BİHA Plastik Genel Müdürü Tamer Karaalioğlu firmalarının kuruluş sürecini, çalışmalarını, gelinen noktaları ve hedeflerini anlattı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Karaalioğlu Mersin Tarsus’ta bulunan MTOSB’de yapmak istedikleri yatırımlara değinerek, “MTOSB son yıllarda ciddi bir talep patlaması yaşıyor. Biz de bu bölgede yatırım yapabilmek adına yeni sanayi alanlarının hizmete sunulmasını bekliyoruz” dedi.
Haber-Barış Köksal
Türkiye’nin farklı bölgelerinde ve sektörlerinde satış temsilciliği ve yöneticilik yaparak plastik sektörüne büyük bir deneyimle başlayan, BİHA Plastik Genel Müdürü Tamer Karaalioğlu özellikle Mersin’in sahip olduğu potansiyel ile birlikte uzun vadede büyük bir sanayi şehri olma yolunda ilerlediğini ve yatırımlarının da bu yönde olduğunun altını çizerek, “Mersin her gün daha da genişleyen bir lojistik alanı haline geldi. Kentimizin önümüzdeki 10 yıllık süreçte Türkiye’nin en büyük sanayi alanlarından birisi olacağı yönünde bir inanışa sahibim” diye konuştu.
“MERSİN SANAYİ ALANINDA BÜYÜK GELİŞİM GÖSTERİYOR”
Firmalarının kuruluş sürecini ve faaliyet alanları hakkında bilgiler veren Karaalioğlu, Mersin’in geri dönüşüm konusunda gelişim gösteren bir yer olduğuna işaret ederek, “2012 yılında Kızılca Plastik’ten ayrılarak kısıtlı bir bütçe ile plastik ham madde alıp satmaya başladım. BİHA’yı ben kurmadım. Aynı sektördeki arkadaşlarımızın kurduğu bir firma. 2013 Yılında kurulan BİHA’yı bir süre sonra devraldım. Benim özellikle Marmara Bölgesi’ndeki güçlü bağlantılarımdan ve sektöre hakim olmamdan kaynaklı olarak firmamız kısa süre içerisinde büyük işlerin altına imza atmaya başladı. Firmayı ilk devraldığımda bilanço eksilerdeyken, ilk seneden sonra hızlı bir grafik ile bilançomuz artıya geçti. Dünya çapında olağanüstü bir gelişme yaşanmaz ise 2020 yılını 300 milyon ciro ile kapatacağız. Bizim gibi Mersin şartlarında sıfıra yakın bir bütçe ile yola çıkan bir firmanın buralara gelmesi olağanüstü bir durum. İlk yola çıktığımızda sadece geri dönüşüm ham madde ticareti yapıyorduk. Geri dönüşüm ham maddenin hem bulunabilirliği fazla olan hem de pazarı çok yüksek bir ürün. Boru, poşet, PVC, ip üreticilerinin kullandığı bir ürün. Bizim bölgemiz, özellikle Mersin, Adana, Gaziantep, Kayseri, Konya sanayi alanında büyük gelişim gösteren illerden oluşan bir bölge. Marmara bölgesinden sonra sanayinin en iyi olduğu bölge diyebiliriz. Bizim de lokasyon olarak bu bölgede olmamız, benim ve şirketimin bugüne kadar gelmesinde büyük katkı sağladı” dedi.
“YURTDIŞI PAZARINDA ÖNEMLİ BİR YERDEYİZ”
Geri dönüşüm, orijinal hammadde ve boru sektöründe yurtdışına ciddi temaslar kurduklarına ve istihdam konusunda artış yarattıklarına vurgu yapan Karaalioğlu, “2015 Yılı ile birlikte gelişen ilişkilerim beni yurtdışı pazarına yönlendirdi. Uluslararası fuarlara etkin katılım sağladım. İngilizce ve Arapçayı iyi derecede konuşmamın bana verdiği artı ile yurt dışındaki pazarda sağlam dostluklar edindim. Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Azerbaycan, Özbekistan, Çin ve Tayvan’da yeni bağlantılar kurdum. Daha sonra Romanya ve Ukrayna’da çeşitli temaslarda bulunarak geri dönüşümü azaltarak yüzde 60-70 seviyelerinde orijinal ham maddeye yöneldik. Bu sürecin hemen ardından daha seçici olmaya başladım ve boru sektöründe iş yapan firmalar ile çalışmayı tercih ettim. Kendi ihtisasımızı bu konuda geliştirdik. Özellikle plastik ham maddenin her kolunda birçok eğitim alarak kendimi geliştirdim. BİHA olarak Türkiye’de satış hacmi ve marka tanınma oranı olarak plastik boru sektöründe ilk 3 firmanın içerisindeyiz. Türkiye’de BİHA Plastik’i tanımayan boru ve PVC üreticisi yoktur. Bununla birlikte her geçen gün artan bir istihdam oranımız mevcut. Mersin merkez, Dubai, İstanbul ve Bursa ofislerimizde toplam 21 kişi ile hizmet veriyoruz. Dubai tam anlamıyla bir finans merkezi ve burada var olabilmek BİHA Plastik adına önemli bir prestij” ifadelerini kullandı.
“BURSA TEKNOSAB ÖNEMLİ BİR YATIRIM”
Yıllık hacim ve yatırım planları hakkında da bilgiler veren Karaalioğlu “Yıllık döngümüz 60 bin ton civarında. Bunun büyük bir kısmı Polietilen. Geri kalanı ise PVC ve Polipropilen. Geçtiğimiz günlerde Bursa Organize Sanayi Bölgesi içerisinden 14 dönüm yer aldık. Bursa TEKNOSAB, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çok önemsediği Türkiye’nin yeni finans, lojistik, eğitim, depolama ve sanayi alanı olarak planlanıyor. Devasa büyüklükte bir alan. Burada yer almak firmamıza prestij sağlayacaktır. Bu yatırımın hayata geçmesi adına pandemi döneminden dolayı bir durgunluk yaşıyoruz, fakat önümüzdeki yıllar açısından hükümetimizin de ciddi olarak desteklediği oldukça önemli bir yatırım” diye konuştu.
“MTOSB’DE YATIRIM YAPMAK İSTİYORUZ”
Mersin’in bir yatırım merkezi olduğunu ve Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde üretici olarak yer almak istediklerini ifade eden Karaalioğlu, “Mersin’in önümüzdeki 10 yıllık süreçte Türkiye’nin en büyük sanayi alanlarından birisi olacağı yönünde bir inanışa sahibim. Mersin sanayisi şu an Adana, Gaziantep ve Konya sanayisi ile ciddi bir rekabet içerisinde. Önümüzdeki süreçlerde bu illerin sanayilerini geçmememiz için hiçbir sebep göremiyorum. Mersin’in en büyük avantajı liman kenti olmasıdır. Bu avantajı iyi kullandığımız takdirde sırada bekleyen onlarca yatırımcıya her geçen gün yenileri eklenecektir. Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde de üretici pozisyonunda yatırım yapmak istiyoruz. Bildiğiniz üzere MTOSB son yıllarda ciddi bir talep patlaması yaşıyor. Biz de bu bölgede yatırım yapabilmek adına yeni sanayi alanlarının hizmete sunulmasını bekliyoruz. Yüzde yüz dolulukta hizmet veren MTOSB’de yeni yatırım alanları açılması halinde gıda ambalajı sektöründe üretici pozisyonuna geçme düşüncesi içerisindeyiz. Aynı zamanda da sadece ihracata yönelik boru ve ek parçaları ile ilgili bir yatırım planımız mevcut. Bu yatırımımızı iç pazardan uzak kalarak, sadece ihracata yönelik olarak düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“MERSİN EN BÜYÜK SANAYİ ALANLARINDAN BİRİSİ OLACAK”
Lojistik alanında Mersin’in genişleyen bir merkez olduğuna ve liman kenti olmasının büyük avantaj sağladığına dikkat çeken Karaalioğlu, “Mersin halihazırda zaten Türkiye’nin önemli lojistik üslerinden birisi. Fakat son 5 yıllık grafiklere bakıldığında dünyanın da sayılı lojistik üslerinden birisi olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. Özellikle hükümetimizin son yıllarda verdiği hibe ve teşvikler, KOSGEB destekleri, Çukurova Kalkınma Ajansı destekleri ile bölgemiz hızlı bir yükseliş ivmesi kazanmış durumda. Limanımız halen talebe yetişemiyor. Mersin her gün daha da genişleyen bir lojistik alanı haline geldi. Kentimizin önümüzdeki 10 yıllık süreçte Türkiye’nin en büyük sanayi alanlarından birisi olacağı yönünde bir inanışa sahibim. Mersin sanayisi şu an Adana, Gaziantep ve Konya sanayisi ile ciddi bir rekabet içerisinde. Önümüzdeki süreçlerde bu illerin sanayilerini geçmememiz için hiçbir sebep göremiyorum. Mersin’in en büyük avantajı liman kenti olmasıdır. Bu avantajı iyi kullandığımız takdirde sırada bekleyen onlarca yatırımcıya her geçen gün yenileri eklenecektir” dedi.
“BİZİM İÇİN EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ”
AR-GE ve inovasyon alanında yaptıkları çalışmalar hakkında açıklamalar da yapan Karaalioğlu, “AR-GE’nin üretici firmalar açısından önem taşıdığını ve reel sonuçları açısından üretici firmalar tarafından kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Biz hizmet firması olduğumuz için kurumsal hizmet içi eğitimler alıyoruz. Yaklaşık 1,5 yıl sürecek bir eğitim programındayız. Bizim için eğitim çok önemli. Bize bağlı bulunan tüm personelimiz etkin iletişim teknikleri, etkin satış teknikleri, vücut dili okumasından, kişilik analizlerine kadar çok ciddi bir eğitimden geçiyoruz. Satış öncesi, satış süreci, finansman, muhasebe ve satış sonrasında ürünümüzün depodan çıkıp, tüketicinin deposuna girdiği ana kadarki tüm süreci profesyonel şekilde yönetecek bir eğitim süreci içerisindeyiz. Tüm personelimizin 21. yüzyılın şartlarında, dijital çağa uygun şekilde kariyer planlamalarını yapacak eğitimler veriyoruz. Personelimizi özellikle kendi sıfırdan yetiştirdiğimiz, kendi kurum disiplinimize göre eğittiğimiz arkadaşlarımız oluşturuyor. Hizmetli hariç personelimizin hepsi üniversite mezunu ve yabancı dili olan kişilerden oluşuyor. Şu an otomasyon sistemimizi kurduk ve sahadaki arkadaşımızın Kore’den yola çıkan üründen, stoklarımızda bulunan ürüne kadar hâkim olabilmesini sağladık. Yani şirket içerisindeki aradaki telefon trafiğini kaldırıp her şeyi dijital teknoloji ile yönlendirebiliyoruz” şeklinde konuştu.
“ÜNİVERSİTELERLE İŞ BİRLİĞİ YAPACAĞIZ”
E-Ticaret ve üniversitelerle iş birliği konularının firmaları açısında önemli bir yere sahip olduğa işaret eden Karaalioğlu, “İlerleyen aşamada ise internet üzerinden insanların bizlere çok daha rahat ulaşabileceği siparişlerini verebileceği bir E-Ticaret sitesini hizmete sokmayı planlıyoruz. Türkiye’de şu an bizim sektörümüzde böyle bir hizmeti veren firma yok. 2021 yılının ocak ayından itibaren hizmete sunacağımız E-Ticaret sitemiz ile birlikte, BİHA Plastik çok daha profesyonel, ihtiyaçlara çok daha kısa süre içerisinde tepki verebilen bir firma olacak. Önümüzdeki günlerde üniversite ile iş birliği içerisinde sektörümüzde istihdam edebileceğimiz gençlerimizin şirketimizde staj ile başlayan ve çeşitli eğitimler alabileceği bir alan oluşturmak istiyoruz. Özellikle yabancı uyruklu öğrencilerin staj dışında bünyemizde alacağı plastik eğitimleri ile eğitimlerini devam ettirirken bizim birer parçamız olmaları, onlara naçizane bir maddi katkı sağlarken eğitimlerini tamamlamalarının ardından yurtdışında oluşturduğumuz pazarda istihdam edilmelerini sağlamaya yönelik bir projemiz var. Bununla ilgili üniversiteler ile gerekli görüşmeler yapıldı ve oldukça olumlu geçti. 2021 yılı içerisinde bu projemizi hayata geçirmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
“DÜNYA KAPILARINI KAPATIRKEN BİZ HACMİMİZİ ARTIRDIK”
Pandemiye rağmen BİHA Plastik olarak üretimlerine devam ettiklerini ifade eden Karaalioğlu,” Pandemi sürecinin yaşanmasını hiç istemezdik. Düzenli giden dünyanın bu karmaşanın içerisine girmesi hepimizi üzdü. Ben üniversite hayatımın ardından yurtdışında kriz ve risk yönetimleri ile ilgili çeşitli eğitimler aldım. Pandeminin dünya üzerinde etkisi ciddi olarak hissedildiği günden itibaren ekip arkadaşlarımız ile birlikte sektörü çok iyi analiz ederek, rakiplerimizin alacağı kararları değerlendirdik. Tüm dünya kapılarını kapatırken, biz BİHA Plastik olarak hacmimizi arttırmaya yönelik bir karar aldık.
Ürün fiyatları düştükçe biz stoklarımızı arttırdık. Şu anda o aldığımız kararın ne kadar doğru olduğunu görüyoruz. Çünkü özellikle ülkemizdeki yasaklar kalktığı dönemden itibaren ürün stoklarımızı elimizden çıkartmaya başladık. Düşük fiyattan oluşturduğumuz stoklarımızı, güncel fiyattan piyasaya sunduk. Bu da pandemi döneminin de aslında şirketler açısından durulmaması gereken bir dönem olduğunu bizlere gösterdi. Umarız tüm dünyada salgın bir an önce önlenebilir ve dünya hızlı bir şekilde normalleşir” şeklinde konuştu.
“DOKUZ ÜLKEDE İHRACATÇIYIZ”
Plastik ve hammadde olarak dışa bağımlı olduklarına ancak ihracatçı bir ülke olmaya devam ettiklerini söyleyen Karaalioğlu, “Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana, son birkaç yıl haricinde petrokimya alanında Petkim ve Tüpraş’ın dışında çok ciddi yatırımlar yapmadık. Şu anda ülke olarak plastik ham madde ve petrokimya alanında maalesef yüzde 90 oranında dışa bağımlıyız. Bu şirket olarak bizim öngördüğümüz bir yol değil. Biz de şirket tedarikimizin yüzde 90’ını yurtdışından sağlıyoruz. İthal ettiğimiz ürünün yüzde 50’sini yurtdışına, yüzde 50’sini iç pazara veriyoruz. Şu an 9 ülkede ihracatçı konumundayız” dedi.
“POLİPROPİLEN TESİSLER ÜLKEMİZ İÇİN ÖNEMLİ”
Türkiye’nin dışa bağımlılığının azaltılması için yapılan projelerin artmasını umduklarını dile getiren Karaalioğlu, “Ben bu bölgenin çocuğuyum. Mersin ve çevre iller benim için büyük önem taşıyor. Toros Gübre’nin alt tarafına kurulan polipropilen tesisi ülkemiz için büyük önem taşıyor. Yine İzmir’de kurulan polipropilen tesisi de bu ithalatın azaltılması için sektör adına büyük önem taşıyor.
Türkiye şu an plastik geri dönüşümü, atık yönetimi anlamında dünyada sayılı ülkeler arasında. Yine bu atığı iyi değerlendirerek tekrar sanayiye kazandırabilen ülkeler arasında da öne çıkıyoruz. Bunda sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin himayelerinde sürdürülen ‘Sıfır Atık Projesi’nin de büyük katkısı var. Bu tür projelerin daha da artmasını bekliyoruz” diye konuşarak sözlerini sonlandırdı.