiddetinden kaçan Afganistanlılara sınırlar kapatılmamalı, Afganistan’dan ülkemize göç eden kadın ve LGBTİ+lar için İstanbul Sözleşmesi’nin gerekleri yerine getirilmelidir. Ancak tüm bu karanlık sürece rağmen kadınlar vazgeçmiyor. Ölümü göze alarak hayatları ve özgürlükleri için direnen, Taliban’a karşı sokağa çıkıp eylem yapan Afganistanlı kadınların direnişi tarih yazıyor. Kadın dayanışmasının sınır tanımadığını gösteren İranlı kadınlar Molla rejiminin baskılarına rağmen Afganistanlı kızkardeşleri için Talibanʼa karşı sokağa çıkarak bir kez daha umudu yeşertiyor” ifadelerini kullandı.
“TÜM KADINLARI ULUSLARARASI DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Mersin Kadın Platformu olarak, Mersin’den Kabil’e kadın dayanışmasını büyüterek, seslerini Afganistanlı kadınların sesine kattıklarını ifade eden Serin, “Afganistan halkı yalnız değildir. Tüm kadınları uluslararası dayanışmaya, Afganistanlı kadınların çığlığına ortak olmaya çağırıyoruz. Afganistan kadın orkestrasının 8 Mart marşında söylediği gibi ‘Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek birlikte yürürsek hayatta kalacağız. Dayanışma ve kızkardeşlikle yeni bir dünya eşit bir dünya kuracağız.’Yaşasın sınırları aşan kadın dayanışması!Biz hepimiz birbirimizin sesiyiz. Açıklamamızı Afganistanlı kadınların şarkısının sözleri ile bitiriyoruz; ‘Tenimdeki yara izinden yeniden çiçekleneceğim. Çünkü ben varım ben kadınım. Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek birlikte yürürsek hayatta kalacağız. Dayanışma ve kızkardeşlikle yeni bir dünya eşit bir dünya kuracağız. Daha iyi ve mutlu bir dünya. Ne taşlanmak ne ağaçlara asılmak ne gözyaşı ne utanç bizi yıldıracak. Daha iyi ve farklı bir dünya kuracağız” diyerek sözlerini sonlandırdı.