Selinay Ergün Mannah

Selinay Ergün Mannah

Küçük Jestler Büyük Etkiler: Trafikte Nezaket

 


İlk köşe yazımı yazmaya karar verdiğim an, belki de birkaç ay önceydi. Güneşin yüzünü gösterdiği o sakin şehir içi yolculukta, önümdeki aracın gereksiz yere çalıştırdığı silecek suyunun birden arabaya sıçradığı an... Camdaki su damlalarının bende bıraktığı etkiyi yadırgamak mümkün, farkındayım. Bu kadar sıradan bir olayda bile, çevredeki insanların sınırlarına duyarsızlığın ve dikkatsizliğin yansımasıydı aslında rahatsızlığım. Günlerdir aklımdaydı, ama belki de ülkemizin hareketli(!) gündeminde hafif kalır diyerek ertelemiştim. Derken, Şeref Oğuz’un geçen haftaki yazısı ilişti gözüme: Biz, Avrupa ülkesinin bir yılda yaşadığı gündemi bir haftada tüketiyor ve yenisine geçebiliyoruz. Hafif kalır mı kalmaz mı diye düşünmek yerine, aklımdakini paylaşmaya karar verdim.

 

Belki çoğumuz fark etmiyoruz; trafikte bir sürücü olarak yaptığımız her küçük hareket aslında birer incelik veya düşüncesizlik sayılabilir. Yağmursuz bir havada silecekleri çalıştırdığımızda, arkadaki sürücüye sıçrayan suyun yarattığı huzursuzluk, farkında olmadan oluşturduğumuz bir nahoşluk değil midir? Aslında küçük gibi görünen bu eylem, trafikte yazılı olmayan bir nezaket kuralıdır; her gün karşılaştığımız ama unuttuğumuz bir duyarlılık…

 

Bir de yağmurun altında su birikintilerine rastlayınca hızımızı kesmeden geçişlerimiz var… O birikintiyi sıçratırken belki yanımızdan geçen motosikletliyi, kaldırımda yürüyen birini hesaba katmıyoruz. Biraz yavaşlasak; belki sadece birkaç saniyelik bir farkla, bir başkasının gününü berbat etmemiş olacağız ve kulaklarımız da çınlamayacak.

 

Ve her günün keşmekeşinde, yayalara yol vermeyi unutan bir kalabalık var. Belki zor geliyor, belki de dakikaların peşine düşmüş bir toplumuz artık. Oysa arkamızdaki araçların tepkisini umursamayıp her gün en az bir defa yavaşlayarak bir yayaya yol vermek… Aslında bu, yaşadığımız yere dair küçük bir iyileştirme çabası, değil mi?

 

Ancak bu serzenişlerim yalnızca sürücülere değil; yayalara da. Yaya geçidi olmayan yollarda aniden yola atlayan yayalar, sürücüler için ciddi bir tehlike oluşturuyor. Benzer şekilde, yaya geçidi bulunmayan alanlarda sürücülerin yayalara yol vermesi de yayalar açısından ayrı bir risk taşıyor. Ülkemizde adım başı rastlanan veya düzensiz yerleştirilen yaya geçitleri de bu karmaşayı artırıyor. Oysa, Avrupa’da olduğu gibi belirli mesafelerde düzenlenmiş yaya geçitleri ve doğru planlamalarla trafik güvenliği çok daha sağlıklı bir yapıya kavuşabilir. Artık bu da başka bir günün konusu.

 

Bir anlık dikkatsizlik veya acelecilik yüzünden pamuk ipliğine bağlı olan trafik düzeni nasıl da sarsılıyor. Ne kadar basit bir durum, ama bir o kadar da ürkütücü değil mi? Hayatın kendisi gibi…

 

Biraz düşünelim; trafikte su sıçratmamak için ufak bir dikkat göstermek, silecekleri ayarlamak, bir yayaya veya araca yol vermek… Küçücük inceliklerle zaten zor olan hayatı belki biraz da olsa kolaylaştırıp güzelleştirebiliriz. Belki de nezaket dediğimiz, sözcüklerden çok, trafikte göz göze gelmeden birbirimize yaptığımız jestlerde saklıdır. Ve tüm bu küçük anlar, aslında hepimizin hayatına dokunan büyük farklardır.

 




ARŞİV YAZILAR