“Plastik yerine tahta ürünler kullanın!”

“Plastik yerine tahta ürünler kullanın!” cukurovagazetesi.com

Akdeniz ilçesi Çankaya Mahallesi’nde 30 yıldır tahtadan yapılmış ev araç ve gereçleri satışını yapan Necip Tıraş, “Vatandaş doğal olanı seviyor, fabrikada üretilmiş olanları sağlıklı bulmuyor. Tahta ile yapılan ev gereçleri bir nimettir. Vatandaşların kafasını bu konuda karıştıranlar var. Özellikle bunu televizyon yoluyla yapıyorlar. Vatandaşlar evlerinde tahtadan yapılmış ürünlerden vazgeçmesin, gayet sağlıklı ve doğaldır” dedi.


Haber – Uğur Özgür

Hammaddesi ağaç olan ve ağaçtan yapılan tahta araç gereçler günümüzde hala evlerde, işyerlerinde ve farklı mekanlarda kullanılmaya devam ediliyor. Geçmişi çok eskilere dayan tahtadan yapılan ürünler ciddi bir emek isteyen ağaç işçiliği sonucu ortaya çıkar. Metal ürünlerin varlığından önce her hanede sıklıkla kullanılan ağaçtan yapılma ev gereçleri yemekte kullanılırken günümüzde artık metal ev gereçlerinin çizilmemesi için kullanılıyor. Ülkemizin her yöresinde farklı tahtadan yapılmış ev gereçleri vardır. Ağaç varlığının en fazla Karadeniz Bölgesi’nde olduğu düşünüldüğünde ağaç işçiliği ile yapılmış tahta ürünleri en çok burada üretilmektedir denilebilir. Mersin Çankaya Mahallesi’nde 30 yıldır tahtadan yapılmış ev araç gereçleri satışını yapan Necip Tıraş, çocukluğundan beridir babasından öğrendiği bilgilerle Türkiye’nin dört bir yanından topladığı tahtadan yapılma ürünlerini satışını gerçekleştiriyor. Tahta kaşık, tabure, baston, çömlek gibi farklı ürünlerin satışını yapan Tıraş,mesleğine başlama hikayesini ve inceliklerini gazetemize anlattı.

“30 SENEDİR TAHTADAN ÜRETİLEN ÜRÜNLERİ SATIYORUM”

Necip Tıraş, ağaç işçiliği ve ormancılık mesleğininailesinden geldiğini ifade ederek, “Pozantılıyım. 1972’den beri Mersin’deyim, burada büyüdüm. Yaklaşık 30 senedir bu işlerle uğraşıyoruz. Tahtacılık dediğimizde atalarımızın orman kesimleri yaptığından dolayı tahtacı olarak tarihten bugünlere gelmiş. Mesela duyduğuma göre Osmanlı döneminde bu gemilere kesilen, biçilen tahtaları tahtacılar yaparmış. Orman, kesim işiyle uğraşıldığından dolayı ismi tahtacı olarak kalmış. Orman işletmesi kurulunca devlete orman kesimini yapan ve bunu devam ettiren bir kabile olarak hala sürüp geliyor. Ormanları devlet tarafından bakımını yapan diyebiliriz. Ya da kesen diyebiliriz. Bakımını, temizliğini yapan orman işletmesine insanlar tahtacı olarak anılmakta” dedi.

“ESKİDEN VATANDAŞLAR TAHTA KAŞIKLA PEKMEZİ TAKAS EDERDİ”

Geçmişte tahtadan ev gereçlerini üretenlerin maddi zorluklardan kaynaklı tahta kaşıkları takas yöntemi ile evin gıda ihtiyacı ile değiştirmek zorunda kaldığını belirterek, “Benim bu işi yapmam, tesadüf oldu. Babam marangoz ustası oluyor. Marangozda bir süreden sıkıntı yaşanıyor. Sonrasında bir takım tahta ürünler imal etmeye başlıyor. Bir evin ihtiyacı olan ürünler imal etmeye başlıyor. Mesela eskiden insanlar ekmek yaparken oklava, ekmek tahtası gibi şeyler kullanıyordu. Büyük tahta kaşıklar, kazanlarda kullanılan kaşıklar yapmaya başlıyor. Sonrasında bu işe devam ediyor. Bunları sabit bir yerde yapmadığından dolayı evinin altında atölyesinde yapıyor. Katırlara koyup, Pozantı’nın belli başlı köylerine götürüyor. Gittiği geldiği köy üzerinde bu ekmek tahtasını, köylülerden aldığı buğdaya, bulgura ve pekmeze, yağa vermeye başlıyor. Takas ederek evinin ihtiyaçlarını gideriyor. Ailede eli yatkın olanlar bu işi sürdürüyor. İnsanlar köylerde hala ekmek yapıyor. O yüzden oklava, pekmez kaynatmak için yapılan ağaçtan kepçesini, kevgirini yapıyorlar. Ağır ihtiyaç olarak temin ediliyor. Bu işi şehre yerleşim olduğunda yine marangozluk işine devam ediyor. 1975-1980 yıllarında devam ederken, marangoz işi yeniden bittiği için yeniden oklava yapıp satmaya başlıyor. Bunun üzerine çelik tencere, tavalar çıkmaya başlıyor” diye konuştu.

“TAHTA KAŞIKLAR ŞİMDİ TAVALAR ÇİZİLMESİN DİYE KULLANILIYOR”

Ağaçtan yapılmış ürünlerin eskiden yemek yemek için kullanıldığı ancak şimdi niteliğinin değiştiğini ifade eden Tıraş, köylü vatandaşlar tarafından üretilen tahta ürünlerin her yöreye göre farklılık gösterdiğini kaydederek, “Eskiden insanların yemek yerken kullandığı tahta kaşıklar şimdi çelik tencere, tava için çıkıyor. Tencere çizilmesin, tava bozulmasın diye tahta kaşıklar bu şekilde kullanılmaya başlanıyor. Şehirde de yaygın hale geliyor. Yemek yemek için var olan kaşıklar yemek yapmak için var olmaya başlıyor. Babam da o esnada oklavanın, tahtanın yanına bu tahta kaşıkları temin etmeye başlıyor. Türkiye’de bu kaşıkları yapan köylüler var. Bunlar tarihten süre gelen köyler. Benim deyimimle kaşıkçı köyleri. Karadeniz, Ege, İç Anadolu’da var. Bu insanlar kaşıkları boş zamanlarında ağacı kaçak keserek getiriyorlar, eşek ve katırla köye. Köyde kaç hane varsa yarısından çoğu bu kaşıkları yapıyor. Bilek, soba borusu kalınlığında ağaçları getirip yapıyorlar. Köyün içerisinde bunlardan toplayan bakkal, çerçi, toplayıp bunları şehirde toptan satmaya başlıyor. Örneğin babam gibi, dükkanda getirip yıkayıp eritiyorlar kaşığı” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN HER TARAFINA TAHTA ÜRÜNLERİ ALMAYA GİDİYORUM”

Tıraş, işletmesinde satışını yaptığı ürünler için köylere gittiğini ve işini özveri ile yaptığını dile getirerek, “Bu mesleğe ilgim sürekli vardı, babam çocukluğumuzda bizi atölyelere götürürdü bu işi bildiğimiz de bir iş olduğu için bizi bu işe yönlendirdi, Serbest çalışırsın ve günlük sıcak para geleceği için de bu iş daha cazip geliyordu. Tutunabileceğimiz bir iş oldu ve ağaçları de tanıdığımız için 1990 yılından beridir bu işi yapıyorum. Bu ürünler bizlere Türkiye’nin farklı yerlerinden geliyor, her ürünün geldiği yer farklı oluyor. İşimizi sevdiğimiz için ve özveri ile çalıştığımız için de ülkemizin her bölgesine bizzat gidip araştırıyorum ve her evin ihtiyacı olabilecek bu tahtadan yapılmış ürünleri alıyorum. Bu sayede özellikle köylere gidiyorum, el emeği ile üretilen bu ürünlerin dışında daha farklı çeşitler bulmaya çalışıyorum” dedi.

“ESKİYİ ARAYAN VATANDAŞLARIN TALEPLERİNİ DİNLİYORUM”

Necip Tıraş, geleneksel yöntemlerle yapılan tahtadan yapılma ürünlerin geçmişten beri kullanılmaya devam edildiği söyleyerek, ham maddesi toprak olan çömlekleri de köylerden bulup alıyorum ve satışını yapıyorum. Daha eski geçmişi olan ve özellikle şimdi eskiyi daha fazla arayanların talep ettiği topraktan yapılmış ürünleri bulup vatandaşlara sunuyorum. İnsanların eskiden kullandığı daha yöresel ve geleneksel ürünleri, bakır, çömlek, tahta gibi doğal yapılmış, el emeği ile işlenmiş ve fabrika ürünü olmayan ev gereçlerini bulunduruyorum. Burada ahşaptan yapılmış tabure, baston, yemek kaşıkları, yemek kaseleri, öğütme gereçleri gibi ürünlerin satışını yapıyorum. Bu ürünler köylerde ağaçların daha yoğun olduğu bölgelerde yaşayan köylüler tarafından yapılıyor ve ben bunları oraya gidip birinci elden alıyor, Mersin’e getiriyorum” şeklinde konuştu.

“TAHTADAN YAPILAN EV GEREÇLERİ BİR NİMETTİR”

Tahtadan üretilen ürünlerin bilinçli olarak televizyon aracılığıyla kötülendiğini iddia eden Tıraş, insanların da bu konuda bilinçli olmadığını savunarak, “Bu ürünler doğal olarak Karadeniz Bölgesi’nde daha yaygın oluyor çünkü ağaç oranı daha fazla. Ama Hatay, Gaziantep ve Adapazarı gibi yerlerde bu ürünler köylülerin el emeği ile yapılıyor. Vatandaş doğal olanı seviyor, fabrikada üretilmiş olanları sağlıklı bulmuyor. Tahta ile yapılan ev gereçleri bir nimettir. Vatandaşların kafasını bu konuda karıştıranlar var. Özellikle bunu televizyon yoluyla yapıyorlar. Plastik ürünleri tercih etmelerini sağlıyorlar. Ancak bu yanlış ve insanlar da bilinçli değil. Ticari amaçlı yapılıyor ve piyasaya sürülen ürünlerde bir kötüleme aracı olarak kullanılıyor. Plastik bu yüzden tercih ediliyor ve sağlıksız oluyor. Tahtadan üretilmiş olan ev gereçleri hammadde olarak ağaçtan yapıldığı için çok daha doğal. Bazı insanlar ise tahta ürünleri küflendiğini iddia ediyor ama söylem yanlış” diye konuştu.

“MAALESEF MESLEĞİMİZİN FABRİKASYON ÜRÜNLERİ KENTLERDE ÜRETİLİYOR”

Ağaçtan yapılmış olan tahta ürünleri üreten köylü vatandaşların sayısında azalma olduğunu dile getiren Tıraş, fabrika üretimi ev gereçlerinin sağlıklı olmadığını söyleyerek, “Bir çelik tencerede yapılan yemekle topraktan yapılmış bir güveçte yapılan yemek arasında çok fark var.Lezzeti çok farklı olur doğal yöntemlerle yapılan güvece talepte var. Köyde bu ürünleri yapan kişilerin sayısı da azaldı artık. Eskiden yüz hane bu işi yaparken şimdi bu işi yapan hane sayısı 25’e kadar düştü. Talep fazla ama bu işi yapacak kişi yok, artık köyde yaşlılar yaşıyor ve bu işi yapacak genç bir kesim kalmadı. Kırsalda kente olan göçler de bu işin azalmasına neden oldu ve gittikçe bitiyor. Maalesef kentlerde mesleğimizin fabrikasyon ürünleri yapılıyor bu ürünler ne kadar sağlıklı bilmiyorum. İthal gelen ürünlerde zam var ama bizlerin ürettiği ürünlerde fiyatlar çok değişmedi. Köylülerden temin ettiğimiz bu ürünler tabi ki bu süreçte az da olsa zam gördü. Biz de çok az ithal ürün var. Vatandaş istediği için temin ediyoruz ve Uzakdoğu’dan geliyor” dedi.

“PANDEMİ BİZLERİ DE ETKİLEDİ, DÜKKANLARIMIZI KAPATMAK İSTEMEYİZ”

Tıraş, son olarak pandemi sürecinden her esnaf gibi olumsuz etkilendiklerini ifade ederek, “Tahta kaşık 2 ila 5 lira arasında değişiyor, tahta tabureler 25-30 lira, baston 15-20 arasında işçiliğine göre değişiyor. Çömleklerde 30-40 lira arasında seyrediyor. Pandemi her esnafı etkiledi, bizler kapalı olduğumuz zaman para kazanamadık ama açık olunca az da olsa satış yapıyoruz. Pandemi sürecinde kapalı kalmayı bizler de istemeyiz. Dünyayı etkileyen bir durum bu bizler de yasalara uymaya çalışıyoruz. Yaptığımız iş geleneksel yöntemlerle üretilen bir iş ve insanlar mümkün olduğunca evlerinde tahta ürünlerden vazgeçmesin, gayet sağlıklı ve doğaldır” şeklinde konuşarak sözlerini sonlandırdı.