Mersin Gazeteciler Cemiyeti'nde (MGC) bir araya gelen çeşitli demokratik kitle örgütleri, Lozan'ın 102. Yıl Dönümü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. ADD Mersin Şube Başkanı Adem Çetin, Lozan'ı tartışmanın emperyalizme hizmet etmek olduğunu belirterek, "Cumhuriyetimizin tapu senedi Lozan Antlaşması, ülkemizin varlığını ve bağımsızlığını dünyaya kabul ettiren ve 26 Ocak 1699 tarihli Karlofça Antlaşmasından 224 yıl sonra uluslararası bir görüşme masasından başı dik kalktığımız tek antlaşmadır. Bu Antlaşma aynı zamanda, 1. Dünya Savaşı galibi İtilaf devletlerinin mağlup devletlere dayattıkları antlaşmaların tek uygulanamayanı olan Sevr'i yırtıp atan Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı zaferinin eseri olması ile de tarihe geçmiştir. Öte yandan Lozan, geçerliliğini 102 yıl sürdüren ender uluslararası antlaşmalardan biridir. Lozan zaferimizin bir diğer önemli yönü de İstiklal Savaşı'nda gerçekte kimlerle savaştığımızı, 'yenilemez' bilinen itilaf devletlerinin ağır yenilgilerini ve Yunanistan'ın emperyalizmin maşası olarak Anadolu'ya sürüldüğünü gösterip kayda geçirmiş olmasıdır. Ve tabii Lozan Osmanlı Devleti'ni 400 yıl boyunca ekonomik esarete sokup yoksullaştıran kapitülasyonlara son vermesiyle tam bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabileceğini göstererek mazlum milletlere örmek olmuş bir antlaşmadır. İşgalciler ve iş birlikçilerinin 9 Eylül 1922'de İzmir'den denize dökülmesinden itibaren 10 gün içinde Anadolu hızla emperyalistlerden temizlenmeye başlandı. Telaşa kapılan emperyalistler ateşkes istediler. Mudanya'da 3 Ekim 1922 de başlayan ateşkes görüşme masasında İsmet Paşa'nın karşısında 3 emperyalist ülkenin temsilcileri oturuyordu; İngiltere, Fransa ve İtalya. Tek başına bu masa, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı gerçekte kimlere karlı kazandığımızın somut göstergesidir" dedi.
"24 Temmuz 1923'de Anlaşma İmzalandı"
İngiltere'nin başını çektiği itilaf devletlerinin Barış Konferansı için Ankara hükümetinin yanı sıra İstanbul hükümetine de aynı çağrıyı yaptıklarını dile getiren Çetin, "Böylelikle, hem galip Ankara'nın gücünü azaltmayı hem de Türkiye'de iki hükümet tanıdıklarını kabul ettirmeyi amaçlamışlardı. Bunun üzerine TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırarak ilk devrimi gerçekleştirdi. Meclis'teki ortak komisyon toplantısında tartışmaların saltanat yanlıları tarafından kasten uzatıldığını gören Mustafa Kemal Paşa önündeki sıranın üzerine fırlayarak şu tarihi konuşmayı yaptı. 'Efendiler egemenlik, hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları Türk ulusunun egemenliğine zorla el koymuşlardı. Bu yolsuzluklarını 600 yıl boyunca sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu 'artık yeter' diyerek, bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan ulusa egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, sorunu değildir. Sorun zaten olupbitti durumuna gelmiş bir gerçeği açıklamaktan ibarettir. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa gerçek yine yöntemine göre saptanacaktır. Ama ihtimal bazı kafalar kesilecektir.' Böylece Türk ulusunun tek temsilcisi olarak 11 Kasım 1922'de Lozan'a giden İsmet Paşa başkanlığındaki Ankara hükümeti heyeti, sonraya bırakılan Musul ve Boğazlar konuları dışında bütün tezlerini kabul ettirmeyi başardı. Konferansta en çetin tartışmalar kapitülasyonlar ve Osmanlı borçları üzerinde oldu. Bu nedenle 3 Şubat 1923' de kesilen görüşmeler 23 Nisan 1923' de tekrar başladı ve nihayet 8 ayın sonunda 24 Temmuz 1923 tarihinde antlaşma imzalandı" şeklinde konuştu.

"Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti'nin Tapu Senedidir"
Bu sonucun emperyalistleri hiç memnun etmediğinin altını çizen Çetin, "İsmet Paşa 50 yıl sonra, 15 Ekim 1973' de TRT'de yapılan bir söyleşide bunu şöyle anlatmıştır. 'Lozan'da İngiliz Delegesi Lord Curzon ve Amerikan Delegesi ile oturuyorduk. Lord Curzon 'Lozan'dan memnun ayrılmıyoruz. Hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket devralıyorsunuz. Bunu imar etmeyecek misiniz? Neyle, nasıl yapacaksınız? Para bir bunda bir de bende var. Geleceksiniz, para isteyeceksiniz, diz çökeceksiniz, reddettiklerinizin hepsini bir bir cebimden çıkarıp önünüze koyacağım.' demişti. Bu konuşmamızı hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım.' Atatürk, İnönü ve Kemalist Devrimciler Curzon'un bu sözlerini hiç unutmadılar, hiç para istemediler, hiç diz çökmediler. Onlar; kurdukları Devleti namusla, akıl, bilim ve liyakatla yönettiler. "Her fabrika bir kaledir" diyerek ürettim seferberliğine giriştiler. 10 yılda her yaştan 15 milyon genç yarattılar. Tamamen milletin gücüyle yoktan var ettikleri Türkiye'yi uçak ihracatçısı 5 ve kendini doyuran 7 dünya ülkesinden biri yapmayı başardılar. Ancak 1950'lerden itibaren ABD ve yancıları her fırsatta Lozan'da ceplerine attıkları reddedilmiş maddeleri teslimiyetçi sağ iktidarların önüne koydular, koyuyorlar. Batı emperyalizmi 100 yıldır Lozan'dan vazgeçip Sevr zilletini kabul etmemizi dayatıyor. 2003 yılından bu yana da 21. yüzyıl Sevr'i olarak gündeme soktuğu BOP uyarınca ülkemizi bölmeye çalışıyor. Bu yolda işbirlikçi bulmakta da hiç sıkıntı çekmiyor. Yollarca gizli maddeler sakızı çiğneyen Atatürk ve Laik Cumhuriyet düşmanları zerre sıkılmadan Lozan'ın 'hezimet olduğunu bile söyleyebiliyor. Oysa tarih bilimdir ve hükmünü vermiştir. Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir. Maddeleri kanla yazılmıştır, hiçbir güç değiştiremez. Lozan'ı tartışmak Sevr ve türevi emperyal planlara hizmet etmektir. Türkiye Cumhuriyeti de, Lozan Antlaşması da ilelebet yaşayacaktır. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Türkiye Cumhuriyeti'ni olduğu gibi, Tapu Senedini de sonsuza dek korumayı ve bu zaferi Ulusumuza kazandıranlara saygısızlık edenlerle mücadele etmeyi görev saydığımızı belirtiyor, değişmez önderimiz Atatürk'ü, Lozan'ın muzaffer diplomatı İsmet Paşa'yı, Kuvayı Milliye kahramanlarımızı ve aziz şehit ve gazilerimizi minnetle anıyoruz. Lozan Antlaşması'nın 102. yılı kutlu olsun" şeklinde konuştu.
"Lozan'a Sahip Çıkmak Türkiye'ye Sahip Çıkmaktır"
Yeni Köy Enstitüleri adına Ayşe Kaşur ise Lozan Antlaşması'nın Cumhuriyet'in tapusu, halkın onuru olduğunu vurgulayarak, "24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin uluslararası düzeyde onaylıdır. Lozan, emperyalist işgallere, Sevr dayatmasına ve yoksulluk içindeki Anadolu halkının kaderine mahkûm edilmesine karşı verilen eşsiz bir direnişin diplomatik zaferidir. Bugün, bu antlaşmaya ve onun tarihsel kazanımlarına yapıdan saldırılar sadece bir metne değil, Cumhuriyetimizin kuruluş ruhuna, bağımsızlık iradesine, ulusal egemenliğimize ve halkın alın teriyle kurduğu düzene yöneliktir. Lozan Antlaşması'yla Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları tanınmış, Sevr yırtılıp atılmıştır. Kapitülasyonlar kaldırılmış, ekonomik bağımsızlığın önü açılmıştır. Boğazlar ve azınlıklar meselesi çözüme kavuşmuş, Türkiye eşit haklarla uluslararası topluma katılmıştır. Yani Lozan, bir barış değil, onurlu bir var oluş belgesidir. Ancak bugün, Cumhuriyet kazanımlarını yok sayan anlayışlar Lozan'ı itibarsızlaştırmaya, tarihi ters yüz etmeye çalışmaktadır. Bu çaba, geçmişle hesaplaşma değil, halkla ve halkın egemenliğiyle hesaplaşma çabasıdır. Lozan, sadece diplomatik bir başarı değil, Anadolu kadınının cepheye mermi taşımasının, Kurtuluş Savaşı'nda toprağa düşen gencin, Kuvayı Milliye ruhunun diplomatik zaferidir. Ve bu ruh, halkın kalbinde yaşamaktadır. Bugün Cumhuriyet'e, laikliğe, yurtta barışa ve bağımsızlığa saldıranlara karşı en güçlü cevabımız, Lozan'a sahip çıkmak ve onun değerlerini her alanda yaşatmaktır. Lozan, sadece geçmişimiz değil, geleceğimizin de teminatıdır. Çünkü bu antlaşma, halkın kendi kaderini tayin ettiği hiçbir dış güce boyun eğmeyeceğini haykırdığı bir iradenin belgesidir. Cumhuriyetin her bir yurttaşı olarak bizlere düşen görev, bu mirası gelecek kuşaklara onurla ve kararlılıkla aktarmaktır. Lozan'a sahip çıkmak, Türkiye'ye sahip çıkmaktır" dedi.

"Yurtta Barış, Dünyada Barış' İlkesine Daha Çok İhtiyacımız Var"
29 Ekim Kadınları Derneği adına Nezihe Oktay da Türkiye halkının bağımsızlık ve özgürlüğünü elde etmek için seferber olup, emperyalistleri ülkesinden çıkarmasının dünya tarihinde önemli bir olay olduğunu dile getirerek, "Bu zaferin tescili olan Lozan Anlaşması'nın 102. yıldönümünü kutluyoruz. Lozan, aynı zamanda genç Cumhuriyetin, işbirlikçiliğe ve gericiliğe karşı zaferidir. Hem Kurtuluş Savaşı'nda, hem de Cumhuriyet'in inşasında en önde mücadele eden kadınların mirasını sürdüren 29 Ekim Kadınları Derneği olarak, Cumhuriyet'i, halkçılıkla taçlandırmak, laik, demokratik ve eşitlikçi bir temelde var etmek kararlılığındayız. Kadınlar olarak, bugünün acil sorunlarının çözümünde, dün olduğu gibi bugün de ülkemizde barış içinde, kardeşçe yaşamanın, her türlü ayrımcılığa karşı, demokrasi temelinde birlik siyasetini savunmakla olanaklı olduğuna inanıyoruz. Topraklarımız üzerinde başka ülkelerin hakimiyetine karşı olduğumuz gibi, Türkiye'nin de başka bir ülkenin ve halkın üzerinde söz sahibi olmasına karşıyız. 'Yurtta Barış, dünyada barış' ilkesine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu inancındayız. Lozan Anlaşması, kararlı bir halkın, Mustafa Kemal Atatürk gibi dirayetli önderlerin rehberliğinde ne büyük başarılar gösterebildiğine örnektir" diye konuştu.




