Türkiye Belediyeler Birliği 2025 yılı Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı, bugün Ankara’da gerçekleşti.
Toplantının açılış konuşmasını Türkiye Belediyeler Birliği Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer yaptı.
Seçer konuşmasında, “Bugün burada 2026 mali yılı bütçe görüşmelerini gerçekleştireceğiz. Ancak bu toplantı sadece mevzuatı yerine getirmek, şekil şartını uygulamak için yapılmış bir toplantı olarak kabul edilmemeli. 1404 belediyemiz var ve birliğimize mevzuat gereği üye olan 860’ın üzerinde belediye meclis üyesi ve belediye başkanı sıfatında üyemiz bulunuyor. Elbette bugün bütçe dışında bazı gündem maddelerini de konuşacağız. Bazı güncel sorunları da burada dile getireceğiz. Umut ediyorum ki bu toplantı birliğimiz, belediyelerimiz ve hizmet etmekle yükümlü olduğumuz hemşerilerimiz için hayırlı olur” şeklinde konuştu.
“Birliğimizin etkin çalışması son derece önemli”
Belediyeler Birliği’nin önemine değinen Seçer, “Değerli arkadaşlarım, Belediyeler Birliği önemli görevler üstlenmiş bir kurumdur. Bu görevleri etkin biçimde yerine getirdiğinde belediyelerimizin daha verimli, sürdürülebilir ve kaliteli hizmet sunmasına büyük katkı sağlar. Bu katkılar da vatandaş memnuniyetini arttırır.
2024 yılından bu yana, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığı, ardından Sayın Zeydan Karalar’ın ve daha sonra benim başkan vekilliği dönemimde, Türkiye Belediyeler Birliği’nin daha kurumsal, bilimin ışığında ve çağdaş normlara dayalı bir yapıya kavuşması için çaba gösterdik. Dün de bugün de yarın da bu anlayışla çalışacağız” dedi.
Seçer ayrıca, “Belediyeler demokrasinin en somut şekilde tecelli ettiği kurumlardır. Muhtarlar, meclis üyeleri ve belediye başkanları bu anlamda çok önemli sorumluluklar üstlenir. Bu benim kişisel görüşümdür” ifadelerini kullandı.
“Belediyecilik anlayışı değişiyor”
Türkiye’deki belediyecilik anlayışının dönüşümüne dikkat çeken Seçer, “2018 seçimlerinden sonra başkanlık sistemine geçilmesiyle belediye başkanlığı makamı farklı bir kimliğe büründü. Başlangıçta bu fark edilmemiş olabilir ama zamanla ortaya çıktı.
Belediye başkanları, bakanlar gibi atamayla değil, halkın iradesiyle göreve gelir. Bu nedenle halka karşı siyasi sorumluluk taşırlar” dedi.
Seçer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya değişiyor; Türkiye’nin bu değişimden etkilenmemesi mümkün değil. Dolayısıyla belediyecilik anlayışı da dönüşüyor. Belediyeler artık daha çevre dostu, daha toplumsal, daha insan odaklı bir yapıya sahip. Hem kentin yapısal sorunlarını çözüyor hem de vatandaşın her türlü derdine dokunmaya çalışıyor.
Öyle ki bazı durumlarda belediyelerin sorumluluk alanına girmeyen konularda dahi vatandaşlar belediye başkanına başvuruyor. Ekonomik krizin derinleştiği bu dönemde, belediyeler sosyal politikalara daha fazla bütçe ayırmak zorunda kalıyor. Yol ya da park yapmak ikinci plana itildi; insanların acısını dindirmek, karnını doyurmak öncelik haline geldi.”
Seçer, belediyelerin toplumla birlikte dönüşen dinamik kurumlar olduğunu belirterek, “Belediyeler şehirler gibi canlı organizmalardır. Bugünün sorunu çözülür ama yarın yeni bir sorun ortaya çıkar. Bu nedenle Türkiye Belediyeler Birliği’nin önemi giderek artmaktadır” dedi.
“Belediyelerin en büyük sorunu finansal darboğaz”
Belediyelerin yaşadığı mali sıkıntılara dikkat çeken Seçer, “Günümüzde belediyelerimizin en önemli sorunu finansal zorluklardır. Her zaman söylüyoruz: iyi belediyecilik, mali disiplin ve idari disiplinden geçer.
İyi bir finans tablonuz, mali disiplininiz ve liyakatli kadronuz olmalı. Ancak bu koşullarda sürdürülebilir projeler ve vatandaş memnuniyeti sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
Seçer, bazı belediyelerin önceki dönemlerden kalan borç yüküyle karşı karşıya olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Yeni seçilen belediye başkanlarımız, geçmiş dönemden devraldıkları kötü mali tablolarla uğraşıyor. Bir başkan arkadaşımız bana, ‘Başkanım, daha önce SGK ve maliye borçları için belediyelerin üzerine bu kadar gidiliyor muydu?’ diye sordu. Hayır, dedim. Geçmişte belediyeler SGK ve maliye borçlarını finansman kaynağı gibi kullanıyordu. Ancak son dönemde uygulanan ‘silkeleme politikasıyla’ bu durum altüst oldu. Bunu buradan yetkililere duyurmak istiyorum: Siyasi olarak belediyeleri cezalandırmak bir yana dursun, asıl cezalandırılan halktır. Çünkü hizmetlerde aksama yaşanıyor.”