Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)Mersin Şubesi, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından tanıtılan ve “ Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ” başlığını taşıyan yeni müfredatla beraber laiklik ilkesinin hiçe sayıldığını belirterek suç duyurusunda bulundu.
ADD Mersin Şube Yönetim Kurulu ile beraber Mersin Adliye Binası önünde yapılan açıklamada, "ADD Genel Merkez ve Şubeleri olarak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i işlediği fiil ve uygulamak için ilgili kurumlara gönderdiği Anayasa’ya aykırı “Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı” nedeniyle önce Yüce Türk Halkına, sonra Cumhuriyet Savcılarına şikayet ederek hakkında gereğini yapılmak üzere suç duyurusunda bulunuyoruz” denilerek suç duyurusunda bulunulduğu duyuruldu.
İşte açıklamanın tamamı; “Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKIN tarafından tanıtılan ve “ Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ” başlığını taşıyan yeni müfredatla getirilen yeni kavramlar ile eğitimde birlik ve eşitlik ilkesinden ayrılınmış bilimsel, laik ve demokratik eğitim anlayışından vaz geçilmiş olup, bilim, kültür, sanat ve felsefe derslerinin yerine din ağırlıklı içerikler düzenlenmiş, dolayısıyla bilimsellikten uzak ve dogmatik nitelikler ağırlık kazanmıştır. Oysaki, Milli Eğitim Bakanı'nın görevi demokrasi bilincine sahip insan hak ve özgürlüklerine saygı duyan laik bireyler yetiştirecek düzenlemeleri yapmakken, hayata geçirilen yeni model dini ve milli ögelere vurgu yaparken Atatürk, laiklik ve cumhuriyet gibi milli değerlere hiç yer vermemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “ Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi ” başlıklı 42. Maddesinin 3. Fıkrasında; " Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. " denmektedir. Bu sebeple, yeni eğitim modeli açıkça Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektir.
Keza, uzmanların yorumlarına göre söz konusu müfredat uluslararası standart ile uyumsuz olup, kullanılan dil ve öngörülen ölüm, darbe ve savaş kavramları üzerinden verilmeye başlanacak olan eğitim pedagojik açıdan çocuğun nitelikli eğitim hakkına aykırılık oluşturmaktadır.
Bunun yanında, anılan yeni eğitim sistemini hayata geçiren Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKİN, Meclis'te yapılan bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada; " Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 yılı itibariyle geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var.... Bunların içerisinde sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. "şeklinde ifadelerde bulunmuş olduğundan, yeni eğitim sisteminin hangi bakış açısından hazırlandığı açıkça ortada olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. Maddesinde düzenlenen ve devletin temel niteliklerinden olan Laiklik ilkesi hiçe sayılmıştır.
Türk Halkını çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkaracak nesiller yetiştirme görevi bulunan Milli Eğitim Bakanı, hazırlamış olduğu yeni müfredatla laiklik gibi temel ilkeleri hiçe saydığından Türk Ceza Kanunu'nun 309. Maddesinde yer alan suçu işlemiştir.
Anılan maddede;
" Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Bu suçun islenmesi sırasında başka suçların islenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur. Bu maddede tanımlanan suçların islenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. " düzenlemesine yer verilmiştir.
Burada, suçun failleri tarafından amaca yönelik yapılan hareketin ayrıca suç teşkil edip etmemesi önemli olmaksızın, amacın ne olduğuna bakılmalıdır. Bu sebeple, Anayasayı ihlal suçu serbest hareketli bir suçtur. Dolayısıyla bu suç hareketin yapılmasıyla tüketilen ani suçlardandır. Su kadar ki; tıpkı diğer suçlarda ve bu suçlara teşebbüste olduğu gibi, Anayasayı ihlal suçunda da suçun icrasına elverişli hareketlerle başlamak gerekir ki bu suçta hareketin elverişli kabul edilebilmesi için, her şeyden önce cebri olması aranmaktadır. Cebirden kasıt ise maddi cebir olabileceği gibi manevi cebrin de söz konusu olabileceğidir.
Görevleri gereği devletin kamu gücünü elinde bulunduran Bakanın sahip olduğu kamusal güç nedeniyle suçun islenmesinin kolay olacağı aşikar olduğundan anılan kişi açısından manevi cebrin yeterli olacağı göz önüne alınmalıdır”