Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ne dünyanın ne de Türkiye’nin beklediği ve doğal olarak hazırlıklı olamadığımız korona virüs salgınına rağmen 2020 yılında Mersin iş dünyası olarak üretmeye, çalışmaya, ihracat yapmaya, yeni pazarlar bulmaya ve istihdam sağlamaya devam ettiklerini belirtti.
MTSO 24 No’lu Lokanta Kafeterya ve Pastaneler Meslek Komitesi Meclis Üyelerimizle sektöre ilişkin detaylı değerlendirmeler yapıldı. Kızıltan değerlendirme olarak şunları söyledi: “Gerek Meslek Komitesi Üyelerimiz gerekse Meclis Üyelerimizle yaptığımız toplantıda şu sonuca vardık, özellikle lokanta, kafe, pastane gibi işletmelerimiz artık üretmek, çalışmak istiyor. Desteklerin büyük kısmından etkin yararlanamayan bu grup işletmelerimiz ancak üreterek ve satış yaparak bu krizden çıkabiliriz diyor. Elbette pandemi sorunu var ama kurallara azami uyarak, tüm tedbirleri ve şartları yerine getirerek ve aynı birçok sektörde olduğu gibi HES kodu ve benzer sorgulama sistemleri ile neden bu sektöre de çalışma izni verilmesin. MTSO 24. Meslek Komitesi bir araya gelip aralarında HES kodu zorunluluğunun da bulunduğu 32 maddelik sıkı önlemler içeren bir taahhütname hazırladı. Bunlar çözüm olarak görülmelidir. Çünkü artık bu işletmelerin geçici desteklerle ayakta kalması mümkün değil. Banka kredileri hem çok yüksek faizle çalışıyor hem de bu yapılarıyla bu işletmelerin krediye ulaşma imkanı yok gibi zaten. SSK ve vergi yüklerini saymıyoruz bile. Öte yandan diğer ilgili bir sektör ise turizm. Turizm belki de pandemi sürecinde en büyük darbeyi alan, en büyük kayıpları yaşayan sektör oldu. Elbette önümüzdeki süreçte bu pandemi birden olmasa da, azalarak da olsa bitecek. İşte turizm sektörünün de bu hazırlıkları şimdiden yapması gerekiyor ama bu zaman diliminde ayakta kalmalarını sağlayacak azami tedbir alınmak zorundadır. Turizmin ülkenin en büyük sektörlerinin başında olduğu düşünülürse bu desteklerin önemi daha da anlaşılacaktır.
MERSİN SANAYİSİ PANDEMİYİ MAZERET YAPMADI, ÜRETİME DEVAM ETTİ
Üretime dayalı alanlar ise gerçekten küçük, orta veya büyük firma demeden büyük fedakarlıklarla bu yılı tamamladı. Ama özellikle KOBİ’lerimiz üretmek adına, istihdam yaratma adına tüm birikimlerini, hatta yedek akçelerini tüketti. Ben 2021’in sorunlar tamamen bitmese de daha iyi olacağına inanıyorum. Bunu Mersin olarak projelerimizde, yatırımlarımızda ve kentin birçok dinamiğinin yarattığı ortak vizyon ve samimi iş birliğinde görebiliyoruz ve daha da umutlanıyoruz.
MTSO VE MTOSB İŞ BİRLİĞİ MERSİN’E ÖRNEK OLMALIDIR
İşte bu önemli iş birliklerinden birisi de Model Fabrika projesidir. Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ortak vizyonunda kentimize kazandırılan Model Fabrika belki de kentin en önemli ve en kapsamlı iş birliklerinden birisidir diyebiliriz. Ben bu iki değerli kurumun samimi iş birliğinin kentimize örnek olacağına, sonuçları ve başarıları görüldükçe benzer iş birliklerinin daha da artacağına yürekten inanıyorum. Mersin-Tarsus OSB arazisi içinde kurulmuş ve açılışını da gerçekleştirdiğimiz bu merkez, Mersin sanayisini yüksek teknolojili üretimde bir üst lige çıkartacak bir yer olacaktır. Model Fabrika içinde aynı zamanda bir Ar-Ge ve Yenilikçilik Merkezi de bulunacak. Tamamen Mersin sanayicisinin, KOBİ’lerin, hatta akademisyen ve öğrencilerin buluşma noktası olacak bir yerden bahsediyoruz. Benim aklımda bir fikir var diyenler, genç mühendisler, ar-ge kapasitesi veya sermayesi, teknik alt yapısı olmayan KOBİ’ler veya girişimciler buraya gelecek ve profesyonellerin, danışmanların yardımıyla tasarım ve düşüncelerinin prototiplerini hayata geçirecekler. Yenilikçilik Merkezi’ne gidip orada bilgisayar ortamında tasarım yapıp ardından onun 3 boyutlu yazıcılarda prototipini çıkartabilecekler. Ardından onu alıp tüm özellikleri taşıyor mu, kullanışlı mı, ne tür değişiklik yapılması gerektiğini saptayıp yeniden bilgisayar ortamında düzeltmeleri yapıp tekrar 3 boyutlu prototipini çıkartabilecekler. Üstelik bunları belki de bir saatte tamamlayabilecekler. Eskiden ürünler çizilirdi, kalıplar çıkarılırdı tutkalla birbirine yapıştırılırdı, prototip dökümü hazırlanırdı makine çalıştırılırdı. Olmadı mı, baştan başlanırdı. Bu çağ artık kapandı. Türkiye sanayisi artık bu ikinci ligde olamaz. KOBİ’lerimiz böyle rekabet edemez. Peki, sonrasında ne olacak? Sonuç elbette Endüstri 4.0’a geçişin adımları olacak. 24 saat çalışan karanlık fabrikaları göreceğiz. Asıl amaçlardan birisi de tüm Mersin’e, tüm bölgeye hizmet etmek. Tüm üretim merkezlerinin endüstri 4.0’ı yakalaması için çabalayacağız. Sakın bu modelin işsizlik yaratacağını sanmayın. Aksine yeni teknolojiler, yeni üretim sitemleri yeni meslekler, yeni beceriler gerektirecek. Meslek liselerimizin ve yüksek okullarımızın buna şimdiden hazır olması gerekir. Mavi yakalı dediğimiz emekçiler yok olmayacak, onlara ihtiyaç bitmeyecek. Sadece mavi yakalı tanımı değişecek. Artık mavi yakalılar robotik teknolojileri kullanan kişiler olacak. Kısaca yeni becerilere sahip insan kaynağına ihtiyacımız olacak. Bu becerilere sahip insana kaynağını yetiştirirsek ben bu tip yeni teknolojilerin işsizliğe neden olacağına inanmıyorum.
MERSİN’İN YATIRIMLARININ BAŞKA YERLERE GİTMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ
Son zamanlarda Mersin’e söz verilen, yeri Mersin olarak planlanan ve belgelere geçen yatırımların bir takım kulislerle, lobilerle başka yerlere kaydırılmasına izin vermeyeceğiz. Bu hem ülke adına bir israftır hem de etik olarak yanlış bir tutumdur. Bu yatırımlar büyük fizibilite çalışmalarıyla, bilimsel etütlerle ve ekonomik karlılık hesaplamalarıyla karar verilmiş yatırımlardır. Öyle basit kent lobileri ile yatırımların başka yerlere kaydırılma çabaları ülkemize verilen bir zarardır. Bunu söylemekteki amacım son zamanlarda Mersin Konteyner Limanı Projesi’nin başka bir ile gideceğine yönelik söylentilerdir. Mersin lojistik anlamda bu limanın yapılacağı en etkin, en karlı tek yerdir. Etkin ve karlı liman yapmak için sadece deniz kenarında olmak yetmez. Kentin lojistik kültürü, birikimi, bütüncül alt yapısı, lojistik şirketlerinin sayısı, ulaşım filosu hepsi düşünülmelidir. Mersin bu anlamda sadece Akdeniz’de değil, dünyada marka bir kenttir. Bu markayı yaratmak kolay değil. 150 yılın sonucu ve emeğidir bu. Bu anlamda biz Mersin iş dünyası olarak yatırımların kulislerle, kent lobileriyle değil, akılla, bilimsel verilerle ve optimum karlılık ve verim gözetilerek yapılması taraftarıyız. Mersin bu kriterlere uymayan, hak etmediği, zorlama hiç bir yatırımın taraftarı ve talepçisi olamayacaktır. Ama bu kriterlere uyan Mersin yatırımlarının da elimizden alınmasına sessiz kalmayız, izin vermeyiz. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay Lütfi Elvan Bakanımızın sorusu üzerine tüm Türkiye Cumhuriyeti önünde söz verdi. “Konteyner Limanı yeri Mersin’dir” dedi. Devletin sözü esastır. Hiçbir il, grup, lobi Mersin’de karar verilmiş yatırımların yerinin değiştirilmesi için boşuna çalışmasın. Mersin, yatırımlarının takipçisidir. Bu noktada Mersin vekillerimizin, başta Sayın Lütfi Elvan olmak üzere, Sayın Valimizin, kentin tüm kamu yöneticilerinin ve temsilcilerinin de Mersin yatırımlarının yakından takipçisi olmaları bizim için ayrıca sevindirici ve umut vericidir. Mersin için emek veren, bir çivi çakan herkese teşekkürler. Ama unutulmasın Mersin kendisine verileni misliyle ülkesine geri veren bir kenttir. (Haber Merkezi)