Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yayımladığı yazılı mesajında, ülkemizdeki hukuksuzluklara, aşılamada güven ve istikrara, esnafa ekonomik desteğe, emperyalist teröre, kadın cinayetlerine, çocuk işçiliğine, cinsel istismara, yoksulluğa, taşeronlaşmaya, iş cinayetlerine, insan hakları ihlallerine, avukata ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddete, doğa ve hayvan katliamına dikkat çekerek; emeğin, alın terinin, üretimin ve dayanışmanın önemine vurgu yaptı.
Yeşilboğaz konuşmasında, “1 Mayıs, hukukun üstünlüğünde birleşme günüdür. İnsan hakları nefes alsın çığlığına kulak verme günüdür” dedi.Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz mesajında şu ifadelere yer verdi:“Daha adaletli bir yaşam için 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüzde omuz omuza verdiğimiz mücadelede, dünyada ve ülkemizde yaşanan pandemi nedeniyle bu yıl da bedenen bir arada olamasak da meydanlarda buluşamasak da ruhumuzda aynı mücadelede bütünleşebilmemizin mutluluğunu yaşıyorum. 1 Mayıs; barış, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve güvenli bir gelecek için, hukukun üstünlüğünde birleşme günüdür.1 Mayıs ‘covid-19 pandemisinde insan hakları nefes alsın’ çığlığına ülke yöneticilerinin kulak verip; yaşam için aşılamada güven ve istikrar, kapanan ekmek kapısı kepenkler için ekonomik destek sağlamayı artık başlatma günüdür. 1 Mayıs umuttur; ayrışmaya inat, birleşmeyi ve dayanışmayı büyütmektir.1 Mayıs, insanca yaşama hakkımızı yarı yolda bırakan sancılı, vahşi kapitalist sistemin kucağından çıkıp, sosyal devlet yolunun açılması gerektiğini bir kez daha hatırlama günüdür.1 Mayıs alın terinin gerçek sahiplerinin günüdür. Yaşamımıza, emeğimize sahip çıkma günüdür. Emek olmadan üretim olmaz, üretim olmazsa yaşam olmaz deme günüdür. 1 Mayıs; kadınların emekçi olduğunu bir kez daha hatırlayıp, kadın cinayetlerine, kadına şiddete ve cinsiyetçi baskıya dur deme günüdür. 1 Mayıs işçi bayramıdır ama çocuk işçilerin değildir. 1 Mayıs, çocuk işçiliğine son verin deme günüdür.1 Mayıs; açlığa, yoksulluğa, taşeronlaşmaya, iş cinayetlerine, kölelik düzenine karşı tek ses, tek yürek olma günüdür. Soma’da hayatını kaybeden 301 işçinin, Aladağ yurt yangınında ölen 12 çocuğumuzun, sessiz kalınan kadın cinayetlerinin, çocuk istismarlarının, hukuksuzca katledilen aydınların hesabını bir kez daha sorma günüdür. 1 Mayıs; gerici ve faşist politikalara, baskılara, insan hakları karşıtı uygulamalara, ırkçılığa, gerici eğitim politikasına karşı birleşme günüdür. Hayallerini bir çantaya, sevdiklerini kucağına sığdırıp, yaşama umudunun peşinde koşan mültecilere insanca yaşama fırsatının verilmesi için “sen de çağrı yap” deme günüdür 1 Mayıs.
“DAYANIŞMAYA HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR”
1 Mayıs; avukata şiddete son, pandemiyle ön safta mücadele eden sağlık çalışanlarına şiddete son deme günüdür. 1 Mayıs; yaşam alanlarımızın yağmalanmasına ve hayvana karşı şiddete dur deme, sokak hayvanlarına bir kap yemek, bir kap su vermeyi unutmayalım deme günüdür. 1 Mayıs, “savaş öldürür, barış yaşatır” diye haykırma günüdür. Çocuklarımıza polis devleti değil, hukuk devleti bir ülke bırakabilmek için mücadele günüdür. Özgür, eşit ve adaletli bir gelecek için mücadele veriyorsak, elbet karanlık gecelerimize güneş doğacak, elbet gelecek güzel ve güneşli günler. Birlik ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu bugünlerde; alın teriyle ülkemizin büyümesine ve gelişmesine katkı sunan tüm emekçilerimiz ile adalet emekçisi tüm meslektaşlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlarım.”(Haber Merkezi)