Havada asılı kalan turunçgil çiçeklerinin bu eşsiz kokusu, kimileri için çocukluk anısı, kimileri içinse hiç unutulmayan bir ilkbahar sabahıdır. Her yıl sadece birkaç hafta süren bu doğal olay, kentin ruhunu şekillendiren en güçlü duyusal deneyimlerden biri olarak kabul edilir.

Bir Şehri Saran Parfüm: Milyonlarca Ağacın Senfonisi

Mersin’de her yıl nisan ve mayıs aylarında yaşanan bu koku patlamasının temelinde, bölgeye özgü narenciye çeşitlerinin eş zamanlı çiçek açma döngüsü yer alır. Portakal, limon, mandalina ve turunç ağaçlarının milyonlarcası aynı anda çiçeklendiğinde, atmosferde yüksek oranda uçucu aromatik bileşen birikir. Bu doğal yağlar, havayla temas ettikçe yayılır ve kentin üzerine adeta görünmez bir parfüm tabakası gibi çöker.

Uzmanlara göre bu durum, yalnızca hoş bir koku yayılması değil; aynı zamanda ekolojik ölçekte bir "çiçeklenme senfonisi"dir. Mersin, Türkiye’nin narenciye üretiminde lider konumda bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre yalnızca Mersin’de yılda 800 bin tondan fazla narenciye üretiliyor. Bu üretimin büyük kısmı Akdeniz iklimine özgü mikro bölgelerde yoğunlaşıyor ve ilkbaharda çiçeklerin aynı anda açması, koku yoğunluğunu zirveye çıkarıyor.

Belek Üniversitesi Öğretim Görevlisi Alıyor: Son Başvuru 3 Kasım
Belek Üniversitesi Öğretim Görevlisi Alıyor: Son Başvuru 3 Kasım
İçeriği Görüntüle

Kentte bu mevsimde gerçekleşen turunçgil çiçeklenmesi, sadece tarımsal üretim açısından değil, şehir belleği ve kimliği açısından da önemli bir dönem olarak kabul ediliyor.

Kokudan Lezzete: O Koku Kavanoza Nasıl Giriyor?

Mersinliler için bu koku, sadece burunla hissedilen bir an değil; aynı zamanda mutfaklarda saklanan, nesiller boyu aktarılan bir gelenek haline gelmiş durumda. Narenciye çiçeği reçeli, bu kokunun en özel şekilde ölümsüzleştirildiği yerel tatlardan biri olarak öne çıkıyor.

Reçel yapımı, büyük bir özen ve emek gerektiriyor. Çiçekler sabahın erken saatlerinde, henüz güneş tam yükselmeden tek tek elle toplanıyor. Toplanan çiçekler, özel bir şurup içerisinde birkaç gün dinlendiriliyor ve ardından kısık ateşte pişirilerek kavanozlara dolduruluyor. Elde edilen ürün, hem damakta hem burunda aynı bahar etkisini sürdürmeye devam ediyor.

Narenciye çiçeği reçeli, Mersin’e özgü bir tat olmasının yanı sıra, bu mevsimsel kokuyu tüm yıl boyunca sofralarda taşıyan ender ürünlerden biri olarak dikkat çekiyor. Şehirdeki yerel pazarlar ve bazı butik imalathaneler, bu ürünü yalnızca nisan ayında sınırlı sayıda üretiyor. Uzmanlar, Mersin’e yolculuk planlayanlara bu eşsiz reçelin yerel kaynaklardan temin edilmesini öneriyor.

Muhabir: Haber Merkezi