Bilindiği üzere bir süredir Kütahya başta olmak üzere ülkemizin çeşitli bölgelerinde sarsıcı depremler meydana gelmeye devam ediyor. Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük depremdeki can kayıpları nedeniyle pekçok vatandaş geceleri yatağa girerken deprem konusunda derin endişeler taşırken, yaşanan sık depremler vatandaşları uzmanlarının açıklamalarına yöneltmiş durumda.
Deprem riski yeniden gündemde. Peki Marmara Denizi altındaki fay hatlarında son durum ne? Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, 'Kırılma her an olabilir' diyerek uyarıda bulundu.
Çınarcık Fayı neden bu kadar tehlikeli
Yine uzman Bektaş'a göre bu fay hattı, 1894 yılından beri kırılmadı. O tarihten bu yana bölgede ciddi enerji birikimi söz konusu. Bu birikim, olası bir depremin şiddetini artırabilecek düzeye ulaştı.
Adalar fayında son durum
Ülkemizin en gergin faylarından birisi olan Adalar Fayı'nın 1963 yılında 6.2 büyüklüğündeki depremle kırıldığını hatırlatan Bektaş, bu nedenle gerilimin daha çok Çınarcık Fayı'nda toplandığını söyledi.
Enerjin birikimi artıyor açıklaması ne anlama geliyor
Uzman isim bu konuda yaptığı açıklamada ise, fay hattı boyunca meydana gelen sürtünme, enerjinin dışa çıkmasını engelliyor. Bu durum, stresin zamanla büyümesine yol açıyor. Bektaş, bu noktada 'sessizliğin tehlike sinyali' olduğunu vurguluyor.
İstanbul hala tehlikeli mi
Evet. Bektaş'a göre olası bir Çınarcık kırılması, İstanbul'un güney kıyılarını doğrudan etkileyecek. Uzmanlar, bu tür bir depremin hem karada hem denizde yıkıcı etkilere yol açabileceğini belirtiyor.
Bilim insanları vatandaşları uyardı
Sismologlar, Marmara Denizi'nde gözlenen mikro sarsıntıların dikkatle izlenmesi gerektiğini söylüyor. Özellikle deniz tabanı ölçümlerinde artan aktivite, yaklaşan kırılmanın habercisi olabilir.
Peki ne yapmamız gerekiyor
Uzmanlara göre yapılacak en önemli şey, hazırlık seviyesini artırmak. Bektaş'ın da vurguladığı gibi, 'Depremi durduramayız ama etkilerini azaltabiliriz.'
Bir deprem ülkesi olan Türkiye'de pek çok vatandaş deprem için kendince çeşitli hazırlıklarda bulunurken, bu konudaki yapılacak en büyük hazırlığın dayanıklı evlerde oturmak ve kentsel dönüşümün bir an önce gerçekleştirilmesi olarak öne çıkıyor.
